26 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 16°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

İddianeme hazır: HDP kapanacak!

İddianeme hazır: HDP kapanacak!
A+ A-

KURTULUŞ TAYİZ/ AKŞAM

Bu davanın yedi yıl sonra açılmasını “manidar” bulan ve “neden şimdi” diye sorarak eleştirenler de az değil? Aslında doğru soru, bu davanın neden yedi yıl geciktirildiği yönünde olmalı. 37 vatandaşımızın canına kastedenleri kışkırtanları, azmettirenleri kim korudu? Hangi el, bu olayların asıl kışkırtıcılarını Yargı’dan kurtarmaya çalıştı? Ve hâlâ hangi el, sorumluluğu olmasına rağmen bazı HDP’li isimleri bu dosyaya dahil etmiyor? İddianameye göre HDP’li isimlerin bu olaylardaki rolü tartışmaya yer bırakmayacak kadar açık ve net. HDP, terör örgütü PKK/KCK’nın talimatları doğrultusunda hareket etmiştir. Öyle ki, 6 Ekim 2014’te Ankara’daki olağanüstü MYK toplantısına KCK Türkiye Sözcüleri de katılmış ve “sokak çağrısı”nı HDP’ye bizzat yaptırmışlardır! İşin özü şu: Türkiye’yi dağda ve şehirde terörle dize getirmeye kalkanlar kaybetmiş; PKK dağda, HDP şehirde yenilmiştir. Bu iddianame bir dönemin kapandığının, o dönemin aktörleriyle birlikte geride bırakıldığının özetidir!

YARGITAY DAVAYI AÇMAZSA MHP BAŞVURACAK

ABDÜLKADİR SELVİ/ HÜRRİYET

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, HDP hakkında kapatma davası açarsa MHP, mükerrer bir başvuru olur gerekçesiyle ayrıca müracaat etmeyi düşünmüyor. Soru 5: Eğer Yargıtay, HDP hakkında kapatma davası açmazsa MHP ne yapacak? Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı adım atmazsa MHP, Siyasi Partiler Yasasının 100. Maddesi’ne göre HDP’nin kapatılması için yazılı başvuruda bulunacak. Soru 6: MHP ne kadar bekler, başvuruyu ne zaman yapar? Bir tarih var mı?Belirlenmiş bir tarih var. MHP, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın dava açması için 1 ay bekleyecek. Eğer bu süre zarfında adım atılmazsa harekete geçecek.

'SAADET PARTİSİ’NİN İŞİ ZOR'

KEMAL ÖZTÜRK/ HABER TÜRK

Erdoğan’ın siyasi tabloda net olarak görmek istediği siyah ve beyaz ayrımı bu sene içinde iyice belirginleşecek. Doğrusu Saadet Partisi çok zor durumda. Parti tabanın yarısı CHP ile yan yana gözükmekten rahatsız. Bu nedenle son seçimlerde epey tepki gösterdiler. Bir diğer yarısı AK Parti’nin icraatlarından şikayetçi. Temel Bey tüm eleştirilerinden sonra Erdoğan ile nasıl ittifak yapacağını düşünüyor. Sanırım kırılma noktasına doğru gidebilir Saadet. Ya Temel Bey ya Oğuzhan Bey partiden uzaklaşabilir. Tahmin etmek zor. Yakın zamanda göreceğiz sonucu.

OCAKTAN İTTİFAKIN DAĞILMASINDAN ENDIŞELİ!

MEHMET OCAKTAN/ KARAR

Çünkü Saadet Partisi “demokrasi ittifakı” içinde meşruiyet anlamında katma değeri yüksek bir duruma tekabül ediyor, özellikle de Temel Karamollaoğlu’nun nezaketli üslubu ve bilge tavrı taraflı-tarafsız bütün kesimlerin teveccühüne mazhar olmuş durumda. Herkese bağıran, parmak sallayan, kendileri dışındakileri “terörist” olarak gören Cumhur İttifakı’nın temsilcileri de biliyorlar ki Temel Karamollaoğlu gibi bir ismin muhalefet safında olması kıskanılacak bir durum.

Ama unutmamak gerekiyor ki Saadet Partisi ilkeli bir parti, dolayısıyla Oğuzhan Asiltürk istedi diye Cumhur İttifakı’nın mutluluğu için ilkelerinden vazgeçmesi beklenmemelidir.

BİLA YANILIYOR

HDP’NİN KAPATILMASI EN ÖNCELİKLİ MESELEMİZDİR!

FİKRET BİLA/ T24

Cumhurbaşkanı Erdoğan, son ziyaretleri ve kabulleriyle Saadet Partisi ve DSP'ye de Cumhur İttifakı'na katılmaları konusunda bir yoklama yaptı. Anlaşılıyor ki Erdoğan, 1970'lerdeki Milliyetçi Cephe (MC) gibi bütün sağ ve muhafazakâr partilerin Cumhur İttifakı çatısı altında toplanmasını istiyor.Cumhur İttifakı'nın liderleri ve sözcüleri bu cepheleşmeyi yaratmak için giderek sertleşen bir üslup kullanıyorlar. Toplumsal gerginliği artıran bu söylem kutuplaşmayı körüklüyor.İktidarın gündeminde HDP, Kılıçdaroğlu, Demirtaş, Kaftancıoğlu var. Bu isimler hakkında ağır suçlamalarla siyaset yapılıyor ancak ülkenin ciddi sorunları hakkında konuşulmuyor, bir çözüm de üretilmiyor. Artık çok acil bir soruna dönüşmüş olan Covid-19 aşısı ve salgınla mücadele için yapılan Bakanlar Kurulu toplantısı sonrasında bile Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nu eleştirmek için, aşıya ayırdığından daha fazla zaman ayırıyor. Bahçeli de konuşmalarını HDP'nin kapatılması talebinde yoğunlaştırıyor.Oysa Türkiye'nin çok ciddi bir salgın ve aşı sorunu var.

'TRUMP’A YAPILAN ENGELLEMELER YANLIŞ'

BARIŞ DOSTER/ CUMHURİYET

Trump’tan ne kadar çok nefret edilirse edilsin, Trump ne kadar büyük tepki çekerse çeksin, sosyal medya şirketlerinin Trump’ın sosyal medya hesaplarına koydukları engel yanlıştır. Çünkü bu kararların meşruiyeti yoktur. Hukuka dayanmamaktadır. Bu şirketler, yasa koyucu da değildir, yargı kurumu da. Dahası var. Teknolojinin 4 atlısı denen Google, Amazon, Facebook ve Apple dev bütçeleriyle öne çıktıkları gibi, medya, iletişim kanalları, sosyal ağlar üzerindeki etkileriyle, demokratik düzen üzerinde de etkilidirler. Ölçekleri, borsa değerleri, sahiplerinin serveti, üst yöneticilerinin geliri çok büyüktür. Salgın hastalık sürecinde daha da büyümüşlerdir. Örneğin; Amazon’un patronu Jeff Bezos’un serveti 200 milyar doları, Tesla’nın patronu Elon Musk’ın serveti 100 milyar doları aşmıştır. Microsoft’un patronu Bill Gates ve Facebook’un patronu Mark Zuckerberg, servetleri 100 milyar doları geçen zenginlerdir. Bu kişiler ve şirketleri, ekonomik güçleriyle, toplumu yönlendirme kabiliyetleriyle siyaset üzerinde etkilidirler. Sözün özü, liberal demokrasiyi, büyük sermayenin baskısını, dijital şirketlerin tahakkümünü bütüncül bir bakış açısı ve sınıfsal bir yaklaşımla sorgulamak gerekir.

Son Dakika Haberleri