Dünya Kupası"nın ardından bir kere daha futbolun sonuçta Almanların kazandığı bir oyun olduğuna dair yargılarımızı pekiştirdik. Oysa Almanlar da kaybetmişti geçmişte. Onların diğerlerinden farkları, kaybetmekten ders çıkarabilmeyi bilmeleri. Sadece Almanlar da değil üstelik 10 yıl önce Almanların yaptığını şimdilerde İngilizler de tartışıyor; tıkanan milli takımın önünü uzun vadeli kalıcı çözümlerle açmak. Artık herkes biliyor ki futbolda jenerasyon yakalanmıyor, jenerasyon üretiliyor. Hatta sanılanın aksine Türk futboluna önemli mesafe aldıran 2000"lerin jenerasyonu da tesadüfen yakalanmamıştı. Uzun ve ciddi uğraşların sonucuydu o tablo, ama devamı gelmedi. Gelmedi, çünkü herkes o kadroların uğraşılarak değil tesadüfen ortaya çıktığını düşünüyordu. Öyle olunca da o günden beri yeni bir jenerasyon yakalamayı hayal ediyor Türk futbolu. Jenerasyon yakalamak emek ister, planlama ister, sabır ister, ehil adamlar ister...

Ama iyi tarafından bakarsak bir "hakem jenerasyonu" yakalanmış görünüyor. Elbette ironi yapıyorum. Futbolu çamura saplayıp, bir hakemimiz Dünya Kupası"nda yarı final maçı yönetti diye zafer manşetleri atan "güzel" arkadaşları anlıyorum tabi. Ama geçmiş organizasyonlarda hangi ülke hakemlerinin görev aldığına bakan biri futbol veya spor ülkesi olmakla kupalara hakem göndermenin alakası olmadığını bilir.

Not: Dün vefat eden Fenerbahçe"nin eski başkanlarında Faruk Ilgaz"a Allah"tan rahmet, yakınlarına, Fenerbahçe camiasına ve Türk futboluna başsağlığı dilerim. Merhum Ilgaz"ın başkanlığı ve o kuşağın yerini başka türlü anlayışa bırakması üzerine bilahare bir yazı yazmak kısmet olur inşallah.