Prof. Dr. Erol Ulusoy

Prof. Dr. Erol Ulusoy

erolulusoy@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

İhsan Amca’nın kirada oturan bir komşusu, TOKİ’nin “Her Yıl 100 Bin Yeni Sosyal Konut Projesi”ni duyunca çok heyecanlanmış, “nihayet” demiş, “ev sahibi olma fırsatını yakaladım”.

Türkiye genelinde inşa edilecek proje kapsamında vatandaşların konut finansmanı hem kamu, hem de katılım bankaları tarafından sağlanacağını duyunca içi daha da rahatlamış. Özel bir bankada vadeli hesapta tuttuğu emekli ikramiyesinin bir kısmını peşinata, yine aynı özel bankadan alacağı faiz geliri ile de taksitleri ödemeyi düşünmüş.

İhsan Amca’nın komşusu tam bu hayaller ve düşüncelerle konut sahibi olma hesapları yaparken, Din İşleri Yüksek Kurulu’nun, TOKİ’nin bu “Sosyal Konut Projesi”yle ilgili görüşünü belirttiği basın açıklamasına rastlayınca kafası karışmış. İhsan Amca ile bu konuda sohbet ederken, İhsan Amca, “dur bir de Erol Hoca’ya soralım” demiş.

“İhsan Amca’cığım, ben ticaret hukuku uzmanıyım, sadece ticaret hukuku bakımından bir yorum yapabilirim” deyince, “olsun Hocam, bari ticaret hukuku yönüyle görüşlerini dinleyelim” dedi.

‘Helal faiz’ haksız rekabet mi



Banka farkı var mı?

Tamam o zaman, buyrun; Ticaret hukuku yönünden ortada hem bir haksız rekabet yaratıldığından hem de serbest rekabeti bozucu bir eylemden, görüş bildirmeden söz edebiliriz.

Çünkü, Türk Ticaret Kanunu’na göre, bir kimsenin mal veya hizmetini gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek haksız rekabet sayılmaktadır.
Din İşleri Yüksek Kurulu’nun, TOKİ’nin sosyal konut projesi kapsamında ev sahibi olmak için kamu bankalarından alınacak kredi için ödenecek faizi hem faiz ödeyecek olan vatandaş, hem de faizi alacak olan kamu bankası için “haram” olmadığına yönelik kararı, hem diğer özel bankalar hem de bu özel bankalardaki vadeli mevduatlarına karşılık faiz geliri elde vatandaşlar için “inciticidir”. Kamu ve özel bankalar arasında haksız rekabete neden olacak niteliktedir.
Bu karara göre, senin komşunun özel bir bankadan aldığı faiz geliri “haram”, ama bu faiz geliri ile kamu bankasından alacağı kredinin taksitlerini ödemesi “helal”dir.

Kaldı ki, teorik olarak bir kamu bankasının özelleşmesi halinde de, özelleşmeye kadar ödenen faiz “helal”, özelleştirmeden sonra ödenecek faiz “haram” niteliğine bürünecektir.

Kullandırdıkları kredilerle binlerce insanı konut sahibi yapmış, işyerleri açılmasına ya da kapasitelerinin artırılmasına olanak vermiş ve böylece insanlarımızın çalışacak bir işyeri bulmalarının zeminini sağlamış bankanın, özel veya kamu bankası olması arasında bir fark olmamalı.

Çay mı, kahve mi?

Kamu bankalarının TOKİ’nin sosyal konut projesini kredilendirmek için yurtdışından yabancı bankalardan alabileceği sendikasyon kredilerine karşılık ödeyeceği faizin de niteliği tartışma konusu olacaktır.

Patronunun özel bir bankadan aldığı kredi ile işini kaybetmemiş bir vatandaşın, maaşını aldığında, “Çok şükür alnımızın teriyle çoluk çocuğumuzun rızkını kazandık” diye şükretmesinde, ya da konut kredisi ile başını sokacak bir evi olduğuna şükretmesinde, özel bankaya ödenmiş olan faiz hakkında “haram - helal” nitelemesi ile haksız rekabet yaratılmamalıdır.

Ben bunları anlatınca, İhsan Amca hiçbir yorumda bulunmadı, şöyle bir baktı, “Çay mı kahve mi içersin Hocam” diye sordu!

