Ahmet İnsel

İki turlu seçime hazırlanmak

19 Eylül 2017 Salı

Eğer erkene alınmazlarsa, iki yıl sonra, ekim-kasım aylarında Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri yapılacak. Milletvekili seçim sisteminde değişiklik yapılacak mı, bilmiyoruz. Cumhurbaşkanlığı seçimi iki turlu olacak. Bu seçim sistemiyle ilk kez 2014’te tanıştık. Birinci turda bir adayın geçerli oyların yarıdan fazlasını kazanması nedeniyle, iki tur arası deneyimimiz yok.
Gelecek Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde iktidar partisinin adayının kim olacağı belli. Muhalefet kimi/kimleri aday çıkarmalı tartışmasına girmeden önce, iki turlu seçimin özellikleri değerlendirilmeli. 2014’te muhalefet bunu dikkate almamıştı. Sonuç, Tayyip Erdoğan’ın birinci turda seçilmek için gerekli oy oranını çok az farkla (yüzde 51.79) elde etmesi oldu. Yurtdışı ve gümrük oyları olmasa da sonuç değişmeyecekti (yüzde 51.6). Geçersiz yedi yüz bin küsur oyun hepsi geçerli olsa ve diğer iki adaya gitseydi de Tayyip Erdoğan yüzde 50.86 oy oranıyla seçilmiş olacaktı. Buna karşılık, yüzde 77 olan yurtiçi katılımın altı-yedi puan yüksek olması birinci tur sonucunu değiştirebilirdi.
İki turlu seçim, birinci turda seçmenlerin birinci tercihlerini ifade etmelerine olanak verir. Çok parçalı siyasal yapıda, birinci tura ne kadar çok aday katılırsa, önde gelen adayın o turda seçilme şansı azalır. 2014’te bunun tersini yaşadık. MHP ve CHP’nin, muhafazakâr seçmeni cezbetme iddialı MHP ağırlıklı bir ortak aday göstermesi, seçime katılımı yedi-sekiz puan düşürmüştü. Sandığa küsen seçmenlerin bir bölümü, Tayyip Erdoğan’a oy verme niyetinde olmayanlardı. Ayrıca “ortak aday” stratejisi bir kısım MHP seçmenini Tayyip Erdoğan’a oy vermeye sevk etmişti.
Seçimin ikinci tura kalması, iki tur arasında yeni siyasal pazarlık ve müzakere olanakları yaratır. Birinci turda oy verdiği aday ikinci tura kalmayan seçmenler, ikinci tercihlerini kullanır. Yeni ittifak kapıları açılır. Tayyip Erdoğan muhakkak birinci turda seçilmeyi hedefliyor. En azından bunu böyle gösteriyor. Doğaldır, her yerde bütün adaylar bunu ister. Diğer taraftan, artık çok ciddi bir toplumsal-siyasal kutuplaşmanın merkez öznesi haline geldiği için, karşısına kendinden daha geniş bir birleştirme potansiyeli olan adayın ikinci turda çıkması riskini bertaraf etmek istiyor. Birinci turda MHP’nin aday göstermeyip kendini desteklemesi için önlemler alma (MHP’li başkan yardımcısı, vs.) ihtimali bu nedenle yüksek.
Bu değerlendirme, eğer doğru kabul edilirse, mantıklı sonucu, Cumhurbaşkanlığı seçimine muhalefetin farklı akımlarını temsil eden birçok adayın katılmasıdır. Saadet Partisi gibi parti ve akımların birinci turda aday göstermeleri, seçimin ikinci tura kalması açısından son derece önemlidir.
Bugün itibarıyla, CHP’nin desteklediği adayın birinci turda ikinci gelme ihtimali yüksek. Meral Akşener ve destekçilerinin kuracağı partinin bu yarışta nasıl bir sonuç alacağını şimdiden kestirmek zor. Her durumda birinci turda ikinci gelme ihtimali olan adayların, ikinci turda seçilme şanslarının olabilmesi için, kendi parti veya siyasal hareket tabanlarını çok aşan bir çekim yaratma kapasitesine sahip olmaları gerekiyor. Bu da ikinci tura kalamayan diğer adayların seçmenlerini kendine oy vermeye ikna etmek ve karşı adayın seçmenlerinin bir kısmının da ikinci tercihine tekabül etmeyi gerektiriyor.
Tayyip Erdoğan karşısında şu kişinin en fazla kazanma şansı vardır demek, elbette bugünden mümkün değildir. Adayların şahısları ve temsil ettikleri kadar, önerecekleri programa bağlı olacak bunu değerlendirmek. Gelecek seçimde amaç sadece bayrak göstermek değilse, kazanma şansı olan seçeneklerin alanının bugünden atılan adımlarla belirleneceğini gene de unutmamakta yarar var. İki yıl uzun bir süre değildir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Bir otokrat prototipi 1 Eylül 2018
Kayırma ekonomisinin bedeli 28 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları