Listelemede ki amacımız biraz olsun zihinlerin bakış açısını değiştirmek ve yeni kazanımlar elde etmek. Haydi hep birlikte "Hukuk öğrencilerinin mutlaka okuması gereken 25 kitap" listesini inceleyelim.

1 - Eylülün Gölgesinde Bir Yazdı, Fethi Naci

“Eylülün Gölgesinde Bir Yazdı, yalnızlığın romanı, dostluk özleminin, iyi insan özleminin romanı. Ferit Edgü, Çakır’ı anlatırken, su yolunda kırılan testileri anlatırken, hepimizin yalnızlığını, hepimizin dostluk özlemini dile getiriyor. Şu iyice bunaldığımız koşullarda... Ve yalnızlığa, dostluğa, iyiliğe denk düşen bir anlatımla... Bir de bakıyorsunuz… Eylülün Gölgesinde Bir Yazdı, günümüz Türkiyesi’nin gayrıinsanileşmiş durumunun izdüşümü oluvermiş…”

2 – Suç Ve Ceza, Dostoyevski

Dostoyevski'nin Suç ve Cezası; Maddi zorluklar yüzünden Hukuk Fakültesini yarıda bırakan Raskolnikov ‘un, bir tefeci ve kızını öldürmesini ve sonrasında yaşadığı ağır tedirgin ve panik atak halleri ile polise teslim olmasını konu alıyor.

3 – Baba Ve Piç, Elif Şafak

Elif Şafak, bu kitabında İstanbul – Amerika arasında biri Türk diğeri Ermeni asıllı iki aile üzerinden Türkiye-Ermenistan ilişkilerini incelemiştir. Yazar romanını 18 bölüme ayırarak her bölüme aşure yapımında kullanılan malzemelerin ismini vermiştir. Ülkemizde çok tartışmalara yol açmış bu roman, aynı zamanda Serra Yılmaz’ın başrolde yer aldığı tiyatro oyunu olarak sahnelenmiştir.

4 – Hukuk Felsefesinin Eleştirisi, Hegel

Hegel’in Hukuk Felsefesinin Eleştirisi; Marksizmin "tarih-öncesi" ürünlerinden biri olan ve ilk kez D. Riazanov'un gün ışığına çıkarmasından sonra, henüz sınıflar savaşımının ve proleter devrimin siyasal ve toplumsal dönüşümdeki işlevini kavramaktan uzak olması nedeniyle, bazen Marx'ın olgunluk dönemi düşüncesine karşı kullanılmak istenen bu 1843 elyazmaları, gene de devlet ile sivil toplum arasındaki ilişkilerin bilimsel bir açıklaması ve hegelci diyalektiğin materyalist bir devriklemesi üzerine ilk girişimleri içeriyor. Bu bakımdan bu yapıt, marksizm ve marksizmin doğuşuyla ilgilenen herkes için son derece önemli bir belge oluşturuyor.

5 – Roma Hukukunun Güncelliği, Villey

Roma Hukukunun Güncelliği kitabında pek çok insan tarafından ilgisizlik ve isteksiz bir çekinceyle karşılanan Roma Hukukunun aslında günümüze ne kadar etki ettiği mümkün olduğunca yalın ve basite indirgenerek anlatılmaya çalışılmıştır.

6 – Martı Jonathan Livingston, Richard Bach

Durgun denizin minik dalgacıkları üzerinde, güneşin altın gibi ışıldadığı pırıl pırıl bir sabahtı. Sahilden bir mil uzaklıkta, denizi kucaklarcasına ilerleyen bir balıkçı teknesi, martılara kahvaltı zamanının geldiğini haber veriyordu. Binlerce martı, bir lokma yiyecek için mücadeleye girişmişti bile. İşte zor bir gün daha başlıyordu.

7 – Tarihimizle Yüzleşmek – Emre Kongar

İlk yayınlandığından beri satışları 200 bine yaklaşan Tarihimizle Yüzleşmek kitabı yeni ilaveli baskısıyla raflarda yerini alıyor. Kitabın ilk baskısının üzerinden geçen zaman zarfında hem ele alınan konular açısından yeni gelişmeler yaşandı, ayrıca ele alınıp irdelenmesi gereken yeni konular ortaya çıktı.  Bu nedenle, kitaba sekiz bölüm daha eklendi: İslam ve demokrasi bağdaşır mı?; 17-25 Aralık 2013'te ne oldu?; Türkiye haydut devlet mi?; Charlie Hebdo ve Paris olayları nedir?; Dersim'de ne oldu?; Gezi Ruhu nedir?; 100. yılında Ermeni sorunu ve Perinçek'in zaferi ne anlama geliyor?; Egemen ahlak nedir?