Karşılıksız çekteki hapis tehdidi bitmeli

Bilhassa inşaat sektöründeki daralma, çek mağdurlarının sayısı artırdı. Ellerindeki çek karşılıksız çıkanlar da mağdur, piyasa koşullarındaki olumsuz gelişmeler nedeniyle yazdıkları çekleri ödeyemeyenler de mağdur.

Hukuken aslında karşılıksız çek düzenleme hapis cezasını gerektiren bir suç değil.

Ama Çek Kanunu karşılıksız çek düzenlemeyi cezasız da bırakmamış, binbeşyüz güne kadar adli para cezası getirmiş. Hatta adli para cezasının miktarının da, çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olamayacağını kurala bağlamış.

10 bin TL tutarında bir çek yazan kalorifer tesisatçısının malzeme satın aldığı kişiye verdiği çeki, vadesinde ödenmezse, örneğin günlüğü 20 TL’den 500 gün adli para cezası alabilir. Şimdi bir bakalım; kalorifer tesisatçısının 10 TL tutarındaki çekini vadesinde ödeyecek mali gücü yok. Aslında ödeyebilirdi ama ödeyemedi. Çünkü, O da müteahhitten alacağı olan 20 Bin TL tutarındaki çeki tahsil edemedi.

Piyasadaki çek mağdurlarının hemen hemen hepsi, bizim kalorifer tesisatçımız gibi, kendi alacaklarını tahsil edemedikleri için çeklerini ödeyemiyorlar, karşılıksız çek düzenlemiş durumuna düşüyorlar. Kalorifer tesisatçısının 10 TL’lik çeki ödeyecek durumu yok.

Çek Kanunu diyor ki, madem ki senin 10 Bin TL tutarında çekini ödeyecek mali gücün yok, sana o zaman bir de ben 10 Bin TL adli para cezası vereyim de, “gününü göstereyim”! Çek Kanunu kalorifer tesisatçısıyla konuşmaya devam ediyor, “10 Bin TL’n olsaydı zaten çeki öder, karşılıksız bırakmazdın. 10 Bin TL adli para cezasını da ödemen çok zor, bunu tahmin ediyorum, ama ben yine de ödeyemediğin adli para cezasını hapis cezasına çevireyim de, seni bir de hapse attırayım”.

Cezası kamu yararına çalışma olsun...

Karşılıksız çek yazma hapis cezası gerektirmiyor. Çeki karşılıksız çıkanlara adli para cezası veriliyor. Ama çeki ödeyemeyen kişi, adli para cezasını da ödeyemediği için, adli para cezası hapse çevriliyor ve hapse gidiyor.

Gerçi karşılıksız çeki faizi ile öderse veya şikayetçi şikayetini geri alırsa, adli para cezası ve hapis cezası kaldırılıyor, ama bu da ekonomik koşulların, piyasadaki daralmanın mağduru olanlara tam çözüm getirmiyor.

Bana göre, adli para cezasını ödemeyenlerin cezası hapis cezasına çevrilmemeli, bilakis Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun’da yer alan kamuya yararlı bir işte çalıştırma kararı verilmelidir. Adamcağız bari akşamları evine gidip, çoluğuyla çocuğuyla ilgilensin. Mahkumlara af konusu gündemdeyken, yeni mahkumlar yaratmayalım. Kalorifer tesisatçısına kamu hizmetinde çalışmadığı zamanlarda yeni işler kovalayıp borcunu ödemesine olanak sağlayalım.

Ellerinde çek veya senet olanlar dikkat

Haberin Devamı

Elinizdeki çek veya senet zamanaşımına uğrar, ya da süresinde ödeme için ibraz etmez, ya da ödeme protestosu çekmezseniz, çek veya senet olma özelliğini yitirirler. Sadece, hukuken “yazılı delil başlangıcı” dediğimiz adi yazılı bir belgeye dönüşürler.

Böyle bir durumda, çek veya senet ne için düzenlenmişse, mesela bir şey sattınız, o zaman satış sözleşmesinden dolayı alacağınız takibe koyabilirsiniz.
Ama borçlunuz, 25.12.2019 tarihinde alına bir İçtihadı Birleştirme Kararına göre, çek ya da senet vadesinde temerrüde düşmüş olmaz.
Borçlu lehine alacaklı aleyhine bir durum yaratan bu Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’na göre, siz siz olsun, çek veya senet vadesinde borçlunuza bir de ödeme ihtarı gönderin. Ödeme protestosu göndermeniz bile sizi kurtarmaz.