Hayat bizi zorlamıyor; hayatı zorlayan, yanımızdan, canımızdan bilerek/bilmeyerek uzaklaştıran... biziz!
Hayatı zorlayanlar, horlayanlar; aklını, kalbinin yanına koy[sun!]
***
Yolda; olur olmaz istekleri için (annesini) çekiştiren çocuklara benzemeyelim.
***
Akarsu gibi... (akan...)
Geçtiği yerlere serinlik, sadelik, zindelik; her makamda besteler bırakan hayatı ikide birde dürtmeyelim!
***
Hayatı değil; kendini yorup yaralıyorsun!
***
Sonra birden dünyanın sonuna geliyorsun:
Dişleri dökülmüş.
Merdivenlerde nefes nefese...
Dalgalı saçlarını çoktan yele vermiş.
Dalgın gözlerle etrafa bakarken; ölümün nefesini [ensende] hisseder gibisin.
***
Ölümün yaşı yok, elbet; her yaşın ölümü var da...
Çocuklukta, gençlikte ölüm [henüz] çok uzun yollardan gelecektir! [Gelmeyecektir belki de!]
Fakat zaman [nerelere] geliyormuş; bak!
***
Telâşeler...
“Mecburen” diploma/makam mevki biriktirmeler...
Paraydı, evdi, arabaydı hayalleri... Hayatın bu sorgusuz sualsiz koş koşları...
Kan ter içinde kalmalar...
Hanımelleri mi açmış, mayısları, haziranları iğde kokuları mı kaplamış; hiç oralı olmamalar...
***
Derken -genç ya da yaşlı- sarsıcı ve -hepsi de tam zamanında- bir ölüm...
Annesi, babası, arkadaşı, ve sairesi...
***
“Niçin yaşar insan ve niçin ölür?” sorularını sormadan; buralara kadar geldin, ha!
Nasıl yaşadın böyle!
Sormadın mı hiçbir öğretmenine?
Elif, ba; abc okurken hocalarına: “Yaşamak nedir?” diye...
“Niçin ölünür?” diye...
***
Bir gün de: “Bana, benden bahset!” deseydin: “Ben hangi kimim?” diye.
***
“Hayat Kitabı”nı açıp okumak vardı. Aslında hep açıktı da... [Gelip gidip kapatanlar kimdi?!]
“Hayat Üzerinde Çalışmalar...” bölümünü okuyup tartışmadınız mı?!...
Okullara, camilere gidip gidip geldin, ha!
***
Seni tebrik mi edeyim şimdi: “Kendisizliğine/sensizliğine...” iyi dayanmışsın diye!
Bu sensizliğin...
Kendi sesini, nefesini duymazlığın... hayra alâmet değil!
***
Nelere, niçin yorulduğuna bir baksana!
Nefeslerinin saadetinden mahrumsan; hayat ne yapsın sana!
Her ân omzuna dostça, ipekçe “dokunan” hayata ilgisiz kalmayı öğreten kurslar dersler mi var?
***
Hayat nefes nefese seslenir insana.
Duysana:
Suların, taprakların, taşların, kuşların, olmuş olmamış meyvelerin, bulutların, şimşeklerin, gök gürültüsünün, gökyüzünün seslerini!
Nefeslerini...
Kalbinin, vicdanının sesini...
***
Haydi, vakit hâlâ var.
Kalbinin, kulağının, gözlerinin, sözlerinin tozunu al!
Şu, unuttuğun kendini, baştan sona ezberle!
Her nefes kendini hatmet!
Kendinden uzaklaşmalardan... uzaklaş gayrı!
Her nefesin ötekinin ne aynısı ne ayrısı; ıskalama!
Şimdi yeni—den başla yaşamaya, Hayat Kitabı’nı okumaya, yazmaya...
Kolay gelsin! Hayırlı olsun!