Çin'in Wuhan kentinde ortaya çıkarak şuan dünya üzerinde 1 milyon 32 bin vaka sayısına ulaşan ve 74 bin 820 can kaybına sebep olan korona virüs ülkemizde de hızla yayılmaya devam ederken CHP Kadın Kolları Genel Başkan Adayı Ayten Gülsever bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Gülsever yaptığı açıklama ile salgına karşı alınan tedbir ve önlemleri ''Kadının Adı Yine Yok'' diyerek eleştirdi. Türkiye'nin zor bir süreçten geçtiğini anlatan Gülsever, kadınları korumaya yönelik mekanizmaların çalışmalarını bu zor günlerde bile aksatmaması gerektiğine dikkat çekerek, önlem ve tedbir paketlerinde ise kadına destek verilmesi gerektiğini söyledi.

''KADINLAR SÜRECE DAHİL EDİLMELİ''

Kadının varlığını görmezden gelen “cinsiyet körü” kararlar ve politikalarının başarısız olduğunu anlatan CHP Kadın Kolları Genel Başkan Adayı Ayten Gülsever, ''Müdahale ve uzun vadeli etki planlamasında karar verirken, kadınların sürece eşit şekilde dahil edilmesi gerekmektedir. Aniden tüm dünyayı saran salgının ülkemizde ailelerin birdenbire kendilerini tam zamanlı olarak dar alanlarda, ekonomik stres altında, çocuklarının yada evde bulunan diğer yakınlarının bakımlarıyla uğraşırken bulmalarına sebep oldu. Bu koşullarda, cinsiyet dinamikleri her kriz döneminde olduğu gibi yine kadının aleyhine işlemeye başladı'' dedi.

''KADINLARA YÖNELİK ŞİDDET ARTIYOR''

Herkesin korona virüs hakkında düşündüğü şu dönemde kadına yönelik şiddetlerin arka planda kaldığını ve giderek arttığını dile getiren Gülsever, ''Dünyadaki daha önceki salgın deneyimleri, salgın süresince kadınlara yönelik şiddetin arttığını ve buna karşılık koruyucu ve önleyici faaliyetlerin azaldığını göstermektedir.Erkeklerin salgından ve çalışamamaktan kaynaklanan maddi sıkıntılar karşısında kendilerini baskı altında hissetmeleri evde gerginliğe ve çatışmaya yol açabilmektedir. Bunun yanı sıra ev içindeki cinsiyetçi ve eşitsiz iş bölümü (yemek, temizlik ve çocuk-hasta-yaşlı-engelli bakımı gibi) bugünlerde artan iş yükünü de tamamen kadınların omuzlarına yüklemektedir. Evde artan gerilimler nedeniyle, partner şiddetine ve aile içi diğer şiddet türlerine maruz kalma riskleri artabilmektedir. Herkes için güvenli bir alan olması gereken evlerin bazı kadınlar ve çocuklar için şiddete maruz kaldıkları alanlar olduğunu bilmek bizleri endişelendiriyor. Kadınların şiddet eğilimli partnerleriyle tam zamanlı olarak evde kalmaları potansiyel olarak tehlike yaratıyor.Ev içi şiddetten korumaya yönelik özel önlemler alınmalıdır. Bunun için kadınların kolluk kuvvetlerine, yardım hatlarına ve sığınma evlerine erişimini sağlamak için sadece ‘evde kal’ spotlarının yanında konu ile ilgili de kamu spotları da yayınlanmalıdır'' diye konuştu.

''UZAKTAN EĞİTİM KIZ ÇOCUKLARINI MAĞDUR ETTİ''

COVID-19 sorunu ile karşı karşıya kalınan bugünlerde kadını korumaya yönelik çalışan mekanizmaların işlerliği sürekli denetim altında olmalı diyerek sözlerini sürdüren Gülsever, ''Kadına yönelik Alo Acil Yardım Hattı olmalı ve sadece kadına yönelik şiddet konusunda destek vermelidir. Okulların kapanmasıyla imkanı olan aileler çocukları için uzaktan öğretime geçtiler.Fakat bazı evlerde durum kız çocuklarının aleyhine işlemektedir. Kız çocukları okulların kapanması bahanesiyle daha küçük kardeşlere veya büyük anne ve/veya büyük babalarına bakmak zorunda bırakılmaktadırlar. Bu eşitsizliğe son vermek için ilgili bakanlık tarafından kamu spotlarıyla çağrıda bulunulmalı ve gerekli önlemler alınmalıdır. Ayrıca ekonomik krizden de çeşitli biçimlerde ilk etkilenen çalışan kadınlar oluyor. Çünkü kadın emeği en değersiz görülüyor ve işveren tarafından gözden çıkarılan ve ücretsiz izne çıkarılan ilk kişi de kadın oluyor. Kadınların çoğunluğunun sağlık sigortasının mevcut olmadığı veya yetersiz olduğu ve güvenli gelirin olmadığı kayıt dışı sektörlerde çalıştığı gerçeğini de göz önünde bulundurursak ve geçindirmekle yükümlü oldukları kişileri de düşünürsek,bekar ebeveyn kadınlara ek mali destek verilmesi şarttır'' diye söyledi.

''GEBELİĞİ ÖNLEYİCİ TEDBİRLER ALINMALI''

Bu süreçte önlem paketlerinde öncelik verilmesi̇ gereken konulardan birisinin halk sağlığı meselesi̇ olan cinsel sağlık ve üreme olduğunu anlatan Gülsever, ''Bu hizmetler için ayrılan kaynakların salgınla başa çıkmaya yönelik faaliyetlere yönlendirilmesine neden olabileceği riski,anne ve yeni doğan ölümlerinde artışlara, doğum kontrol yöntemi taleplerinin karşılanmayarak artmasına, güvenli olmayan kürtajların ve cinsel yolla bulaşan hastalıkların yaygınlaşmasına yol açabilir.Bu da bizi endişelendirmekte ve bunlarla ilgili gerekli tedbirlerin alınıp alınmadığının sorgulanmasını talep etmekteyiz. Kadınların cinsel ilişkiye zorlama (tecavüz) sık uygulanan şiddet biçimleri iken bu dönemde artış görülmesi riski bulunmaktadır. Bu nedenle kadınların rahatça şikayet edebilmesi ve gebeliği önleyebilmesi için gerekli tedbirler alınmalıdır. Kadınların doğum kontrol yöntemlerine erişebilmeleri de istenmeyen gebelikleri önlemek için oldukça önemlidir. Bu nedenle Sağlık Bakanlığının talimatıyla eczaneler tarafından doğum kontrol araçları ve ertesi gün hapları ücretsiz olarak verilmelidir'' dedi.

Editör: Haber Merkezi