Hayır diyorum

Geldiği günden itibaren ‘tecrübesiz’ diye eleştirildi.
Bu eleştiriyi Coşkun Demirbakan, Ayhan Taşcı, Murat Dağtekin ve Erkan Midilli gibi insanlar yapsa bir nebze haklılık payı olabilir diyeceğim. Yıllar yıllar önce mahalle arasında Japon kale maç yapan adamların bunu demesi ilgincime gidiyor!
Futbolu PS atarken öğrenenlerin ömrünü bu işe adamış Alpay Hoca’ya ‘tecrübesiz’ demesini kabul edemiyorum.
Takım ilerleyen haftalarda toparlanınca bu ‘tecrübesiz’ faslı da büyük oranda bitti.
Sonraki günlerde ‘kadro zaten süper hacım’ söylentileri çıktı. Süper kadroları yönetmenin daha zor olduğunu bilmeyenler Alpay Hoca’ya bu şekilde yüklendi.
Takım her türlü sıkıntıya rağmen adım adım yükseldi ve lider oldu. Bu başarıda Alpay Hoca’nın abiliğini, arkadaşlığını, samimi gayretlerini ve fedakârlığını unutmamak gerekir.
Adam, en büyük kozumuz olan taraftara bile haftalar sonra ulaştı. Gerisini anlatmaya gerek var mı? Stadın açıldığı en mutlu günlerde bile siyasetin gergin atmosferiyle uğraştı. Stadı kim yaptı, yolunu kim yapacak, çimini kim biçti falan filan…
Bunlarla uğraştı bu adam…
Zaman zaman da ‘para yok, batıyoruz, kapatıyoruz’ gerginliği yaşadı. Bu ortamda topçuyu, masörü, aşçıyı, bahçıvanı motive etti.
Hoca tüm bunlarla uğraşırken kendisine yardım eden az sayıda ‘yönetici’ vardı. Diğer yöneticiler de boş durmadı! Alpay Hoca’nın gözünün içine baka baka Tanju’yu falan getirdiler.
Yemek falan yediler…
Menajerler gelip gitti…
Alpay Hoca nedeniyle ‘düzen’ kuramayan bazı ‘uzaktan kumanda’ yöneticiler, gitmesi için ellerinden geleni yaptı. Maalesef Halil Ünal da bu ‘virüslere’ meydanı bıraktı. Ama bilerek, isteyerek ama mecburen!
Ünal, takımı lider yapan teknik adamı göndermek için taklalar atan bu adamlara maalesef sesini yükseltemedi. Böyle giderse kulübü Ünal’ın elinden de alacaklar. Ünal’ın ‘şimdilik’ yapılan planlardan haberi yok.
İşler biraz daha düzelirse önümüzdeki günlerde belki yazarım.
Bugün konumuz Alpay Hoca…
Son günlerde de ‘evet’ üzerinden hayli eleştirildi. Futbola siyaset ‘bulaştırmakla’ suçlandı! Para bitip iktidar partisinden istenince siyaset bulaşmıyor ama Alpay ‘evet’ deyince bulaşıyor!
Bu çelişki kabul edilemez.
Alpay’ı ‘engel’ görenler onu göndermeyi kafaya koymuştu. Kadrosu, değişiklikleri, evet demesi falan işin bahaneleri…
Manisa’dan beş yemesi ya da yenilmesi…
Şampiyonluk yolundaki takımlar da o hafta enteresan sonuçlar aldı. Futbol böyle bir şey, belki de bu yüzden güzel.
Olabilir, anlaşmazlık yaşanabilir.
Ama yollar böyle ayrılmamalıydı. Futbol nankör olabilir ama Eskişehirspor ve camiası olamaz.
Alpay Hoca ile yollar ayrılmamalıydı. İlla ayrılacaksa böyle olmamalıydı. Dönmesi adına küçük de olsa bir şans varsa onun değerlendirilmesi gerekir. İnşallah iyi olur ve Süper Lig’e çıkarız ama ortalık karışırsa bunun hesabını kime soracağız?
Alpay Hoca’nın böyle bir ortamda, bu şartlarda ve bu şekilde gönderilmesine ‘hayır’ diyorum.
Umarım Eskişehirspor’un iyiliğine olur…