22 Şubat 2020 00:03

Meslek liseliler: "Ağaların bizden beklentisi farklı"

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un “Herkes üniversiteli olmak zorunda değil. Sen ağa ben ağa, bu inekleri kim sağa” sözleri meslek liselilerin tepkisini çekti.

Fotoğraf: Pixabay

Paylaş

Uğur DÜZGÜN
Ankara

Bakan Selçuk’un “Sanayici bizden nitelikli ara iş gücü istiyor. Herkes üniversiteli olmak zorunda değil. Sen ağa ben ağa, bu inekleri kim sağa” sözleri üzerine konuştuğumuz meslek liseli öğrenciler, dönem başında yapılan anlaşmayla fabrikaların istediği makineleri öğrenirken, okuldaki spor salonunu kullanamadıklarını anlatıyor. Bir öğrenci, “Ağaların bizden beklentisi farklı” diyor.

Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un “Sanayici bizden nitelikli ara iş gücü istiyor. Herkes üniversiteli olmak zorunda değil. Sen ağa ben ağa, bu inekleri kim sağa” sözleri geçen haftadan beri meslek liseli öğrencilerin gündeminde. Meslek okullarını Türkiye’nin ara iş gücüne duyduğu ihtiyacı karşılayacak projelerle şekillendireceklerini söyleyen Selçuk, ağırlığının istihdama dayalı bir müfredat olacağını belirtiyor.  

Mesleki ortaöğretim kurumlarında; öğrencilerin kendi yaşam alanlarının bir parçası olmayan üretim alanlarında çalıştırılması, eğitimin üretime deneyim kazandırmak üzerine planlanması, buna bağlı olarak staj üzerinden çocuk emeğinin sömürüsü, ‘istihdama dayalı eğitim’ ile nasıl bir programın kastedildiğini gösteriyor. Örneğin; Abidin Paşa Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinden konuştuğumuz üç bilişim öğrencisi Baran, Hasan, Mustafa 3 yıl boyunca gördükleri derslerle birlikte üniversite hayalinden uzun zamandır vazgeçtiklerini söylüyorlar. Hasan işçi olmak amacıyla yetişen gençler olduklarını söylerken, Mustafa ise asgari ücretin üçte biri kadar staj ücreti aldıklarını, uzun saatler boyunca getir-götür gibi angaryaya kadar tüm işlerde çalıştırıldıklarını anlatıyor. Dört yıl boyunca tek düze bir işleyişle hayat tarzlarının belirlendiğine değinen Baran, “Nitelikli işçiden kasıtları ucuza çalışacak eleman olmamalı” diyor.

MESLEK LİSELİYE ‘HIRS YAPARSAN PATRON OLABİLİRSİN’ ÖĞÜDÜ

Makine bölümünden Ömer, “Söylenenleri günü gününe yaşıyoruz. Bakan bu açıklamaları yapmadan çok önce biz bunları zaten tartışır durumdaydık. Geçen hafta okulumuza seminer vermeye gelen Arçelik Türkiye Temsilcisi ‘Hırs yapar, büyük hayalleriniz olursa siz de bir gün patron olabilirsiniz’ dedi. Halbuki bizler onların büyük hayalleri için eğitim gören öğrencileriz” diyor.

"SPORU BIRAK, MAKİNEYE BAK"

Bilişim bölümünden Çağatay, “Okul staj sürecinde firmalarla anlaşıyor. Biz de onların kullandığı makinenin eğitimini alıyoruz. Bu ilişki ise bize gelecekte neyin parçası olacağımızı gösteriyor. Ben ve arkadaş grubum parkur yapan gençleriz. Bugün liseli gençlerin spor yapması için teşvik edilmesi gerekirken bizler spor salonumuzu kullanamıyoruz. Hocalarımız ise parkur ne işinize yarayacak, spor yapıp da ne olacaksınız diyerek bizleri sınıflarımıza geri gönderiyor. Kısacası söylediklerinde gayet haklılar, ağaların bizden beklentisi farklı” diyor.

"İŞÇİLER BİRLİKTE HAREKET ETSE BU KADAR KÖTÜYE GİTMEZ"

Meslek lisesi öğrencisi açısından staj süreci emek-sermaye çelişkisinin en net görünür olduğu dönem. Üretime ucuz iş gücü olarak dahil olan öğrenci, güvencesiz ve esnek çalışma koşullarıyla sömürü ağının merkezinde yer aldığını söyleyebiliriz. OSTİM’de staj yapan Metal Bölümü Öğrencisi Baran, meslek lisesi öğrencisinin üniversite kazanma şansının yok denecek kadar az olduğunu söylüyor. Staj süreci içerisinde yaşadığı zorlukları anlatan Baran, “Benim normalde 8 saat çalışmam gerekirken, ben sabah 08.00’den akşam 18.30’a kadar çalıştırılıyorum. Yemek ve mola süresini çıkar, sana 10 saat eder. Günlük işçilerin üç çay içme hakkı var benim o da yok. Staj meslek öğrenmek için yapılır. Bize meslek öğrenmenin yanı sıra böylesi çalışma koşulları da öğretiliyor. Meslek lisesi öğrencisi staj daha başlamadan bu koşullara boyun eğmiş durumda” diyor. Çalışma koşulları nasıl iyileştirilebilir sorusuna ise yanıtı şu şekilde: “OSTİM’deki birçok işçi benzer sorunlar yaşasa da beraber hareket etmiyor. İşçiler bu sorunlar karşısında birlikte hareket ederse, bu kadar kötüye gitmesine izin vermez.”

"MESLEK LİSELİ ŞİMDİDEN TARAFINI BİLMELİ"

MEB’in hazırladığı mesleki ve teknik ortaöğretim kurumları raporunda, meslek lisesi mezunlarının yüzde 56’sı asgari ücret ve düzeyinde ücret alırken, asgari ücretin altında ücret alanların oranı yüzde 25 civarında. MEB’in kendi raporuyla meslek liselerinde istihdama dayalı bir eğitim programıyla nasıl bir proje planlandığını anlamak mümkün.

Yazımızı Arçelik’in verdiği semineri değerlendiren makine bölümünden bir arkadaşımızın söyledikleriyle bitirelim: “Meslek liseli öğrenciler lise sıralarından başlayarak hangi tarafta yer alacağını bilmelidir. Örneklendirsek Arçelik temsilcileri bizlere hayallerinizin peşinden koşun derken Arçelik işçileri zam alabilmek için mücadele ediyor. Bizlere bunları derken kendi işçilerine beş kuruş zam vermeme derdindeler. Ama bizim tarafımız onların tarafı değil; biz Arçelik işçilerinin tarafındayız.”

ÖNCEKİ HABER

Uğur Motorlu Araçlar fabrikası işçileri: Sendikalaşmak bu ülkede suç mu?

SONRAKİ HABER

İşçi mektubu: Cam işçisinin demokrasi feryadı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa