Güncel sergilerden alternatif bir seçki

Bu haftaki sayfamızda bugünlerde sanatseverlerle buluşan sergilerden bir seçkiye ve yapılacak olan atölyelere yer verdik.

MARİNA PAPAZYAN
KEVSER GÜLER

Ara Güler ve Sinem Dişli’nin Göbeklitepe Fotoğrafları Yapı Kredi Bomontiada’da

Oyuklar ve Höyükler: Göbekli Tepe’ye Bir Bakış

Sinem Dişli

Ara Güler Müzesi ve Leica Galeri

17 Eylül 2019 - 15 Ocak 2020 

‘Oyuklar ve Höyükler: Göbekli Tepe’ye Bir Bakış’, Sinem Dişli’nin 2007’den beri Göbekli Tepe ve çevresinde yürüttüğü çalışmalarına yer veriyor. Dişli’nin sergisine paralel olarak, Ara Güler’in Göbekli Tepe’de çektiği fotoğraflar da Ara Güler Müzesi’nde sergileniyor. Güler’in bu çalışması, 1998’de Şanlıurfa’ya yaptığı ziyaret sırasında buradaki arkeolojik alanı, kazıları ve kazı ekibini belgelemesiyle ortaya çıkmış.

Sinem Dişli’nin sergisi, Göbekli Tepe Arkeolojik Alanı’nı merkezine alan fotoğraf, video, resim ve enstalasyonları içeriyor. ‘Oyuklar ve Höyükler: Göbekli Tepe’ye Bir Bakış’, aynı zamanda Ara Güler Müzesi’nin farklı bir sanatçıyla yaptığı ilk işbirliği olma özelliğini taşıyor.

Bu sergi bağlamında yayımlanan ve Ara Güler Müzesi tarafından hazırlanan sanatçı kitabı, Dr. Christopher Lightfoot, Prof. Dr. Wendy M. K. Shaw, Doç. Dr. Ahmet A. Ersoy, İpek Ulusoy Akgül’ün, Sinem Dişli’nin işleri hakkındaki metinlerini bir araya getiriyor. 

Jonas Mekas Retrospektifi

ARTER - Sevgi Gönül Oditoryumu

22-27 Ekim

program bilgileri için: www.arter.org.tr

2019’da hayatını kaybeden Jonas Mekas, Amerikan avangart sinemasının kurucularındandı. Aynı zamanda bir şair, yazar ve arşivci olan Mekas, hareketli görüntüyü bir günlük tutma aracı olarak kullanarak, görece ‘sıradan’ olana, gündelik hayatın mahremiyeti ve samimiyetine tanıklık eden ‘günlük-film’leriyle tanınıyor.

Arter, Ekim ayında Jonas Mekas’ın film ve arşiv pratiklerine odaklanan bir retrospektife ev sahipliği yapıyor. Bu kapsamda, yönetmenin uzun metraj çalışmaları ve kısa filmlerinin gösterimlerinin yanı sıra, Mekas’la beraber çalışmış kişilerin yer aldığı paneller de yapılacak. Gösterilecek filmler arasında, Mekas’ın 1968-1969 sırasında kendi hayatından kesitlerle kurguladığı ‘WALDEN’, İkinci Dünya Savaşı sonrasında Litvanya’dan New York’a göçmen olarak gelişi ve buradaki göçmen topluluk içindeki yaşamının günlüğünü tuttuğu ‘Kayıp, Kayıp, Kayıp’ ile, yıllar içinde çekmiş olduğu ‘ev filmleri’ni bir araya getirdiği beş saatlik çalışması ‘İlerlerken Anlık Güzellikler Takıldı Gözüme’ de bulunuyor. 

poşe’de yeni sergi ve ‘Etüt’

daha fazla bilgi için: www.pose-hello.com

Larissa Araz ve Öykü Canlı tarafından 2018’de kurulan poşe, diyalog ve eleştiri için kapısı açık bir alan önerisi olarak yola çıkmış. Larissa ve Öykü, mekânı “buluşmak, düşünmek, denemek, yapmak, yapamamak, yeniden düşünmek, yeniden denemek ve yeniden yapmak” için bir yer olarak tarif ediyorlar.

Kadıköy’de, Caferağa Mahallesi’nde yer alan mekân 2018’den bu yana sergi, atölye, sanatçılarla sohbet ve kitap tanıtımı gibi pek çok buluşmaya ev sahipliği yaptı. Bugünlerde, Maryam Katan ve Shaahin Peymani’nin sergisi ve, Ekim ile Aralık ayları arasında Deniz Kırkalı tarafından kurgulanıp poşe tarafından organize edilen ‘Etüt’ üstüne çalışıyorlar.

‘Etüt’, Türkiye’deki kültür ve sanat ekosistemi içinde kolektif çalışma modelleri etrafında düşünmeyi ve alternatifler yaratmayı amaçlayan üç davetten oluşan bir program. Deniz, ‘Etüt’ün bir gözlem alanı olarak işlemesini, birlikte düşünme ve alternatifler tahayyül etmeyi öncelik haline getirmeyi arzu ettiğini ifade ediyor.

Mart 2019’da, Deniz, Larissa ve Öykü’nün 18 katılımcı ile bağımsız sanat topluluklarının işleyişleri ve mevcut ekosistemde yerlerini anlamak için yaptıkları araştırma grubu çalışması, bu çalışmaya öncülük etmiş. İkinci senesinde ise, ekip poşe’nin bu konumlanmasını, gerekli ve acil olduğuna inandıklarını bu diyalog çevresinde bir araya gelmek için kullanmak istiyor. Program, Türkiye’deki bağımsız sanat inisiyatiflerinin nasıl işlediği ve önemine dair diyaloglara paralel olarak, bu ekosistemin işleyiş biçimini incelemeyi ve sorgulamayı amaçlıyor.

