20 Nisan 2024 Cumartesi
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Hollande, Suriye düşmanlığında son görevini yapıyor

Ali Rıza Taşdelen

Ali Rıza Taşdelen

Gazete Yazarı

A+ A-

Fransa’da dün cumhurbaşkanlığı seçimlerinin birinci turu yapıldı. Bu satırları okuduğunuzda, 7 Mayıs’ta yapılacak ikinci tura kalan iki aday da belirlenmiş olacak. Bu köşeden iki aydır adayları ve programlarını, hangilerinin seçilme şansının olduğunu, bu seçimlerin daha önceki cumhurbaşkanlığı seçimlerinden farklı bir rota izlediğini; yani sistemin sağ ve sol iki ana partisinin iflas ettiğini, siyasetin ve halkın terciğinin milliyetçiliği savunan, küreselleşmeye ve Atlantik yıkıcılığına tavır alan adayların sahneye çıktığına dikkat çekmiştik.

Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra 11 ve 18 Haziran’da ise milletvekili genel seçimleri yapılacak. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sonucu genel seçimlerin gidişatını da belirleyecek. Sosyalist Parti’nin dağılma süreci, Cumhuriyetçilerin lider krizi yaşadığı böyle bir dönemde seçilecek olan cumhurbaşkanının genel seçimlerde bir hükümet çoğunluğu oluşturması zor. Ufukta koalisyonlar ve cohabitation (birlikte yaşama) görünüyor.

Birinci turda çıkan sonucu önümüzdeki hafta yazımızda değerlendireceğiz. Daha sonra da milletvekili seçimlerine ve hükümet alternatiflerine yoğunlaşacağız. Şimdilik seçimleri bir kenara koyalım.

HOLLANDE SARKOZY’NİN İZİNDE

Sosyalist Parti Genel Sekreteri (Başkanı) Sosyal Demokrat François Hollande, 2012 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Nicolas Sarkozy’nin karşısındaki adaydı. Sarkozy’nin 5 yıllık cumhurbaşkanlığı dönemi Fransızlar açısından içeride işsizlik, yoksulluk, sosyal haklara saldırı ve dışarıda ABD projelerinde; Afrika’da Fildişi Sahilleri, Libya ve Suriye’ye karşı saldırgan bir politika izlemişti.

Fransızlar Sarkozy’den kurtulmak için Sarkozy’e karşı oy kullandılar; yani Hollande’a verilen oy Hollande’a değil Sarkozy’ye karşı çaresizce Hollande’a verilmişti.

Ülkemizde AB’ci liberaller ve sözde solcularımız Fransa’da “sol” kazandı, “Avrupa sola kayıyor” değerlendirmesinde bulundu. Aydınlık gazetesi tek başına Sosyal Demokrat François Hollande’ın Sarkozy’den farklı bir politika izlemeyeceğini, Sosyal Demokrasinin emperyalist sistemin sol ayağı olduğunu Türkiye kamuoyuna anlatmaya çalıştı.

Uzun sürmedi; düşündüğümüz gibi oldu: Hollande Afrika’da savaş çizmelerini giydi ve jandarmalığa soyundu. Mali’ye, Orta Afrika Cumhuriyeti’e saldırdı. Daha da önemlisi Bölgemizde Suriye ve Esad düşmanlığının başını çekti. ABD’nin öncü kuvveti rolünü oynadı.

YALANLARA ORTAK OLDULAR

Hollande, Ekim 2012’de BM kürsününden yaptığı konuşmada “Kesin bir dille söylüyorum Suriye rejiminin BM’de yeri yok ! Bizim aramızda geleceği yok ! Bundan dolayı Fransa adına yeni Suriye’yi temsil edecek bir geçeci hükümet kurulursa onu tanıyacağımızı açıkladık. Şam’ın yöneticileri bilsinler ki, eğer kimyasal silahlar kullanırlarsa uluslararası toplum atıl kalmayacaktır” dedi.

Bu çizgi hiç değişmedi. 2012’de BM kürsüsünde dillendirdiği “kimyasal silah” gelecekte Suriye’ye askeri müdahalenin önünü açacak bir bahanenin hazırlığıydı. Elbette ABD ile birlikte. 21 Ağustos 2013’te Suriye’de Doğu Guta’da bir kimyasal saldırı olmuştu. Tüm Batı ülkeleri ve basını Suriye yönetimini suçlamıştı. Sonra bu saldırıyı CİA yönetimindeki terör örgütlerinin yaptığı anlaşıldı

Bu kimyasal saldırı bahanesiyle ABD, İngiltere ve Fransa Suriye’ye askeri saldırı düzenlemek için hazırlanmıştı. 1 Eylül sabahı Fransız jetleri Suriye’ye saldırmak için kalkış emrini bekliyordu. Cumhurbaşkanı Hollande düğmeye basacaktı. Fakat Rusya’nın müdahalesi ABD ve İngiltere’yi caydırmış Fransa dımdızlak orta da kalmıştı. Fransa bunu hiç hazmedemedi.

Nisan başında aynı senaryo yeniden gündeme kondu. Esad yönetimi İdlib’de kimyasal silah kullanmakla suçlandı. Ardından ABD Suriye’yi vurdu. Sosyal Demokrat Hollande ve hükümeti ABD’nin yanında yer aldı.

ABD bölgede Suriye’ye ilişkin yeni planlar yaparken Fransa da Suriye yönetiminin kimyasal silah kullandığını ispat etmekle meşgul durumda. Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Marc Ayrault ellerinde Esad yönetiminin kimyasal silahları bilerek kullandığını gösterecek veriler olduğunu açıklamış. Ayrault, “Fransız istihbarat servisleri ve askeri istihbarat tarafından yürütülen bir araştırma var. Rejimin bu hava saldırısını yaptığına dair delilleri birkaç gün içinde sunacağız” ifadesini kullanmış.

Ne diyelim? Sosyal demokratlar iktidardan düşerken bile emperyalist saldırgan politikalarına devam ediyor.