Bu profile sahip olan bir şahıs; önce kendi nefsi için, sonra ailesi için, ardından da çevresi için daima bir çaba içerisindedir. Bu çabaya ortak olmak, gâyretini tebrik etmek ve o insanlarla ittifâk içerisinde olup topyekûn insanların iki dünya sâadetine vesile olmak hepimizin vazifesidir. Değerli bir okurumuzun bu noktada sorguladıklarını sizlerle paylaşalım.

“İşte bu noktada kendime şunu soruyorum; hakikatleri tahkikî olarak nasıl öğrenmeliyim? Kimden nasıl öğrenmeliyim ? Ne dinlemeliyim ve ne okumalıyım veya ne izlemeliyim?”

Evet, bu soruları belki de hepimiz sormaktayız. Bu sersenişlere ortak olup işin özüne inerek kaynağından şu minvâlde cevap vermeye çalışalım. “Eğer biz, doğru İslâmiyet’i ve İslâmiyet’e lâyık doğruluğu ve istikameti göstersek, bundan sonra onlardan fevc fevc dâhil olacaklardır.”1 Risâle-i Nur’da geçen bu veciz tespit, bizim meselemize güzel bir şekilde ışık tutmaktadır. Evet, bizler doğru İslâmiyeti ve İslâmiyete lâyık doğruluğu ve istikâmeti göstersek başka milletler, bizden sonra gelecek nesl-i âti(gelecek nesil) fevc fevc İslâmiyet havuzuna girip orada hem yıkanıp hem de istifâde edecektir, inşaâllah. İşte hâkikatleri bu vecizede geçen şekilde öğrenmek gerekir. Sorularımızı maddelendirerek netleştirmeye çalışalım.

Sual-1; Hakikâtleri tahkikî olarak nasıl ve kimden öğrenmeliyim?

Elcevâp- Hâkikatleri; Kur’ân-ı Kerim’den, Sünne-i Seniyye’den ve ikisinden mülhem olunarak telif edilen Risâle-i Nur eserlerinden öğrenmeliyiz. Hakikâtleri doğru kaynaklardan doğru bir şekilde mütâlaa ederek, teffekür ve tezekkür içerisinde dâimi olarak okuyup anlayarak, bu tarz derslerin yapıldığı mekânlara gidip bu hâkikatleri yaşayan insanlarla hemhâl olarak, onları dinleyip hatta yaşayan o insanları okuyarak öğrenmeliyiz.

Suâl-2 Ne dinlemeliyim ve ne izlemeliyim?

Elcevâp-”Şer’-î İslam bazı savtları helal saydığı gibi; (Yani ahenkli çalgı veya kaside ve şarkların bazılarını, yani bunlardan ulvî bir aşkı, hamasî heyecanı veya âşıkane bir hüznü tehyic edip harekete geçiren savtları) helâl ettiği gibi; nefsanî ve şehvanî ve müştehiyata iştihayı kabartan veya yetimane bir hüznü veren bazı kısımlarını da haram kılmıştır.”2

Burada anlatıldığı gibi isyân, müstahcen, yetimâne hüzün içerikli müzik ve seyirlerden bizi men ederken; bize ulvî bir aşkı, ibretlik kareleri, tefekkürü aşılayan müzik ve seyirlere de müsâade edildiği görülmektedir.

Suâl-3 Ne okumalıyım ve ne dinlemeliyim ?

Bize iki dünyâ saâdetimizin vesilesi olacak eserleri okumak ve istifâde etmek düşer. Kur’ân-ı Kerim, hâkikatlerin mâhiyetini kapsarken; Sünnet-i Seniyye de mâhiyetleri bilinen hâkikatlerin tâtbikatını yani nasıl yapılacağını kapsar. Bizler namazın mâhiyetini Kur’ân-ı Kerim’den, namazı nasıl kılacağımızı da Peygâmberimiz’in (asm) Sünnet-i Seniyyesi’nden öğreniriz. Tefsirler ise Kur’ân ve Sünnetin mâhiyet ve tâtbikat konusunda insanların içerisinde bulundukları asrın idrâkine uygun bir metotla anlatılmasıdır. Kur’ân ve Sünneti doğru anlamak ve doğru yaşamak önemlidir. İşte bu doğru anlayışı müfessirlerde görmekteyiz. Ahirzaman müfessiri olan, Mehdi-i Âzam Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri’nin telif ettiği Risâle-i Nur eserleri bu asra çok güzel ışık tutmaktadır. Kur’ân ve Sünnette yer alan hâkiketleri bu asrın idrâkine uygun, ispât metodunu kullanarak insanların akıllarını iknâ ederken kalplerini de tâtmin ediyor.

Elhâsıl; Risâle-i Nur eserlerini okumak, derslere iştirâk edip oradaki Nur tâlebeleri ile hemhâl olmak, hayatını istikâmet üzere tanzim etmek, insanı iki cihân saadetine götürecektir inşaâllah. İbâdetlerde ihlâs ve sebâtla hareket etmek duasıyla ...

Dipnotlar:

1- Tarihçe-i Hayatı - 84

2- İşârat-ül İ’caz - 144