‘Etüt’ kapsamında, 5 Ekim’de yapılan ve ‘1. Davet’ olarak adlandırılan ilk buluşmada, Larissa ve Öykü poşe’nin yolculuğunu konuştular; sonrasında, Ege Demirtaş, bu buluşmaya dair bir tür rapor sundu.

3, 10 ve 17 Kasım’da, her biri için beş katılımcının davet edildiği, ‘2. Davet’ toplantılarında Türkiye’de kolektif üretimin bugünkü biçimleri, kurumsal yapılar ile etkileşimleri ve işleyiş yöntemlerine dair sorular ve alternatiflere odaklanılacak.

‘3. Davet’ adımı ise hem daha önceki karşılaşma ve buluşmaların doğurduklarını daha geniş bir katılımcı grubuyla paylaşmayı, hem de başka ülkelerden örnekleri irdelemeyi hedefliyor. Kasım ayında başlayacak ve 2020’de devam edecek olan bu adımın takvimi önümüzdeki günlerde duyurulacak. 

(d)estructura

el puente_lab & Mariangela Aponte Núñez

PASAJist

17 Ekim - 10 Kasım

el puente lab (Juan Esteban Sandoval & Alejandro Vásquez Salinas) ve Mariangela Aponte Núñez tarafından geliştirilen ‘(d)estructura’, işbirliğine dayalı, katılımcı ve süreç odaklı bir oyun. “On yıl içinde hayatınızın nasıl olmasını hayal ediyorsunuz ve bunu başarmak için neye ihtiyacınız var?” sorusuyla başlayan oyun, bir grup katılımcının yaşamla ilişkili değer yargıları etrafında kuracakları diyaloğa dayanıyor. Bir sanat yapıtı, oyun ve(ya) bir sosyal deney olarak algılanabilecek bu proje, yatay biçimde örgütlenen sosyal yapıların mikro ölçeklerde teşvik edilmeleriyle ilgileniyor. Mevcut kolektif formlara alternatifler tasarlarken, bunu katılımcıların ihtiyaçları ve tecrübelerine dayanarak yapmanın yollarını arıyor.

Sanatçılar, (d)estructura’yı PASAJist’te ve seçilecek üç kamusal alanda yapacaklar. Ziyaret saatleri: Çarşamba, Perşembe ve Cuma 14.00-19.00, Cumartesi 11.00-15.00 

‘Askıda’ üzerine: İz Öztat ve Bige Örer Sohbeti

PiArtworks

1 Kasım 2019

18:30

Daha önce Hilal Güler, Marina Papazyan ve İz Öztat’ın söyleşisi ile sayfamızda ağırladığımız ‘Askıda’ sergisi kapsamında bir sohbet yapılıyor. İstanbul Bienali ve İstanbul Kültür Sanat Vakfı Güncel Sanat Projeleri Direktörü Bige Örer ile İz Öztat’ın sohbeti 1 Kasım’dasergi mekânında olacak ve 18.30’da başlayacak.

Tek Başına ve Hep Birlikte

Gözde İlkin

artSümer

25 Ekim - 14 Aralık

‘Tek Başına ve Hep Birlikte’, Gözde İlkin’in beşinci kişisel sergisi. Sergiyle aynı adı paylaşan seri, sanatçının Paris’teki Vitry-sur-Seine bölgesinde yaptığı üretimin sonucunda ortaya çıkan eşzamanlı sergisi ‘Kökler Konuştukça Çatlaklar Derinleşir’le de bağlantılı. İlkin, ‘Tek Başına ve Hep Birlikte’de ağaçlara hem bir metafor, hem de malzeme olarak yaklaşıyor. Ağacın diğer ağaçlar ve kök saldığı yüzeyle ilişkisinden hareketle, her ağacın gezegenin yaşamsal süreçlerinde sayısız canlı için birer coğrafya, ev ya da sığınak oluşuna değiniyor. Sergideki işleri ‘kucaklayan’ ara metinler ise, ağaçların bu ilişkiler ağında birbirleri ve başka türlerle kurduğu akrabalık, arkadaşlık ve aşk birlikteliklerini anlatan hikâyelere işaret ediyor. İlkin’in süreç içinde tuttuğu kayıtlar, doğal boyalı kâğıtlar ve eskizler de, sanatçının bu sergi için kurguladığı düzenlemenin bir parçası.

İlişkiler

Yunus Emre Erdoğan, Clemens Wolf

SANATORIUM

25 Ekim - 1 Aralık

Yunus Emre Erdoğan ve Clemens Wolf’un işlerini bir araya getiren bu ikili sergi, çok katmanlılığı ve gelip geçiciliğiyle öne çıkan bir ‘mekân’a dair bir araştırma niteliğinde. Küratörlüğünü Domenico de Chirico’nun üstlendiği ‘İlişkiler’in tanıtım metninde, iki sanatçının sanatsal araştırmalarının özünde “kurucu anlam, arka planın kokusu ve altta yatan nefes veya nefessizliğin yer aldığını” okuyoruz. Yunus Emre Erdoğan’ın, kâğıt üzerine füzenle ürettiği, mekânın, nesnelerin, ışığın ve derinliğin sınırlarıyla ve bakma eyleminin kendisine dair işleriyle hatırladığımız bir pratiği var. Clemens Wolf’un figürasyon ile soyutlama arasında salınan yapıtlarının çoğunda endüstriyel malzemeler ve mekânlar, hem malzeme hem de araç işlevi görüyor.

Kategoriler

Kültür Sanat Sergi