8 – Faust – Goethe

Sanatta hiçbir zaman kusursuz yoktur, en iyi sayılabilecek bir yapıt ancak 'oldukça iyidir'" sözleriyle sanat anlayışını belirten Goethe, sadece Almanya'nın değil, bütün Avrupa'nın en önemli dehalarından biridir. Yaşamı boyunca şiirden romana, felsefeden bilime kadar farklı alanlarda sayısı yüzlerle ifade edilen yapıta imza atmıştır.

Faust, Goethe'nin yazarlık yaşamının elli yıllık emeğini alarak, haklı bir üne kavuşmuş en önemli yapıtıdır. Ruhsal özgürlüğe ulaşmanın maddi arzulardan sıyrılmak ve bencil olmamakla mümkün olabileceği fikrini işlediği bu yapıt, yazarın sanatının da doruk noktasıdır.

İnsanın şeytanla vardığı bir anlaşma ve bunun sonuçları üzerine kurulu bu yapıtıyla Goethe'ye yeniden hayranlık duyacak ve bu yapıtının yazarın elli yıllık emeğine değdiğini göreceksiniz.

9 – Kar – Orhan Pamuk

Pamuk’un “İlk ve son siyasi romanım” dediği Kar, Türk edebiyatında 1990’ların siyasi atmosferini ele alan, dönemi bütün şiddeti ve çatışmalarıyla anlatan en iyi ve en iddialı romandır. Kars’taki siyasal İslamcılar, solcular, Türk ve Kürt milliyetçilerinin hikâyesini inanç, başörtüsü sorunu, askeri darbeler ve üçüncü dünyada yaşamanın öfkesi ve ümitsizliği üzerinden tartışan Kar’da Pamuk, başka romanlarında da zaman zaman gördüğümüz mizah yeteneğini bu defa sonuna kadar sergiliyor. Kar’ı, romanın yazılış ve yayımlanma süreçlerinin daha önce bilinmeyen ayrıntılarına değinen bir sonsözle birlikte yayımlıyoruz. On iki yıldır Almanya’da sürgün olan şair Ka Türkiye’ye dönüşünden dört gün sonra, bir röportaj için Kars şehrinde bulur kendini. Ağır ağır ve hiç durmadan yağan karın altında sokak sokak, dükkân dükkân bu hüzünlü ve güzel şehri ve insanlarını tanımaya çalışır. Kars’ta ağzına kadar işsizlerle dolu çayhaneler, dışarıdan gelmiş ve kardan mahsur kalmış gezgin bir tiyatro kumpanyası, intihar eden ve türban direnişi yapan kızlar, çeşitli siyasal gruplar, dedikodular, söylentiler, Karpalas Oteli ve sahibi Turgut Bey ile kızları İpek ve Kadife ve Ka için aşk ve mutluluk vaadi vardır. Kar Türkiye’nin temel siyasi çatışmalarını anlamamız için okunması gereken bir roman.

10 – Tutunamayanlar – Oğuz Atay

Ülkemizin en değerli yazarlarından biri olan Oğuz Atay’ın yazıldığı dönemde büyük tartışma konusu olmuş eseri Tutunamayanlar, 1972 yılında yayımlanmıştır. Eser, bilinç-akışı tekniğiyle döneme damgasını vurarak Türk Edebiyatı’nda yeni bir çağı başlatmıştır. Pek çok eleştirmen, Tutunamayanlar’ı Türk Dili’nde yazılmış en iyi eser olarak değerlendirmektedir.

11 – Nietzsche Ağladığında – İrvin D. Yalom

Yoğun ve sürükleyici olan yeni bir düşünce romanı sunuyoruz: Nietzsche Ağladığında. Edebiyatla da düşünülebileceğini gösteren müthiş bir örnek... Sahne Psikanalizin doğumu arifesindeki 19. yüzyıl Viyana’sı. Entelektüel ortamlar. Hava soğuk. Konu Ümitsizlik. Kendisiyle ve hayatla yüzleşmekten çekinmeyenlere... 

