T.C.
YARGITAY
18. CEZA DAİRESİ
E. 2017/1895
K. 2019/4507
T. 5.3.2019

* HAKARET VE TEHDİT SUÇLARI ( Katılan Stajyer Avukatın Suç Tarihinde Avukatlık Stajında Olduğunun Anlaşılması Halinde Hacze Katılmaya Yetkili Kılındığına Dair Belgenin Olup Olmadığı ve Buna Göre Katılanın Kamu Görevlisi Sayılıp Sayılmadığı Hususunun Araştırılıp Sonucuna Göre TCK'nın 125/3-A ve 265/2. Maddesinin Uygulanma İmkanı Olup Olmadığının Tartışılması Gerektiği )

* EKSİK ARAŞTIRMA ( 5237 S.K. Md. 125/3-A Uyarınca Hakaret Suçunun Kamu Görevlisine Karşı Görevinden Dolayı İşlenmesi Halinde Cezanın Alt Sınırının Bir Yıldan Az Olamayacağı - Katılan Stajyer Avukatın Suç Tarihinde Hacze Katılmaya Yetkili Kılındığına Dair Belgenin Olup Olmadığı ve Buna Göre Katılanın Kamu Görevlisi Sayılıp Sayılmadığı Hususu Araştırılmadan Hüküm Kurulmasının İsabetsiz Olduğu )

* HAKSIZ TAHRİK ( Tehdit Suçu Yönünden 5237 S.K. Md. 29 Hakaret Suçu Yönünden İse Md. 129 Hükümlerinin Uygulanıp Uygulanmayacağının Tartışılması Gerekirken Yerinde Olmayan Gerekçeyle Haksız Tahrik Hükmünün Uygulanmamasının İsabetsiz Olduğu )

5237/m.29,106/1,125/3(a),129,265/2

ÖZET : Dava, hakaret ve tehdit suçlarına ilişkindir.

Katılan stajyer avukatın dava konusu suç tarihi itibariyle avukat yanında staj aşamasında olup olmadığının anlaşılamaması karşısında, öncelikle suç tarihinde avukatlık stajının hangi aşamasında olduğunun tespiti, avukat yanında staj aşamasında olduğunun anlaşılması halinde yanında staj yaptığı avukatın olay tarihinde stajyer avukat olan katılanı hacze katılmaya yetkili kıldığına dair belgenin olup olmadığı ve buna göre katılanın kamu görevlisi sayılıp sayılmadığı hususunun araştırılıp, sonucuna göre TCK'nın 125/3-a ve TCK'nın 265/2. maddesinin uygulanma imkanı olup olmadığı tartışılmadan, eksik kovuşturma sonucu, TCK'nın 125/3-a ve 106/1-1. cümle maddeleri uyarınca yazılı şekilde hüküm kurulması,

Tehdit suçu yönünden TCK'nın 29., hakaret suçu yönünden ise 129. maddede düzenlenen haksız tahrik hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılması gerekirken "sanığın hacze itirazlarını şikayet ya da istihkak iddiası ile yasal mercilere taşıyabilecek durumda olduğu yine sanığın beyanın aksine tanık beyanlarına bu şekilde bir durumun yansımadığı yine ortaya çıktığı sanık tarafından ileri sürülen etki ve tepki arasındaki orantı göz önüne alındığında" şeklinde yerinde olmayan gerekçeyle haksız tahrik hükmünün uygulanmaması isabetsizdir.

DAVA : Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararın niteliği ile suç tarihine göre dosya görüşüldü:

KARAR : Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.

Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.

Ancak;

Avukatlık Kanunu'nun 26. maddesinde; “Stajyerler, avukat yanında staja başladıktan sonra, avukatın yazılı muvafakati ile ve onun gözetimi ve sorumluluğu altında, Sulh Hukuk Mahkemeleri, Sulh Ceza Mahkemeleri ile icra tetkik merciilerinde avukatın takip ettiği dava ve işlerle ilgili olarak duruşmalara girebilir ve icra müdürlüklerindeki işleri yürütebilir” hükmü yer almaktadır.

Somut olayda, Antalya Barosu'nun 10/04/2013 tarihli yazısından katılan stajyer avukat M. H.S.'in dava konusu suç tarihi itibariyle avukat yanında staj aşamasında olup olmadığının anlaşılamaması karşısında, öncelikle suç tarihinde avukatlık stajının hangi aşamasında olduğunun tespiti, avukat yanında staj aşamasında olduğunun anlaşılması halinde yanında staj yaptığı avukatın olay tarihinde stajyer avukat olan katılanı hacze katılmaya yetkili kıldığına dair belgenin olup olmadığı ve buna göre katılanın kamu görevlisi sayılıp sayılmadığı hususunun araştırılıp, sonucuna göre TCK'nın 125/3-a ve TCK'nın 265/2. maddesinin uygulanma imkanı olup olmadığı tartışılmadan, eksik kovuşturma sonucu, TCK'nın 125/3-a ve 106/1-1. cümle maddeleri uyarınca yazılı şekilde hüküm kurulması,

Kabule göre de,

Sanığın aşamalardaki savunmalarında icra borçlusunun kardeşlerinin sahibi olduğu şirket olduğu, haciz için gidilen adresi ortak kullandıkları ve odasının ayrı olduğu, buna rağmen şahsına ait bilgisayarının ve yazıcısının haczedildiğine dair savunması karşısında, haczin usul ve yasaya uygun olup olmadığı araştırılarak, olayın çıkış nedeni ve gelişmesi üzerinde durulup, tehdit suçu yönünden TCK'nın 29., hakaret suçu yönünden ise anılan Kanun'un 129. maddesinde düzenlenen haksız tahrik hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılması gerekirken "sanığın hacze itirazlarını şikayet yada istihkak iddiası ile yasal mercilere taşıyabilecek durumda olduğu yine sanığın beyanın aksine tanık beyanlarına bu şekilde bir durumun yansımadığı yine ortaya çıktığı sanık tarafından ileri sürülen etki ve tepki arasındaki orantı göz önüne alındığında" şeklinde yerinde olmayan gerekçeyle haksız tahrik hükmünün uygulanmaması,

SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş, sanık B.Ş.'ün temyiz nedenleri yerinde görüldüğünden, tebliğnamedeki düşünceye aykırı olarak HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, yeniden hüküm kurulurken 5320 Sayılı Kanun'un 8. maddesi gereğince yürürlükte olan 1412 Sayılı CMUK'nın 326/son maddesi uyarınca kazanılmış hakkın saklı tutulmasına, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 05.03.2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

kazanci.com.tr