"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Her eve böyle bir teyze lâzım

Sebahattin YAŞAR
16 Temmuz 2018, Pazartesi
Güçlü bir gelecek kurulacaksa bu kesinlikle geçmişle birlikte kurulmalıdır. Bu devletler için de geçerli toplumun en küçük birimi aile için de geçerli. Geçmişini bulamamış bir halin (şimdinin) sağlıklı bir gelecek inşa etmesi zor.

Evler gün geçtikçe gençleşiyor. Hem ebeveynler hem de evlâtlar olarak tecrübe her geçen gün yuvalardan uzaklaşıyor. 

Çekirdek aile dedikleri, dinamikleri tam oturmamış, henüz kimliğini bulmamış, bocalama dönemleri yaşayan bir süreç kendini gösteriyor.

Artık büyük anne, büyük baba yalnızlığa mahkûm ediliyor. Hatta biri hayatı terk ettiğinde yalnız büyükanneler, yalnız büyükbabalar kendini gösteriyor. Genç aileler on yılların hayat tecrübesinden mahrum kalıyor. 

Artık genç ailelerde yeni tecrübeler edinilmeye başlanıyor. Tabiî bu da zaman alıyor. Büyük anne, büyük baba tecrübelerine artık ‘eski’ deniyor ve hesaba alınmıyor. Hesaba alınmayan tecrübelerin faturası acı oluyor. 

Bu gidişat hayra alâmet değil.

Ailelerde yaşanan problemler o derin tecrübelerin gerekliliğini gösteriyor. Oysa genç kuşak yeni tecrübe kaynakları arıyor. İnternetten arama motorlarına anne babadan daha çok danışılıyor. Google’daki bilgiye derin anlam yükleniyor.

Birkaç gün yetmiş seksen yaşlarında bir teyzemiz evimize misafir oldu. Emekli, dul, çocuklarını evlendirmiş, torun torba sahibi bir hanımefendi teyze.

Uzun yıllar bir kurumda yönetici olarak çalışmış. Şimdi ise tek başına kendi evinde bir hayat hali içerisinde. Zaman zaman çocukları, torunları gelip gidiyorlarmış. Ama halden, durumdan, gidişattan hiç mi hiç memnun değil. Evlâtlar da o tecrübeli annenin nasihatlerini dinlememenin acısını çekiyor.

Fırsat bu fırsat teyzeyle çocuklarımla birlikte öyle kaliteli zamanlar geçirdik ki. Sormadığımız soru, dinlemediğimiz tecrübesi kalmadı. Değişik yaş gruplarındaki bizler için ifade ettiği cümleler hayatî derecede önemli idi. Seksen yaşında bir annenin duâlarıyla ne muhteşem işler hallettiğini bizzat duyduk.

Her gün eve geldiğimizde evimizin köşesinde bembeyaz saçlı, hayat tecrübesi dolu birisinin oturuyor olması hakikaten çok anlamlı. Kendisine, ‘Sizin gibi bir makbul ihtiyar her eve lâzım.’ deyince çok memnun oldu. Bir de kendisinin hatıralarını dinleyen bir topluluk bulunca gerçekten mutlu oldu. 

Nedense her tecrübe kendi yakınına değil de bir başkasına daha anlamlı geliyor. Bu acı bir durum. Ders alınmayan hayat halleri tekrar tekrar yaşanıp gidiyor. Acılar tekrarlanıyor. Dedenin başına gelen bir hadise torununun da başına geliyor. Bu, cehalet değil de nedir?

Güçlü bir gelecek kurulacaksa bu kesinlikle geçmişle birlikte kurulmalıdır. Bu devletler için de geçerli toplumun en küçük birimi aile için de geçerli. Geçmişini bulamamış bir halin (şimdinin) sağlıklı bir gelecek inşa etmesi zor. Teyzenin anlatmış olduğu hatıralar pek çok yazılarımıza konu olacak nitelikte ve zenginlikte. Bir evin kalitesini o evde bulunan büyükler belirliyor.

Hangi bir genç aile, orta yaşlı aile kendi yaşlı anne babasından daha sağlıklıdır. O büyüklerin hayatlarında öyle derinlikler, öyle incelikler var ki, onların yerine başka bir şey koymak mümkün değildir. O dersler unutulmamalıdır. Ne yapıp edip, gençlerimizle ihtiyarlarımızı; genç ailelerimizle yaşlı büyükanne büyükbabalarımızın nasihatlerini buluşturmamız gerekiyor.

Yaşanan aile facialarının, iletişim kazalarının, anlaşmazlıkların, görgüsüzlüklerin önüne arama motorlarından sorarak çare bulamayız. Bugün şahsî ve ailevî sıkıntılar artıyorsa, bu o büyüklerin tecrübelerinden yoksun kalmanın sonucudur.

Ne demek istediğimi, ister beyefendinin, ister hanımefendinin, varsa büyükanne, büyükbabasını; yoksa teyzesini, yoksa halasını, amcasını, dayısını evinize birkaç günlüğüne bir dâvet edin ve birlikte yaşayın. Ve onları bir dinleyin. Onunla bir takım meselelerinizi paylaşın. Çözüm tavsiyelerini bir dinleyin. Söylediklerinin içinde hayatın oldukça önemli kesitlerini göreceksiniz.

Teyzemizle tanışan bir genç kızımız, “Teyzem, biz aile içinde sekiz kardeşiz. Ama sekizimizi toplasanız, bir annemiz edemeyiz. Annem de kendi annesi için aynı şeyi söylüyor. Eskiler bir başka. Eskiler eskimiyor. Yeniler, eskilerden daha erken eskiyor. Seksen yıllık sevgi taşıyan eskilerin yerine, yeniler sekiz ay taşıyamıyor.” diyor.

Çağ ilerledikçe, problemler değişse de; çare yine tecrübede. Halin (şimdi) huzuru, geçmişle geleceğin kucaklaşmasıyla mümkündür. Binanın temeli görünmez, ama binayı ayakta tutan o kısımdır.

Okunma Sayısı: 3795
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı