Hüsrev Hatemi: Sema gösterileri kahvehanede yapılmaz

Hüsrev Hatemi: Sema gösterileri kahvehanede yapılmaz

Prof. Dr. Hüsrev Hatemi’nin Mevlana hakkında yazılarının toplandığı ‘Göğe Giden Kervanlar’ isimli kitabının ikinci baskısı okuyucuyla buluştu. Sema gösterilerinin Mevlana’yı anmak için ayin şeklinde yapılması gerektiğini belirten Hatemi “Sema gösterileri balık pazarı meyhanesinde veya kahvehanede yapılmaz. Cem evinde hürmetle dinlenmek üzere yazılmıştır” diyor.

RÖPORTAJ: IŞIL ÇALIŞKAN 

Hüsrev Hatemi tıp dünyasında endokrinoloji alanında yaptığı çalışmaların yanı sıra şiirleri ve düz yazılarıyla da edebiyata katkılarını sürdürüyor. Bu kez Mevlana hakkında yazılarını topladığı kitabının ikinci baskısıyla okuyucu karşısında. Hatemi’nin kitabında Mevlana hakkında doğru bilinen yanlışlar öne çıkıyor. Şems-i Tebrîzî’nin cinayete kurban gitmediğini aslında Tebrîzî’nin kendi isteğiyle Konya’dan ayrılıp Azerbaycan’ın Hoy şehrinde öldüğünü söyleyen Hatemi, ‘Mevlana’nın bir Moğol casususu’ olduğu iddialarını da kitabında yalanlıyor. Mevlana’dan seçki yaptığı birtakım rubai ve gazellere Türkçe karşılığıyla yer veren Hatemi, sadece Farsça haliyle yayımlamama sebebini “Başka bir şey yapsaydım zamanda geriye gitmiş olurdum” diye açıklıyor. Hatemi ile kitabını konuştuk.

Kitaba ‘Göğe giden Kervanlar’ ismini vermenizin sebebi nedir?

Mevlana insan ruhlarının geceleri kervanlar halinde göğe doğru yolculuğa çıktığını söyler bir gazelinde. Göğe giden kervanlar, Mevlana’nın kendisinden alınmış bir ad oldu.

Bu kitapta ilk baskısına göre nasıl farklar var?

Rubaileri ayrı bir kitaptı. Bu kitapta hepsi birleşti.

Mevlana sizin için ne ifade ediyor? Neden Mevlana için bir kitap yazmayı tercih ettiniz?

Mevlana, çocukluktan beri karşılaştığım bir isim. İlk ondan bir şey duymam 10 yaşındayken oldu. İlkokuldaki sınıf arkadaşlarımız bunları okumazken kardeşim ve ben bir yerde karşılaştığımızda hemen alırdık. Sonra aramızda onu bölüşürdük. Ertesi gün onlar da ilgilenirler diye bir arkadaşımıza söylediğimizde tuhaf tuhaf dinleyip ‘Ne var bunda?’ derlerdi. O zamanlar Farsça’dan hiç haberimiz bile yoktu. Ama altındaki açıklamalarını görünce severek ezberliyordum. Mevlana ile karşılaşmam Ziya Şakir sayesinde olmuştu. Ziya Şakir ölünceye kadar hep Alevi-Bektaşi kitapları yazardı. Alevi Bektaşi Türk halkına onları ilgilendiren konuları anlattı. Mevlana Alevi Bektaşi değil ama Ziya Şakir eski ittihatçılardan. Türkiye için Sünni grupla Alevilerin arasını yapmaya görevli saymıştı kendini. Mevlana 800 yıldan beri Dünyanın ortak bir değeri. Ayrıca Müslüman ve Türkiye’de yatıyor. Buna göre benim için çok daha büyük bir kişilik.

17-08/21/21kr02-kapak.jpg

Kitabınızda Mevlana ile ilgili yanlış bilinen bilgilere de yer vermişsiniz. Halk tarafından Mevlana için yanlış bilinen nasıl bir bilgi mevcut?

Özellikle biri çok önemli. Şems’in öldürülme hikâyesi. Şems aslında bir cinayete kurban gitmemiş, Azerbaycan’ın Hoy şehrine çekilmiş ve orada ölmüştür. Mevlana’nın oğlu ile Şems arasında şiddetli bir antipati vardır. Ayrıca bir müderris olan Alaeddin Çelebi, cinayete karışsaydı, Konya’da ders vermeye devam edemezdi.

Diğer örnekler arasında hangileri dikkat çekiyor?

Mevlana Moğollarla iyi geçinen bir Moğol casusu değildir. Bunu söyleyebilmek için günümüzdeki şartları da o zamanki şartları da iyi anlamak gerekir. Şu anda Irak’ta veya Suriye’de yaşayan hümanist, bütün dinlere karşı sevgi duyan ama özellikle Müslüman olan birini düşünelim. Irak’taki Körfez Harbi sırasında Amerikalıları kızdıran bir şey yapmayabilirdi. ‘Ben eskiden beri siyasete karışmam ki gene doğru yolumda olayım’ demesi çok normal. Mevlana, Anadolu Selçuklu Devleti’ni yaşama yeri olarak seçmişti. Artık ben bir daha Türkistan’a, İran’a, Delh’e döneyim demedi. 36 yaşındayken başına Körfez Harekatı geldi. Moğollar’a karşı Anadolu Selçukluları Kösedağ Meydan Muharebesi’nde yenildiler. Malazgirt’ten 150 sene kadar geçmişken Selçuklular Moğol istilası olmasa daha güçlü bir devlet olacakken birden yenildiler. O zaman garnizon komutanlığına eşit bir şekilde Türkiye’nin ortasında Moğol ordugahları kuruldu. O zaman Mevlana ortada hiçbir kitabı yazmamış olarak gelen 36 yaşında biri olacaktı. Mevlana, Mevlana olabilmek için dalkavukluk yapmadı. Selçuklu sultanlarını terketmedi, onları ziyaret etti.

