Her soruma cevap veriyordu

A -
A +
“İlk gün taklit olarak kıldığım namazı, daha sonra Şükrü’den öğrendiğim şekliyle kılmaya başlamıştım...”
 
Beni yetiştirme yurdunda bir üst okuldaki ağabeyin sohbetine götürdüğü için Şükrü’ye teşekkür eder gibi baktım… Sonra oradakilerin namaz kılmak üzere hazırlık içinde olduklarını fark ettim. Neydi namaz? Namaz kılmak nasıl bir şeydi? Hiçbir şey bilmiyordum. Şükrü’ye:
-Namaz nasıl kılınıyor, dediğimi hatırlıyorum.
-Önce abdest alınıyor, dedi. Sonra abdest almayı anlatmaya başlarsa o an işin uzayacağını düşünmüş olmalı ki çocukça bir formül buldu:
-Ama sen şimdi ben ne yaparsam aynını yap…
Yerlere battaniye serildi. Kıble dedikleri yöne dönüldü… Kıble kelimesini de ilk defa duyuyordum… Ali Abimiz meğer bizi saflara geçirterek namazı cemaat ile kılacak şekle getirmişti.
On-on beş kişi varız… Ertesi gün biraz daha, sonra biraz daha derken namaz kılan çocuklar salona bile taşmıştı…
İlk gün doğru bir şekilde alamadığım abdestle kıldığım namazı, daha sonra Şükrü’den doğrusunu öğrendiğim abdestle kılmaya başlamıştım.
Şükrü hepsini çok pratik bir şekilde anlatıyor, tarif ediyordu… O arada bir görüştüğü ailesinden öğrenmiş imiş… Birlikte abdest alınca çok daha kolay anlaşılıyordu. Onun bu iyiliğini hiç unutamam…
O şevk ve heyecanla namazda okunacak birkaç sureyi de ezberlemiştim…
Sonra Ali Abiyi her yalnız yakaladığımda soruyordum:
-Abi Allah inancı nedir?
Anlatıyordu, hiç bıkıp usanmadan…
-Abi Peygamberlik nedir?
-Hazreti Muhammed “sallallahü aleyhi ve sellem” kimdir?
Her sorduğum soruya öylesine dolu dolu cevaplar veriyordu ki mest oluyordum… O kadar güzel anlatıyor ki, anlatamam. Bayılıyordum anlattıklarına… Deyim yerinde ise ağzımız açık dinliyorduk.
Ah ah… Daha sonra Ali Abi yurttan ayrıldı. Başsız kalmanın sonucunu gösterme açısından çok enteresan bir örnekti… Çünkü o ayrılınca bizim namaz kılan ekip de buzun erimesi gibi çözülmeye başlamıştı… Her gün on-on beş kişiyi bulan grup bir hafta içinde iki üç kişiye kadar indi.
“Daha sonra kılarız” diyerek ilgisiz kalmalar başladı… Ama ben alacağım dersimi almıştım. Namazımı bir daha çok şükür terk etmedim. Ayrıca dinî bilgilerimi de büyüdükçe öğrenmeye araştırmaya başladım.
Bu arada yurttaki yetimler olarak aramızda müthiş bir sinerji oluşmuştu…
Derken "onbeş tatil" dediğimiz sömestir sürecinde, ailesi veya yakınları olanlar köylerine gidiyordu… DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.