Eskişehir'e geldiğimden bir kaç yıl sonra tanıdım kendisini.Oğlu Atilla Beyin o vakitler İl Genel Meclis Üyesi olduğunda başladı yakın dostluğumuz. İlk tanışmamızdan sonra ne zaman ziyaretine gitsem "bizim Atilla"nın arkadaşı diye çevresindekilere tanıtırdı bizi.
Daha sonra Prof.Dr.Haydar Baş hocamızın Ehli Beyt Külliyatını kaleme aldığında Av.Fahri Gürgenburan Beyle birlikte sık sık ziyaretine gidip hocamızın eserlerini hediye eder gönül sohbetleri yapardık. Bizleri ceme davet edip birlikte dualar,zikirler yapmıştık. Hakk aşığı, Mustafa Kemal ve Abidin Dedelerimizi onun sayesinde tanıdık.
Bir kaç yıl önce Bursa da yapılan uluslararası Ehli Beyt Sempozyumuna davet için gittiğimizde bizleri her zamanki gibi güler yüzüyle karşılamış ve ailesiyle birlikte kalabalık bir ekiple programa katılmıştı.
O programda yaptığı selamlama konuşması muhteşemdi.
Hiç unutmam 2012 yılı içerisinde Eskişehir Hacı Bektaşi Veli Anadolu Kültür Vakfı Başkanlığı tarafından düzenlenen 13. Geleneksel Sevgi Seli altında "Aşure ve Yemek" gününe Prof.Dr.Haydar Baş hocamızı davet edip katılmasını çok istemişti.
Hocamızı temsilen Dr.Abdullah Terzi, Dr.Ahmet Hamdi Kepekçi ağabeylerimizin de içerisinde bulunduğu kalabalık bir ekiple davetine icabet ettik.
Haydar Baş hocamızın kurmay heyetinin bu programa katılmasından o kadar çok mutlu olmuştu ki sevincinden adeta kuş gibi kanatlanıp uçacak gibiydi. Arşivden bulup çıkardığım o ziyarette söylediği şu cümlelerini sizlerle paylaşmak isterim.
"Bizler Haydar Baş beyi yakından takip ediyoruz. Yazmış olduğu Ehl-i Beyt Külliyatı için kendisine şükranlarımızı sunuyoruz. Bunu bir alevi ilim adamı yazsaydı halkımız zaten kendi görüşlerini yazıyor diyecekti.Etkisi olmayacaktı. Ancak Sünni bir ilim adamın bu eserleri yazması bir devrimdir. Hadiseleri Sayın Hocamız çok güzel kaleme aldı.Gerçekleri ortaya çıkardı. Kerbala olayı içimizde yaradır. Bir daha bu tür olayların yaşanmaması için dua ediyoruz. Alevi - Sünni kardeştir. Bunu Sayın Haydar Baş Hocamız da bunu sıkça vurguluyor. Kendilerini Eskişehir'e davet edeceğiz. Bu güzel düşüncelerini halkımızla buluşturmak istiyoruz." demişti.
Alevi-Sünni ayrımının karşısında soyadı ÇETİN (KAYA) gibi duruşu, içerisindeki Ehl-i Beyt aşkı, birlik ve kardeşlik için büyük fedakarlıklarda bulunması alevi-sünni dünyasına örnekti.
Yine bir sohbetinde yıllardır savunduğu davasını "ne zaman ki bir yudum su içsem aklıma hep Kerbala şehidi Hz.Hüseyin efendimiz geliyor." cümlesi içindeki matemin dışa yansımasıydı.
