‘Hayır’da umut var!

Türkiye’nin bütünlüğü ve bekası için karar vakti olan “referanduma” 3 haftadan az bir süre kala yaşananlara baktığımızda son 15 yıldır devam eden yanlış politikaların zirve yaptığını net bir şekilde görebiliyoruz.

Vatandaş, tarihin görmediği derecede büyük bir ekonomik krizin ayak seslerinden bile rahatsız olmuş durumda. Her yerde aynı konuşmalar var! Belki “unvanlı ekonomist” değiller ama gidişatı çok net olarak hissediyorlar. Anadolu insanının yüzü asılmış. Kazara sandıktan “evet” çıkmasının Türkiye’yi ne hale getirebileceğini düşünmek bile istemiyorlar.

Her yerde kapanan işyerleri olmasına, satılık ilanlarının her cama yapıştırılmış olmasına rağmen hükümetin “tek adamlık” dayatmasına anlam veremiyorlar. En azılı AKP taraftarları bile “ekonominin durumunu” görüyor. Bir şeylerin yanlış olduğunu hissediyor. Rusya’yla yaşanan krizin turizm sektörünü çökerttiğinin farkındalar. Şimdi de aynı krizlerin Almanya’yla, Hollanda’yla ve diğer Avrupa ülkeleriyle yaşanmasının yaratacağı yıkımı konuşuyorlar.

MİLLETLE BAĞLARI KOPMUŞ

Ancak hükümet üyeleri sanki başka bir evrende yaşıyormuş gibi kulaklarını “halka” kapatmış durumdalar. Gerçekleri görmek istemiyorlar. Muhtemelen herkesi kendileri gibi zannettikleri için “ekonomik kriz” denildiğinde halkın yüzüne “boş boş” bakıyorlar. Aynı durum işsizlik konusunda da geçerli... “İşsizlik” onlar için anlamsız bir kelime zira kendi çocukları ya da yakın akrabaları arasında “işsizlik” diye bir sorun yok muhtemelen!

Gerçek sorun da bu zaten. Türkiye’yi 15 yıldır yönetenlerle 15 yıldır yönetilen milletin arasındaki bağın kopmuş olması.

Yönetici elit, en lüks makam arabalarında, en havalı çalışma ofislerinde, milyon dolarlık evlerde yaşıyor. Çocukları da maşallah nereye el atsalar başarılı oluyorlar! Hatta öyle ki daha 20’li yaşlardayken “büyük işadamı” sınıfına girenler var.

‘HAYIR’LA DUR DİYECEK

Onların oturdukları lüks alanlarda güvenlik sorunu da yok! Bu yüzden terör konusuna da şehit olan mehmetçiklerimize de gazi olan ana kuzularına da hak ettiği değeri veremiyorlar. Kendi yaşadıkları muhitlere hiç “şehit cenazesi” gelmediği için “şehit” denince akıllarına sıvasız evlere bayrak asılması geliyor muhtemelen. Milyon dolarlık evlerde sıva sorunu da olamayacağına göre onlar rahat rahat uyuyorlar evlerinde. Fakat evladını Suriye’nin bilinmeyen topraklarına göndermiş analar uyumuyorlar. Onlar sabahlara kadar dua ediyorlar mehmetçikler için. Yani bu konuda da yönetenlerle yönetilenler arasındaki farklılık uçuruma dönüşüyor.

Ancak görünen o ki 16 Nisan’da Türk milleti “80 milyon” kere “hayır” diyerek bu gidişata engel olacak. İşsizliğe hayır, diye başkaldıracak gençler. Ölümlere hayır, diyecek analar. Adaletsizliğe hayır, diyecek emekliler ve köylüler.

Emin olun 16 Nisan’da “hayırlı bir gün doğacak”. Milletimiz 17 Nisan’a yeniden umutla başlayacak. Büyük bir özgüvenle daha adil, daha özgür, daha zengin bir Türkiye talep edecek millet. Bir kere hayır deyip yepyeni bir dönemi başlatacak her yaştan yurttaş.

Benim Türk milletine inancım tam. Bu yüzden provokasyonlara kapılmadan, Türkiye’yi kaosa sürüklemek isteyenlere imkân vermeden vatan için, milletin bekası ve ülkemizin bütünlüğü için “tek adam rejimine hayır” demeye devam.

Unutmayın lütfen! Hayırda hayır var! Hayırda umut var!