18 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Ekonomiye milli çözüm gerekiyor

TASAM’ın İktisat Konuşmaları raporunda Kemal Derviş’in başlattığı programın da parçası olduğu Washington Sonrası Uzlaşı Programı’nın fiilen bittiği vurgulandı. Rapora göre Türkiye, mevcut güçlüklerini aşabilmek için kendine özgü ekonomi politikaları üretmeli

Ekonomiye milli çözüm gerekiyor
A+ A-
EKONOMİ SERVİSİ

Türk Asya Stratejik Araştırmalar Merkezi (TASAM) tarafından düzenlenen İstanbul İktisat Konuşmaları kapsamında hazırlanan sonuç raporu açıklandı. İkincisi 26 Nisan 2018’de İstanbul’da yapılacak etkinlik öncesi yayınlanan raporda mevcut iktisadi düzenin çıkmazlarına dikkat çekildi. Raporda bugüne kadar genel kabul gören ana akım iktisadi (Ortadoks-Neoklasik İktisat Öğretisi) modellerinin yetersizliğinin, değişen şartlarla birlikte daha çok su yüzüne çıktığı ifade edildi. Verilen sözlerin yerine getirilememesiyle birlikte krizler karşısında çözüm üretmekte yetersiz kaldıklarından bu modellerin uygulanabilirliklerinin sorgulanmaya başlandığına dikkat çekilen raporda, değişen anlayışlar, riskler ve dengeler çerçevesinde Türkiye’nn yapması gerekenlere de değinildi.

2008’İN SONUÇLARI

Raporda şu ifadeler yer aldı:

Türkiye, bütün bunların tam ortasında yer alan ve kendi çıkışını arayan bir ülke olarak da uygun zeminleri buldukça bu değişime uygun politikaları üretebilir. Türkiye, standart planlar yerine kendine özgü bir model oluşturduğu zaman bu sıçramayı sağlayabilecektir. Türkiye’nin şu anki durumuna baktığımızda bu zeminin teşkili doğrultusunda mevcut koşullar ve güçlükler yaygın olarak bilinmektedir. 2008 sonundaki Küresel Ekonomi Krizi ile birlikte Ekonomi Eski Bakanı Kemal Derviş’in başlattığı programın da parçası olduğu Washington Sonrası Uzlaşı Programı fiilen bitmiştir.

2008 Küresel Ekonomi Krizi’ne sebep olanlar, kriz dönemi içindeyken, yoksulluk, göç ve güvenlik sorunlarını getiren neo-liberal modele alternatif bir programa geçilmesi gerekirken, en radikal piyasa ekonomistlerinin bile tercih etmeyeceği ultra liberal bir politika, kaos ortamı içinde uygulanmaya başlamıştır. AB, ABD ve Gelişmekte Olan Ülkeler’de sorunlar yumağı büyümeye devam etmiştir. Türkiye açısından ise üç alanda yapısal sonuç üretmiştir: “İthalata dayalı üretim, tüketim ve ihracat”, “tüketimle sağlanan büyüme”, “tüketimden alınan vergilerle finanse edilen kamu bütçesi”.

ESKİLERİ KENARA BIRAK

Rapordaki değerlendirmelerden sonra Türkiye’deki mevcut güçlüklerin aşılmasına katkı sağlamak amacıyla şu tespitlere yer verildi:

Türkiye’nin, mevcut güçlüklerini aşabilmesi için kendine özgü ekonomi politikaları üretmesi gerekmektedir. Bu minvalde, gelişmiş ekonomileri, bire bir taklit edip başarısız olunması tehlikesi söz konusu iken sadece kendi tarihimize güvenerek diğer gelişmelere ve tecrübelere kulak tıkayıp yeni bir şey ortaya koyma gayreti de aynı şekilde risklidir ve başarısızlığa yol açmaktadır. Türkiye’nin henüz büyük iktisat teorisi çıkaracak potansiyeli bulunmamaktadır. Üniversite müfredatındaki dünya ve iktisat tarihi, krizleri ve değişimi anlatabilecek yeni ve yeterli bir literatürün yaratılmasına çalışılmalıdır. Devlet-piyasa, birey-devlet-toplum, sosyal devlet-piyasa ilişkileri, gelir dağılımı eşitsizliği tekrar gündeme gelecek ve neo-klasik araçlar bu tartışmalarda yeterli olmayacaktır. Dolayısıyla, ilişkileri inceleyecek yeni araçlar ve düşünce haritası gerekecektir.

Son Dakika Haberleri