Bir yıl önce sorsalar, yıllar içinde oluşan "Fenerbahçe yener abi" algımızın bu denli hızla değişeceğini hiçbirimiz tahmin edemezdik.
Bırakın şampiyonluğu umut etmeyi, ligde kalmak için dua eder olduk.
Son olarak Akhisarspor'a 3-0 mağlup olduk.
Puan tablosunda 17'nci sıradayız.
Altımızda Çaykur Rizespor var. Üstümüzde de Büyükşehir Belediye Erzurumspor...
Kulübün hisseleri Ali Koç yönetimi iş başına geldiğinden beri yarı yarıya değer kaybetti.
***
Ama
Ali Bey'in bu gidişata karşı bir şey yapmadığını söylemek haksızlık olur.
Belli ki elinden geleni fazlasıyla yapıyor.
Israrcı olduğu teknik adamları her
sarsıntıda değiştirmeyi tartışıyor...
Soyunma odasına giren başkan olmayacağım dediği için mağlubiyetler sonrası
takımını tribünde azarlıyor...
Akhisar maçı sonrası yaptığı gibi, futbolcularına maç dönüşlerinde uçak yerine
otobüsle İstanbul'a dönme cezası veriyor.
Bir zamanlar
Saddam'ın oğlunun Iraklı futbolcuları kaybedilen
maçlar sonrası
falakaya yatırdığı
düşünülürse, buna da şükür diyor
insan.
Ha bir de
Kemal Kılıçdaroğlu ile görüşüyor.
Ne konuşuyorlar, hepsini bilmiyoruz elbette.
Ama belli ki Ali Bey,
defalarca seçim maçı kaybettiği halde
CHP'nin başında olan Kemal Bey'in
nasihatlerinin kendisine ve takımına
faydalı olacağını düşünüyor.
***
Mizah yapmıyorum. Yaşanan
mizahı anlatıyorum.
Çünkü sadece iyi bir taraftar ve zengin bir ailenin eli yüzü düzgün çocuğu diye Türkiye'nin en
köklü spor markasının başına getirilen Ali Bey'in hikâyesi fazlası değil.
Kaldı ki yaptığı siyasi yorumlar nedeniyle Türkiye muhalefetine bile örnek gösterilen
Ali Bey'in arkası sağlamdı. Hâlâ da sıkı destekçileri var.
Düşünsenize, bu kötü futbolun, puan tablosunun ve yönetimsizliğin altında başka birinin imzası olsaydı o kişiyi nasıl
çiğ çiğ yerdi spor yazarlarımız.
Bu arada
Harvard Üniversitesi işletme okuttuğu bir mezununu bu zor günlerinde yalnız bırakmamalı.
Bir heyet gönderip
(Kayyumla karışmasın) Ali Bey'e kulübü yönetmesinde
yardımcı olmaları hem markalarının
prestiji hem de Fenerbahçe için
faydalı olabilir.