Bir bahar sabahı, yurdun en güzel yerlerinden biri, şafak vakti. Gelincikler kırmızıya durmuşlar, Ege ve Marmara’nın rüzgarıyla salınıyorlar bir sağa bir sola.
Dayanmış yedi düvel küçücük bir boğaza, daracık bir kara parçasına. Nereden karaya çıkacakları konusunda kurmaylar düşünceli.
"Kıyıları savunmalıyız" diyor bir "Yarbay", "Savunma geride olmalı" diyor Kolordu Komutanı Alman Mareşal. O Yarbay ki, tarihin kilit noktalarında haklı olduğu hep ortaya çıkıyor. "Anafartalar Kahramanı" oluyor sonrasında ve rütbesi de Albay.
Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluş harçları işte bu cephelerde şekilleniyor.
48 filika ile gün doğumuna yakın bir zaman diliminde karaya çıkmaya hazırlanıyor adına Anzac denen askerler; dünyanın bir ucundan belki de adını bile duymadıkları bir coğrafyaya gelip savaşın acımasız kollarında öğütülecek 15.000'e yakın asker. Gün doğumundan günbatımına kadar sürüyor çıkarma.
Kıyı başında Yarbay Mehmet Şefik (Aker) Bey komutasında 27. Alay erleri dizilmişler, upuzun ve geniş bir alan, bir avuç asker. Yurdunu savunan, boğazına çöreklenen yedi düvele göğsünü siper etmiş gencecik yiğitler.
Rüzgar sesine karışıyor makinalı tüfeklerin cayırtısı; gün doğdu doğacak, kan oluk oluk akmaya, yiğitler bir bir şehadet şerbeti içmeye başlıyorlar.
İlk kurşunu yiyenlerden biri de 27. Alay 3. Tabur Komutanı Yüzbaşı Halis (Ataksor) Bey. Yaralandığı halde; “57. Alay gelmeden bu mevziler terk edilmeyecek” diye buyuran ve ilerleyen günlerde 27. Alay Komutanı olan.
Arıburnu Cephesindeki 27. Alay, dalga dalga gelen Anzac çıkarması karşısında üstün bir direniş gösteriyor. İlk kurşunu atan ve ilk şehidi veren birlik.
Öğle saatlerine doğru 27. Alay’dan sağ kalan çok az sayıdaki erat mevzi değiştirmek zorunda kalınca Yarbay Mustafa Kemal ile karşılaşıyor ve Mustafa Kemal "Süngü tak, yere yat" komutunu veriyor. Süngü takıp yere yatan 27. Alay erlerini gören düşman kuvvetleri de yere yatıyor. Bu zaman diliminde 57. Alay kuvvetleri geliyor ve karşı saldırıya başlıyor. Mustafa Kemal'in "İşte kazandığımız an bu andır" diyerek hatıratına geçen olay.
O 27. Alay ki Keşan'ınımızın Çelebi Köyünde konuşlandığı karargahından Çanakkale Savunmasına gelmiş. Saros Körfezinin lodosu ve poyrazıyla tatbikatlar yapıp, Çelebi'nin suyundan içmiş.
Çelebi Köyünde bugün bu karargahtan eser yok, yaşlılar buradan denize ulaşan rayları, karargahları anımsıyorlar. Bir tarih farkında olmadan unutulmaya yüz tutmuş.
O Çelebi Köyü ki, savaş sonrasında 57.nci ve 27.nci Alaylara gümüş liyakat nişanı verilip Galiçya cephesine giden birliklerin konuşlandığı alan. Bu birliklerin cepheye sevki de Uzunköprü’deki Tren İstasyonundan oluyor. Tabi oraya kadar yayan sürüyor yolculuk.
* * *
Ve bugün bizler, Keşan Belediyesi ve DOÇEK işbirliğinde; 102 yıl önce ortaya açılan can pazarında şehitlik mertebesine ulaşmış ecdadımızın anısına hürmeten; genç kuşakların geçmiş bilinciyle, geleceğe ışık tutmaları ve bu vatanın ne pahasına savunulduğunu anımsatmak, Çanakkale Savaşlarında 27. Alay'ın rolünü ve Keşan'la olan bağını bir kez daha dile getirmek için yoldayız...
Bastığımız yerlere toprak demeden, durup; bu topraklarda şehit düşmüş kefensiz yatan binlerin huzuruna doğru, geri dönmeyi düşünmeden yürüyoruz.

* * * 
[Temsili 27. Alay, 57. Alay ve 15. Hava Bölüğü yürüyüşümüz Keşan Belediyesi ve DOÇEK işbirliğinde 16 Mart 2017 Perşembe sabahı 09.00'da Tekel Meydanından başlayıp 18 Mart 2017 Cumartesi günü Çanakkale Şehitler Abidesinde sona erecektir.] 

Törene tüm halkımız davetlidir.