12 – Reis Bey – Necip Fazıl

1948’den 1960 yılına kadar geçen sürede tiyatro eseri kaleme almayan Necip Fazıl, 1960 ihtilaliyle girdiği hapiste, üç piyes yazmıştır: Ahşap Konak, Kumandan ve Reis Bey.Piyesin ana karakteri Reis Bey, bir ağır ceza reisidir. ...

13 – Diriliş – Tolstoy

Diriliş, vicdan azabının ezici baskısını anlatırken, ceza hukukuna, gelir dağılımına, soylulara, mülkiyet hakkına ve sosyal adaletsizliğe de ağır eleştiriler yöneltir. Eserlerinde ahlaki değerlere vurgu yapan Tolstoy, bu romanında toplum tarafından öldürülen insan ruhu, vicdanı ve inancının yeniden diriliş ihtimalini sorgular.

14 – Devlet – Platon (Eflatun)

evlet, ütopya kitapları dizisinin olmazsa olmazıdır. Platon'un amacı kuşkusuz bir ütopya yazmak değildir. Yine de Devlet, yazarının amacınından bağımsız olarak, birçok araştırmacı tarafından "ütopyaların ilk örneği" olarak kabul edilmektedir. Kimine göre bütün ütopya kitaplarının babasıdır.

15 – Nutuk – Mustafa Kemal Atatürk

Temel ilke, Türk milletinin haysiyetli ve şerefli bir millet olarak yaşamasıdır. Bu ilke, ancak tam istiklâle sahip olmakla gerçekleştirilebilir. Ne kadar zengin ve bolluk içinde olursa olsun, bağımsızlıktan yoksun bir millet, medenî insanlık dünyası karşısında uşak olmak konumundan yüksek bir davranışa lâyık görülemez.  Yabancı bir devletin koruyup kollayacağını kabul etmek, insanlık vasıflarından yoksunluğu, güçsüzlük ve miskinliği itiraftan başka bir şey değildir. Gerçekten de, bu seviyesizliğe düşmemiş olanların, isteyerek başlarına bir yabancı efendi getirmelerine asla ihtimal verilemez. Halbuki, Türk’ün haysiyeti, gururu ve kabiliyeti çok yüksek ve büyüktür. Böyle bir millet esir yaşamaktansa yok olsun daha iyidir! Bir devletin kuruluş öyküsü.

16 – Bülbülü Öldürmek – Harper Lee

Harper Lee, Bülbülü Öldürmek eserinde kullandığı yalın ama çarpıcı dil aracılığıyla adalet, özgürlük, eşitlik ve ayrımcılık gibi hâlâ güncel temaları, Scout’un büyüyüş öyküsüyle birlikte dokuyarak, iyilik ve kötülüğü hem bireysel hem de toplumsal düzeyde mercek altına alıyor.

17 – Dava – Franz Kafka

Kafka'nın Dava'da betimlediği yargılama süreci, böyle bir çağın en güçlü simgelerinden biridir ve onun eseri, insan insanın korkusu olarak kaldığı sürece, güncelliğini hiç yitirmeyecektir.

18 – Şato – Franz Kafka

Kafka Şato'da, tıpkı Dava'da da olduğu gibi şeffaflıktan yoksun, işlemeyen kurumlarla, otorite ve bürokrasiyi hicveder. Esrarengiz bir kont, ona ait bir şato; diktatörce eğilimler gösteren, hiyerarşi içindeki çok sayıda bürokrat… Roman, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu'nun modern ulus devletlere ayrışmasının ertesinde yazıldığından, Kafka geleneksel otoritenin nasıl bir düzene evrileceğini sorguluyor olsa gerektir. Okur, romanın muammalarını çözmek için her türlü karmaşa, ikilem ve belirsizlik arasından yolunu bulmaya çalışacağı "aktif" bir okumaya davetlidir.

19 – Suçlar Ve Cezalar Hakkında – Cesare Beccaria

Suçlar ve Cezalar Hakkında kitabıyla ceza hukuku alanında bir çığır açan Beccaria şöyle diyor: "Bir cezanın, bir ya da birden çok kişi tarafından bir yurttaşa karşı uygulanan kaba bir güç, şiddet olmaması ve sayılmaması için, her şeyden önce kesinlikle herkese açık, çabuk, kaçınılmaz, belli koşullarda olabilir yaptırımların en ılımlısı ve en azı, suçların ağırlığıyla orantılı ve yasalar tarafından belirlenmiş bulunması zorunludur."