Sağlığında her yıl "Sevgi Seli" aslı programıyla bütün canları ve dostları buluşturması yıllardır ülkemizde alevi sünni çatışmasını hevesleyenlere şu tarihi tespiti manidardır."Türkiye, Kurtuluş Savaşı ruhuyla tek yumruktur. Kurtuluş Savaşı'nda Alevi, Sünni, Çerkez, Tatar diye ayrım var mıydı? Herkes vatanını kurtarmak için mücadele verdi. Kurtuluş Savaşı ruhunu taşıyıp 'burası bizim öz vatanımızdır' deyip, Suriye'ye, Mısır'a, Libya'ya, Irak'a benzememek için tek yumruk olmalıyız. Alevisi, Sünnisi, Çerkezi, Tatarı elhamdülillah Müslümanız. Alevi toplumu, İslam'ın özüdür. Aynı Allah'a, Peygambere, Kur'an-ı Kerim'e, Ehl-i Beyt'e inananların ayrılığı olamaz. Alevi-Sünni ayrılığı isteyenlerin, onun hasretini taşıyanların emelleri kursaklarında kalacaktır. Alevisiyle, Sünniyle kardeşiz, dostuz," işte bu cümleler çerçevelenip duvarlara asılacak nitelikte değil mi dostlarım.
Hayatta iken; fikri,görüşü,mezhebi ne olursa olsun herkesi birleştiren Hünkar Hacı Bektaşi Veli gibi "aslanla ceylanı koynunda dost eden" bir anlayışın Eskişehir'deki temsilcilerinden olan değerli büyüğümüz İrfan Çetinkaya, cenazesinde bile bu birlikteliği başararak sevenlerinin omuzlarında zamanının çoğunu geçirdiği Eskişehir Hacı Bektaşi Veli Anadolu Kültür Vakfı önünden binlerce seveninin dualarıyla hakka uğurlandı.
Bir Cuma günü vaktinde doğup büyüdüğü Yukarı Çağlan köyünde, Kalabalık bir cemaatin önünde sessizce yol alırken yolunu dört gözle beklediği matem ayı Muharreme kavuşamadan aile mezarlığına sevenlerinin göz yaşları altında defnedildi.
Ailesinin ve Can dostlarının başı sağ olsun.
Seni hiç unutmayacağız Ey Ehl-i Beytin gerçek dostu yiğit adam. Rabbim çıkmış olduğun ahiret yolculuğunu kolay, kabrini nur,mekanını cennet etsin.
Daha sonra Prof.Dr.Haydar Baş hocamızın Ehli Beyt Külliyatını kaleme aldığında Av.Fahri Gürgenburan Beyle birlikte sık sık ziyaretine gidip hocamızın eserlerini hediye eder gönül sohbetleri yapardık. Bizleri ceme davet edip birlikte dualar,zikirler yapmıştık. Hakk aşığı, Mustafa Kemal ve Abidin Dedelerimizi onun sayesinde tanıdık.
Bir kaç yıl önce Bursa da yapılan uluslararası Ehli Beyt Sempozyumuna davet için gittiğimizde bizleri her zamanki gibi güler yüzüyle karşılamış ve ailesiyle birlikte kalabalık bir ekiple programa katılmıştı.
O programda yaptığı selamlama konuşması muhteşemdi.
Hiç unutmam 2012 yılı içerisinde Eskişehir Hacı Bektaşi Veli Anadolu Kültür Vakfı Başkanlığı tarafından düzenlenen 13. Geleneksel Sevgi Seli altında "Aşure ve Yemek" gününe Prof.Dr.Haydar Baş hocamızı davet edip katılmasını çok istemişti.
Hocamızı temsilen Dr.Abdullah Terzi, Dr.Ahmet Hamdi Kepekçi ağabeylerimizin de içerisinde bulunduğu kalabalık bir ekiple davetine icabet ettik.
Haydar Baş hocamızın kurmay heyetinin bu programa katılmasından o kadar çok mutlu olmuştu ki sevincinden adeta kuş gibi kanatlanıp uçacak gibiydi. Arşivden bulup çıkardığım o ziyarette söylediği şu cümlelerini sizlerle paylaşmak isterim.
