'BİZ NEYİN HÜKÜMETİYİZ?'

Bu soruyu, Başbakan Yardımcısı sayın Bülent ARINÇ gazetecilere soruyor. Bu sorunun mefhumu muhalifinden sonuç çıkararak; “biz her şeyi biliriz” demeye getiriyor.

Bende sayın okurlarıma şu soruları sormak ve Hükümetimizden bunların cevaplarını alıp alamadıklarını sorgulamalarını istiyorum.

Birincisi PKK, KCK ve türevleri niteliğindeki bölücü terör örgütünün sadece doğu ve güneydoğu Anadolu’da değil tüm Türkiye genelindeki kalkışma (kendi tabirleri ile serhildan) planları ile ilgili aldıkları önlemler nelerdir?

İkincisi Bu kalkışmanın temeli olarak tüm yandaş (kendi tabirleri ile yurtsever) Kürtlere uzun namlulu silah vermek sureti ile şehirlerdeki tüm Kürtleri silahlandırmaları karşısında olayı bir tek cümle olan “çözüm süreci” safsatası ile nasıl çözmeyi düşünmektedir?

Üçüncüsü “Paralel”  iddiası ile Emniyet istihbarat, Emniyet Terörle Mücadele ve Organize Suçlarla Mücadele birimlerini bitiren, ortadan kaldıran hükümet PKK’nın ve Apo’nun kendilerine kazık atması ve ayaklanmayı ülke çağında yaygınlaştırması karşısında hangi personel ve/veya araçlarla bu kalkışmayla mücadele etmeyi düşünmektedir?

Dördüncüsü Mit tırlarının durdurulması komplosu ile tuzağa düşürülen Jandarmanın; lağvedileceğini ve jandarmanın “gece bekçisine” dönüştürüleceğini söyleyen Davutoğlu ve sayın Stratejik derinlik! uzmanı danışmanları; Jandarma Özel Harekatın (JÖH) devre dışı bırakılması durumunda PKK ile savaşacak nasıl bir unsuru hazırlarında tutuyorlar?

Kudretli, becerikli ve dış güçlerle tek başına savaşan kahraman Hükümetimiz, Tüm doğu illerinde Asker ve Polisin çoluk çocuk dahil tüm ailesini, evini ve yol güzergahlarını tespit eden KCK’nın bir sabah kalkıldığında Yüksekova’da olduğu gibi bu insanların kafasına sıkılarak infazını planladığını bilemeyecek kadar bilgisiz mi?

“Paralelin tutukladığı” altı binden fazla terörist KCK’lıyı serbest bırakan hükümetimiz; Kobani olaylarında milletin başını taşla ezen, korucuyu ağaca bağlayarak kurşuna dizen, yol kesen, yağmalayan, cinayet işleyen, Bingöl Emniyet Müdür Yardımcısı ve yanındaki komiserleri öldüren caniler hakkında “Apodan aman dilemek” dışında nasıl önlemler almayı düşünmektedir?

En can alıcı sorum şu: 17 ve 25 Aralık yolsuzluk soruşturmalarından sonra ABD’nin anasına avradına söven büyük hakanlarımız, neden dış politikada ABD’nin kıçından gitmektedir. ABD politikaları dışında ne gibi Suriye politikamız vardır? Türkiye’nin menfaatleri mi ABD ve İsrail’in talepleri mi uygulanmaktadır?

Özetle Büyük Kürt Devletini kuran dış güçlerin değirmenine su taşımaktan başka hiçbir iş yapmayan hükümetimiz neyin hükümetidir?

Ara aperatif sorularımız;

Daha kaç Türk bayrağı inecek?

Apo ile anlaşılan federasyon ne zaman kurulacak?

“Analar ağlamasın” diye başlanan çözüm sürecinde “Analarımızın analarının dahi ağlamaya başladığı” ne zaman görülecek?

Apo ne zaman serbest kalacak? (Bu sorunun cevabını iki yıl önce buradan yazmıştım.Bakınız:Hiçbir yerde okuyamayacağınız bir yazı)

Daha kaç madencimiz ölecek ve “bu işin fıtratında ölümler devam edecek?

Bu yazdıklarımı “yazmamam” ve “sen çok yaşa padişahım” demem gerektiğini düşünen geri zekalı okurlarıma da buradan şu ricada bulunuyorum. Bu sorularıma cevap yazmalarını ve bana göndermelerini önemle rica ediyorum.
YORUM EKLE