EY ŞANLI ORDU, EY ŞANLI ASKER!

Bir milletin sosyal yapısı, ekonomisi, kültürel hayatı ve devlet teşkilatı çok mükemmel olabilir. Bu mükemmelliğin dış tehlikelere karşı korunması ve devam ettirilmesi için güçlü bir askeri düzene ihtiyaç vardır. Türkiye, dünyanın en hassas coğrafyasında yer alan bir ülkedir. Özellikle Ortadoğu, Balkanlar ve Kafkaslar ’da uzun süren çatışmaların ve çıkar mücadelelerinin ortasında oluşu bu hassasiyeti daha da artırmıştır. Üstelik sahip olduğu güçlü Osmanlı mirası, stratejik konumu, doğal zenginlikleri de Türkiye'yi pek çok dış gücün hedefi haline getirmiştir. Bu tehditlerde ülkemizi bölgede özellikle ekonomik ve askeri açıdan güçlü bir devlet olma zorunluluğuna itmiştir.

Türk askerinin üstün vasıflarına tarihin bütün savaş safhalarında defalarca rastlamak mümkündür. Bu vasıflar onda yerleşmiş ve vazgeçilmez bir davranış biçimi olmuştur. Örneğin, Kazım Karabekir Paşa komutasındaki 15. Kolordunun doğuda Ermenilere karşı zaferi, Batı cephesinde İsmet Paşa ve Mustafa Kemal Paşa'nın komutasındaki kahraman birliklerimizin Yunanlılara karşı zaferleri, işgal altındaki bir ülkeyi kurtarması bakımından önemli başarılardı.

1950’li yıllardan sonra Doğu Avrupa'yı işgal eden Kızılordu'lu Rusya'nın, Türkiye üzerindeki tehlikeli tarihsel emelleri ve planlarının ,Türk ordusunun caydırıcılığı sayesinde hayata geçemediğini de biliyoruz.. Yine soğuk Savaş dönemlerinde ülkemizin yaşadığı en önemli dış politika krizlerinde biri Kıbrıs meselesi olmuştu. Kıbrıs’taki Türk soydaşlarımıza karşı fanatik Rumların yürüttüğü soykırım, ancak Türk Ordusu'nun 1974 yılında düzenlediği Kıbrıs Barış Harekatı ile son bulmuştu.

Türk ordusu, 1980 sonrası dönemde de büyük sorun haline gelen bölücü terör örgütüne karşı verilen mücadeleyi de başarıyla yürütmüştür. Bu bağlamda sabırlı, azimli, disiplinli bir mücadeleyle kanlı terör örgütü PKK’yı çökertmiştir.
Dahası, Ortadoğu gibi dünya Jeopolitik güç merkezinin tam ortasında yer alan ülkemizin sömürgeci devletlerce petrole erişme amaçlı çıkarılan çatışmaların odağında bulunması, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yüklendiği misyonu daha da artırmıştır.

Türk Silahlı Kuvvetleri sadece askeri gücüyle değil, aynı zamanda Türkiye'nin stratejik meseleleri konusundaki birikimi ve çalışmaları ile de ülkemizin güvencesi olmuştur.  Ordumuzun kurmay kadroları, Türkiye'nin tüm milli meselelerini dikkatle izlemekte, etüt etmekte ve bu meselelerde izlenmesi gereken politikalar konusunda sivil otoriteye yardımcı olmaktadır.

Görülüyor ki, kitaplara sığmayacak kadar zengin askeri kültürümüzü ve O’nun temsilcisi Mehmetçikleri birkaç cümle ile tanımlamak zor oluyor. İyisi mi bu konuda en güzel tespitleri yapan Mustafa Kemal Atatürk’ün sözlerine kulak vererek bitirelim. Şöyle diyor Ulu Önder; ’Ülkemiz şu iki şeyin ülkesidir: Biri çiftçi diğeri asker. Biz çok iyi çiftçi ve asker yetiştiren bir ulusuz. İyi çiftçi yetiştirdik, çünkü topraklarımız çoktur. İyi asker yetiştirdik, çünkü o toprakları isteyen düşmanlar çoktur... Bundan sonra da daha iyi çiftçi ve asker olacağız. Ancak bundan sonra asker oluşumuz artık eskisi gibi başkalarının hırsı, şanı, şöhreti ve keyfi için değil; yalnız ve yalnız bu aziz topraklarımızı korumak içindir.’

Selam ve Sevgiler…
YORUM EKLE