20 – Yabancı – Albert Camus

"Albert Camus"nün ( 1913-1960) en tanınmış, en çok yabancı dile çevrilmiş, en çok incelenmiş ve hala en çok satan kitaplar arasında yer alan "Yabancı", aynı zamanda yazarın en gizemli yapıtı. Ölümün egemen olduğu bir "varlık"ın en anlamsız olgularını saçma bir düzensizlik içinde yaşayan bu romanın başkişisi "Meursault", bir simge kahraman değildir, "adı" olmayan bir "Yabancı"dır; bu eksik kimlik, gerçeklikten algıladığı şeyi yapılandıramayan, yeniden örgütleyemeyen, ama gerçekliğin yankılarını yakalamaya çalışan bir boş bilincin imgesidir. Onun kayıtsızlığı ve edilgenliği, işte bu boş bilincin ürünüdür. Yabancı, büyüleyici gücünü, içinde barındırdığı trajedi duygusuna borçlu: Bir türlü ele geçirilemeyen anlamın sürekli aranması, bilinç ile toplumsal dünya arasındaki çatışma... Camus'yle buluşanların hiçbiri, onunla karşılaşınca hayal kırıklığına uğramamıştır. "Mutluluk, bir yerde ve her yerde hiçbir şey beklemeden dünyayı, insanları sevmektir," der Camus. Giderek daha çok sevilen bir yazar olması, onun bu sevgisinin yansımasından başka bir şey değildir.

21 – Çankaya – Falih Rıfkı Atay

Falih Rıfkı Altay 1923'den 1938'e kadar Atatürk'ün yanında bulunmuş, onun yaşadıklarını bizzat kendisinden dinlemiş ve hatta birçoğuna şahit olmuş devrin önemli gazetecilerindendir. Çankaya Atatürk'ü doğumundan okul yıllarına, savaştığı cephelerden yaptığı inkılaplarla, tartışma sofralarından insani yönlerine kadar her detayı anektodlara yer vererek anlatan muazzam bir çalışma. Her Türk vatandaşının mutlaka okuması gereken ve Türkiye'nin dönüşümünü anlamanıza yardımcı olan çarpıcı bir eser.

22 – Simyacı – Paulo Coelho

Simyacı, dünyaca ünlü Brezilyalı yazar Paulo Coelho'nun üçüncü romanı. 1996 yılından bu yana Türkiye'de de çok okundu, çok sevildi, çok övüldü bu kitap. Bir büyük Doğu klasiği olan Mevlâna'nın ünlü Mesnevî'sinde yer alan bir küçük öyküden yola çıkarak yazılan bu roman, yüreğinde çocukluğunun çırpınışlarını taşıyan okurlar için bir "klasik" yapıt haline geldi.

23 – İran Mektupları – Montesquieu

1700'lü yılların başında pılını pırtısını toplayıp İsfahan'dan ayrılan Özbek, önce Erzurum'a, sonra İzmir'e ve oradan Paris'e yelken açıyor, geride sarayını, cariyelerini bırakarak. İran'ın mahrem gizliliklerinden uzakta, Paris sokaklarında, göğe tırmanan binalar arasında Fransa'nın namahrem güzelliklerini keşfediyor, Persli olmanın cazibesini doyasıya kullanıyor.

24 – Sefiller – Victor Hugo

İhtiyaçları fazlalaşan insanlar, kaynakların sınırlarını zorlamaya itilir ve yollarına çıkan savunmasız birinden bile irkilir. İş ve ücretler, yiyecek ve barınma, cesaret ve iyi niyet; hepsi sahip olamadıkları şeylerdir. Işık gölgeye dönüşür ve karanlık yüreklerini doldurur. Bu karanlık, insanın içindeki zayıflığı ele geçirir ve onu utanç verici işlere zorlar. Artık hiçbir dehşet veya korku dışlanmaz. Ümitsizlik ve çaresizlikle hepsi kötülük ve suça yönelir... Hepsi sefilleşmiş, bozulmuş birer pislik gibi gözükür. Fakat o denli alçalmış kişilerin de daha fazla alçalamayacağı bir çizgi vardır ve bu dönüm noktasında, dış dünya adeta yutar bu zavallı, talihsiz, kimliksiz insanları... Onlar Sefiller'dir; toplumdan dışlananlar...

25 – Ağır Cezalık Anılar – Ömer Dedeoğlu

Avukat Ömer DEDEOĞLU tarafından yazılan, hukuk hayatında karşılıştığı ilginç olayların derlendiği kitap, kısa olarak yazılmış onlarca anı içermektedir.

Keyifli Okumalar...