Mevlana’nın şiir anlayışıyla ilgili neler söylersiniz?

Mevlana Divan-ı Kebir adlı kitabı dışında şair olmaktan çok mürşiddir, öğreticidir. Divan-ı Kebir’de ise lirizm de Tasavvuf da iç içe ve yanyanadır. Mevlana’nın şairliği Divan’da belirir. Mevlana Mesnevi’de didaktik bir şairdir. Kafiyeleri de vezne de muntazamdır. Ama Mesnevi şiir olarak yazılmamıştır. Mevlüt gibidir. Halkı eğitmek ve dini görüşlerini anlatmak için yazılmıştır. Mevlana şair değildir Mesnevi’de. Divan Edebiyatı tipli şiir arıyorsak Divan-ı Kebir’inde de aslında bulunanların en iyileri kadar lirik bir şairdir. Ölümünü anlatırken ağır hastalığı sorasında oğlu Sultan Veled’e ‘Git başını yaştığa koy. Sabahlara kadar uykusuz babanı bırak biraz. Sen git dinlen biraz. Bir zorba boynumuza ip geçirmiş kendine doğru sürüklüyor. İnsanlardan bir kişi bile çıkmıyor bu adamı nereye sürüklüyorsun? Kan pahasını ödemeye hazır mısın?’ diyor. Burada acıklı bir şekilde eceli anlatıyor. Sonra oğluna hitap ediyor. ‘Ölüm öyle bir şeydir ki, onunla münakaşa olmaz. İlacı da yoktur. Ben sana, oğlum bana yardım et onun ilacını bul nasıl derim. Sen böyle yaptıkları birbirini tutmayan, sözleri coşkulu olan babanı ne yapacaksın? Sen git adam akıllı rasyonalist olan Ebu’l Âlâ el-Maarrî ve İbni Sina’yı oku sana onlar yakışır.’ Burada oğluna nazlanma var. Oğluna ‘Babanı ne yapacaksın, baban lirik bir hayat yaşıyor. Sen İbn-i Sina’nın akılcı felsefe kitaplarını oku. Veya Ebu Lalami’nin akılcı pozitivst şiirlerini oku’ diyor.

Sema gösterileri ile ilgili bugünkü eleştrileriniz neler? Bu kültürün yeterince korunduğunu düşünüyor musunuz?

Mevlana’yı anmak için yapılmalı veya tamamen âyin şeklinde yapılmalı. Otel restoranlarında veya kahvehanelerde veya yurdumuz kebaphanelerinde sema olmaz. Kolbastı-yi Şerif raksı olur. Sema gösterileri bir ayindir. Bir balık pazarı meyhanesinde yapılmaz.

MEVLANA KENDİ ÜSLUBUYLA SAVUNULUR

Kitapta Mevlana’nın rubai ve gazellerini günümüz Türkçesi ile açıklamışsınız. Bunu yapmanızdaki sebep nedir?

Abdülbaki Gölpınarlı O’nu bana günümüz Türkçesiyle tanıttı. Ben başka şey yapsaydım, zamanda geriye gitmiş olurdum. Mevlana’yı sevdiğim için savunmak gerektiğini hissettim kendimi. Herkes benim üslubumla savunmuyor Mevlana’yı. Onların savunmasını yetersiz buluyorum. Mevlana, ‘Canım Mevlana’m’ diye savunulmaz. Onun üslubuyla savunulur.

SEÇME YAPMAK ÇOK ZOR

Kitapta yer verdiğiniz rubai ve gazellerden en eskileri hangileri? Özellikle bu rubai ve şiirleri seçmenizdeki sebep nedir?

Mevlana’dan seçme yapmak çok zor. Çünkü bir sözü tasavvuf bakımından önemli ise diğer beyt lirik bir şiir olabiliyor. Beğendiklerimi ve sözlüklere bakarak zahmetle yaptığım çevirileri tamamen zevkime göre seçtim.

HER ŞEYİN TEMELİNDE SEVGİ VAR

Mevlana günümüz insanına nasıl bir mesaj veriyor? Evrensel ve zamansız olmasındaki sebep nedir?

Çünkü kendi anlayışı sürekli bir ümid, sürekli bir hayat. Bunu senaryo olarak yazmamış. İnancı tam. Günümüz insanına insan sevgisi ve kendisinin Müslüman olduğunu vurguluyor. Hristiyanlar da aynı derecede Allah’ı sevebilir, Musevi de hatta Hindu da sevebilir mesajı veriyor. Bir İslami Allah sevgisi. İki insan sevgisi. Sonra İslami Allah sevgisini insan sevgisi ile birleştiriyor. Herkes Allah’ın verdiği izinle o gruba yarattığı imkanlarıyla aynı Allah’ı seviyor inanışı.

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN