GÜNDEM
Mahallî seçimler sürecinde örtülü itiraflar, çelişkili ikrarlar yaşanıyor. Özellikle iktidar adaylarının “iktidar vaad etmez, yapar” gerçeğini unutarak seçim çalışmalarında “imar müjdesi”nden okul ve hastane yapımına kadar birçok alanda verdikleri vaadlerde çarpıcı garabetler ortaya çıkıyor.
Meselâ 24 Haziran sonrasında Başbakan olarak “Seçim zamanında söylenen her söz yerine getirilecek diye birey yoktur” sözlerini sarfeden iktidar partisinin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adayı daha Meclis Başkanı iken “İstanbul trafiği çözülemez” derken, geçen hafta İstanbul otogarına giren araçlardan park ücreti alınmayacağından başlayarak trafiğe dair bir dizi vaade bulundu.
Tıpkı iktidarın sağlıktaki hizmetlerini anlatırken, 100 bin kişiye bir doktor düşüyor, OECD’de son sıradayız, en az 130 bin doktora ihtiyacımız var” ikrarında olduğu gibi.
Ya da sanki on yedi yıldır partisi iktidara değilmiş ve kendisi de Başbakanlık yapmamış gibi gittiği Avcılar Yeşilkent Mahallesi’nin okula ihtiyacı olduğunu söyleyip, “Şu okulda 80 yavrumuz bir sınıfta okuyor, bu size layık mı?” eleştirisindeki gibi. (AA, 19.3.19)
Yahut iktidar partisinin Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı adayının, “Bundan sonra fidan, ağaç, elektrik direği gibi malzemeler ithal edilmeyecek, Ankara çevresinden temin edilecek” cümlesiyle 17 yıllık AKP iktidarında belediyenin bütün bunları yurt dışından satın alındığı açık itirafındaki gibi.
Veya bir televizyonda “Ankara’da bir stad sorunu var mı?” sorusuna, “Doğru, 25 senedir millî maç yapılmıyor. Bir başkentte millî maç yapılmaz mı?” yakınması, “yirmi beş yıldır belediyede ve on yedi yıldır iktidardaki partisinin eleştirmesinde açığa çıktığı gibi. (Habertürk, 19.3.19)
Yine aynı programda, “Yapılan plânlara, yeni plânlar devreye girdiğinde dikey yapılaşmayla şehrin silueti bozuluyor, çirkinlik, etraftaki vaziyet…” ifâdeleriyle “Cumhurbaşkanı’nın “dikey yapılaşma ile bu şehre ihânet ettik” hayıflanmasındaki ikrarda ifşa edildiği gibi.
İLGİNÇ
Eyvah “çay kavgası”!
Bilindiği gibi tam da Cumhurbaşkanı’nın seçim meydanlarında poşetler içinde 200 gramlık çay dağıtmaya başladığı ilk günlerde AKP Ankara adayı Özhaseki, “Sabah hepinizin kapısına süt bırakacağım, akşamdan çay dağıtacağım’ falan filan; bunun sonu gelmez ki. Var olanı herkes dağıtır. Öyle bir hayat yok. Hem de Ankara’mızda, emin olun içim yanıyor. ‘Süt veririm, sabah da çay dağıtırım’ diyorsanız, Allah yardım etsin bu şehre. Bu sadece popülizm, halkı kandırmak olur” diye halka çay dağıtımını eleştirmişti.
Ardından Cumhurbaşkanı’nın miting meydanlarında çay dağıtımını sürdürmesi üzerine çay konusunu bir defa daha ağzına almamış ve diğer tartışmalar arenasında “çay meselesi” gündemden kaymıştı.
Ancak geçtiğimiz günlerde “cumhur ittifakı”nın Adana mitinginde daha kürsüde iken kalabalık içinde çıkan çay kavgasına Cumhurbaşkanı’nın mikrofonu eline alıp, “Bak ben çok üzüldüm, böyle kavga olmaz, gelin ön tarafa ben size birer tane çay vereyim. Eyvah eyvah, neden orada kavga ediyorsunuz, ayıptır, çok ayıp. Ben yakıştıramadım, ‘cumhur İttifakı’nın mensuplarına yakıştıramadım, çok ayıp” uyarılarıyla müdahalesi, çay dağıtımı tartışmalarını yeniden gündeme getirdi.
Ve “Cumhurbaşkanı, vatandaşlara bez poşetler içinde 200 gramlık çay atarken, Saray’da dört bin liralık çay içiyor” eleştirileriyle yeniden alevlenen bu “çay kavgası” 31 Mart seçimlerinin bir hatırası olarak kayıtlara geçti…
TESBİT
“Ekonomik kriz” yüzde 56.5, “beka sorunu” yüzde 5
Her ne kadar “problem kalmadı” dense de, özellikle “cumhur ittifakı” partileri arasında bir türlü “konsolidasyon”un sağlanamadığı olaylarla ortada.
Meclis eski Başkanı AKP’li Bülent Arınç’ın Manisa’da bir açılışta, gönlünden geçen AKP’li adayı zikrederek MHP’li aday için “Manisa’dan çeksin ayağını artık. Manisa’da gerileme olursa kulağını çekeceğiz, ‘Niye yapmadın, geride kaldın’ diye hesâp soracağız. Üç dönemi dolacak, o da gitsin İzmir’e büyükşehir başkan adayı olsun” sözleri ortalığı karıştırdı. (gazeteler, 17.3.19)
Bunun üzerine MHP milletvekili Cemal Enginyurt, twitterden “MHP düşmanlığına devam ediyor. MHP adayına giydirme, ‘cumhur ittifakı seçim stratejisini beğenmeme, ne ararsan var. Biri bunu sustursun!” sert tepkisini gösterdi. (gazeteler, 18.3.19)
Doğrusu, AKP’ye yakın anketlerde dahi halkın birinci gündeminin yüzde 76,5 ile “ekonomik kriz” olduğu, “beka” dahil diğer sorunların yüzde 5’in altında kaldığı ortaya çıkıyor, hatta AKP’li seçmenin büyük kısmının “beka sorunu”na inanmadığı tesbitleri yapılıyor.
Her gün miting meydanlarında muhalefeti “cehâlet, gaflet ve ihânet”le suçlayıp düşmanlaştıran propagandalara rağmen millet “beka” değil, “ağır ekonomik sorun var” diyor...