(Dünden devam)  
Öğrencilerin güç ve yeteneklerinin paraşüt gibi açılması için, öğretmenlerimizin pedegojik yöntem ve stratejileri kullanmaları modern eğitim teknikleri açısından oldukça önemlidir. Fakat hiç bir mesafe kat etme imkanı olmayan, gerçekleştirilmesi hemen hemen imkansız olan bir vazife veya ödev, sorumluluk ve ciddiyet sahibi öğrencilerin psikolojilerini darmadağın ederken, sorumsuz ve ciddiyetsizleri ise, zafer kazanmış konuma düşürebilmektedir.
Öğrencilerin güç, yetenek ve çabaları ölçüsünde mükemmelin yanından dahi geçemeden, yarım yamalak dahi olsa, ödevin gerçekleştirilmesi, öğrencilerin kapasitelerini, görev heyecanlarını, cesaretlerini, azimlerini ve sorumluluk duygularının ölçmek bakımından büyük önem arz eder.
Bundan sonrasında hocaya büyük iş düşer. Öğrencilerin yaptıklarını derecelendirir, kendi mi yaptı? Başkasına mı yaptırdı? Emek verdi mi, yoksa hazır mı satın aldı? Gibi sorular değerlendirilir ve öğrencilerin emekleri, güç ve yeteneklerini ortaya koyma becerileriyle, sorumluluk duyguları test edilebilir.
Ama Eser hoca bizlere resmen gavur eziyeti çektirdi. Başarma imkanı asla olmayan bir ödeve çaba harcama, korkuların pik yapması, telaş ve paniğin bizi sarmalaması, üstüne üstlük tembeller tarafından dalga geçilmesinden dolayı, ben Eser hocanın hocalık yeteneğine şimdi sıfır veriyorum.
Sen ne kadar anlatırsan anlat, karşıdakinin anladığı kadar başarılısındır. Her kadamede, her yaşta, her işte, her ustalıkta veya çıraklıkta, verilen görev ve sorumluluğun yapılabilirliği ve uygulanabilirliğine dikkat edilmelidir. Kişinin o yaştaki becerisi, ustalığı, çıraklığı, kapasitesi, tecrübesi, anlama yeteneği, verilen zamanın kalitesi, alet ve edevatın niteliği, kişinin niyeti, emri verenin niyeti vb. faktörler çok önemli bir şekilde dengelenmelidir.
Çalışanların, tecrübelerinin farklılığı, fiziksel şartların özellikleri, görevin nitelikleri göz önüne alındığı zaman, bir işyerinde, okulda veya  ailede eşitlik değil; adaletli hükmetmek daha büyük bir önem arz etmektedir.
Ailede 20 yaşındaki delikanlı ile, 12 yaşındaki küçük kardeşten aynı iş verimini veya başarıyı beklemek safdillik olur. Bir öğretmenin çok zengin bir öğrenci ile çok fakir bir öğrenciye maliyetli bir ödevde eşit davranması, adaletsizliği doğurur.
Bir fabrikada her türlü imkan ve zenginliğe sahip bir işçi ile, öksüz büyümüş, evi barkı olmayan hasta veya özürlü çocukları olan bir işçiden eşit başarı ve verim beklemek; eşitlik adına doğru gibi görünse de, adaletin ayaklar altına alınmasıdır.
Öğrencilere ve çalışanlara verilecek olan her türlü görev ve sorumluluklar, yetenekleriyle, sosyal ve psikolojik durumlarıyla, aile huzurlarıyla, işyerinin fiziksel şartlarıyla, sağlık ve kalite unsurlarının özellikleriyle, zaman baskısıyla, tecrübe seviyeleriyle, motivasyon düzeyleriyle, sorun çözme yaklaşımlarındaki duyarlılık ve bilgileriyle ölçülü ve dengeli olmalıdır.
Aksi halde, beklenen verim ve başarı ortaya çıkmayacağı gibi, hiç hesapta olmayan nur topu gibi yeni problemler de, amip gibi çoğalacaktır…Selam, sevgi ve dualarımla...   Allah(cc)a emanet olunuz...”
*Yrd.Doç.Dr. Süleyman COŞKUNER
Antalya-  Kaliteli Yaşam Uzmanı