"Bizler Haydar Baş beyi yakından takip ediyoruz. Yazmış olduğu Ehl-i Beyt Külliyatı için kendisine şükranlarımızı sunuyoruz. Bunu bir alevi ilim adamı yazsaydı halkımız zaten kendi görüşlerini yazıyor diyecekti.Etkisi olmayacaktı. Ancak Sünni bir ilim adamın bu eserleri yazması bir devrimdir. Hadiseleri Sayın Hocamız çok güzel kaleme aldı.Gerçekleri ortaya çıkardı. Kerbala olayı içimizde yaradır. Bir daha bu tür olayların yaşanmaması için dua ediyoruz. Alevi - Sünni kardeştir. Bunu Sayın Haydar Baş Hocamız da bunu sıkça vurguluyor. Kendilerini Eskişehir'e davet edeceğiz. Bu güzel düşüncelerini halkımızla buluşturmak istiyoruz." demişti.
Alevi-Sünni ayrımının karşısında soyadı ÇETİN (KAYA) gibi duruşu, içerisindeki Ehl-i Beyt aşkı, birlik ve kardeşlik için büyük fedakarlıklarda bulunması alevi-sünni dünyasına örnekti.
Yine bir sohbetinde yıllardır savunduğu davasını "ne zaman ki bir yudum su içsem aklıma hep Kerbala şehidi Hz.Hüseyin efendimiz geliyor." cümlesi içindeki matemin dışa yansımasıydı.
Sağlığında her yıl "Sevgi Seli" aslı programıyla bütün canları ve dostları buluşturması yıllardır ülkemizde alevi sünni çatışmasını hevesleyenlere şu tarihi tespiti manidardır."Türkiye, Kurtuluş Savaşı ruhuyla tek yumruktur. Kurtuluş Savaşı'nda Alevi, Sünni, Çerkez, Tatar diye ayrım var mıydı? Herkes vatanını kurtarmak için mücadele verdi. Kurtuluş Savaşı ruhunu taşıyıp 'burası bizim öz vatanımızdır' deyip, Suriye'ye, Mısır'a, Libya'ya, Irak'a benzememek için tek yumruk olmalıyız. Alevisi, Sünnisi, Çerkezi, Tatarı elhamdülillah Müslümanız. Alevi toplumu, İslam'ın özüdür. Aynı Allah'a, Peygambere, Kur'an-ı Kerim'e, Ehl-i Beyt'e inananların ayrılığı olamaz. Alevi-Sünni ayrılığı isteyenlerin, onun hasretini taşıyanların emelleri kursaklarında kalacaktır. Alevisiyle, Sünniyle kardeşiz, dostuz," işte bu cümleler çerçevelenip duvarlara asılacak nitelikte değil mi dostlarım.
Hayatta iken; fikri,görüşü,mezhebi ne olursa olsun herkesi birleştiren Hünkar Hacı Bektaşi Veli gibi "aslanla ceylanı koynunda dost eden" bir anlayışın Eskişehir'deki temsilcilerinden olan değerli büyüğümüz İrfan Çetinkaya, cenazesinde bile bu birlikteliği başararak sevenlerinin omuzlarında zamanının çoğunu geçirdiği Eskişehir Hacı Bektaşi Veli Anadolu Kültür Vakfı önünden binlerce seveninin dualarıyla hakka uğurlandı.
Bir Cuma günü vaktinde doğup büyüdüğü Yukarı Çağlan köyünde, Kalabalık bir cemaatin önünde sessizce yol alırken yolunu dört gözle beklediği matem ayı Muharreme kavuşamadan aile mezarlığına sevenlerinin göz yaşları altında defnedildi.
Ailesinin ve Can dostlarının başı sağ olsun.
Seni hiç unutmayacağız Ey Ehl-i Beytin gerçek dostu yiğit adam. Rabbim çıkmış olduğun ahiret yolculuğunu kolay, kabrini nur,mekanını cennet etsin.