İki hoca da sınıfta kaldı

Sahanın en janti ismi özenle taranmış jöleli saçları ile Fırat Aydınus'tu. İlk yarıda daha çok topla oynayan, pozisyonlara giren takım F.Bahçe idi. Ayew'in bomboş pozisyonda autu görmesi, Aatıf'ın cılız kafa şutu, Hasan Ali'nin üst direkte patlayan bazukası sarı-lacivertli taraftarlara 'gol geliyor' hissini verse de evdeki hesap çarşıya uymadı. Orta alanda çok top kaybeden, Oğuzhan'ın saç-baş yolduran isabetsiz pasları yüzünden oyundan düşen ve rakipten baskı yiyen Beşiktaş, hiç beklenmedik bir anda golü buldu. Ama öyle böyle bir gol değildi Babel'in attığı... Babel, şut değil sanki uzun menzilli bir füze gönderdi Fenerbahçe kalesine... Harun ile birlikte iki kaleci daha olsaydı orada o topu çıkaramazdı. HHH İkinci yarıya Beşiktaş çok etkili başladı. Üst üste yapılan isabetli paslar, Fenerbahçeli futbolcuların iyice yorulmasına neden oldu. Cocu, dökülen Aatıf'a 60 dakika tahammül etti. Nihayet aklına Valbuena geldi... Cocu'nun Eljif ve Valbuena hamleleri ile biraz kıpırdayan Fenerbahçe, Beşiktaş kalesinde daha fazla göründü. Tam Beşiktaşlı oyuncular, 'bu maçı kazandık' düşüncesi ile oynamaya başlamışken; Hasan Ali'nin şahane ortasına iyi yükselen Ayew skoru eşitledi. Güzel bir gol attı Ayew... HHH Fenerbahçe adına sahanın en iyisi Hasan Ali, mermi gibi şutlarıyla damga vurduğu derbide yaptığı asistle etkili futbolunu taçlandırdı. Skor 1-1 olduktan sonra iki takım da oyun disiplininden koptu. Orta alanlar çok çabuk geçildi. Son bölümde teknik adamlar kaybetmekten çekindiği için az adamla rakip ceza sahasına gitti. Sonuç olarak Fenerbahçe de Beşiktaş da 2'şer puan kaybetti. Şenol Güneş de Phillip Cocu da galibiyeti getirecek hamleler ve taktikler üretemedi... Beraberlik en adil sonuç oldu; çünkü iki takım da kazanmayı hak edecek futbol ortaya koyamadı.