NASA’nın 1960’lı yıllarda başlattığı, uzaya ilk insanlı araç projesi Apollon hakkında herkesin az çok bilgisi vardır. Uzaya ilk ayak basan astronotlardan Alan Shepard ve Neil Armstrong’un isimleri ders kitaplarında bol bol okutulur. Peki, bu başarının arkasındaki isimler? Hele de siyahi olup ikinci sınıf muamelesi gören, emeği kullanılan ama ismi hiçbir yerde geçmeyenler?
Siyah ‘bilgisayarlar’
Gizli Sayılar, kamerayı bu başarının arkasındaki siyahi kadınlara çeviriyor. Katherine G. Johnson (Taraji P. Henson), Dorothy Vaughan (Octavia Spencer) ve Mary Jackson (Janelle Monáe)... Film, 1960’lı yıllarda, soğuk savaşın tırmandığı, uzay yolculuğu ve dünya dışında bir yaşam kurma rekabetinin arttığı, sivil haklar mücadelesinin ateşlendiği dönemde geçiyor. Herkes için zor zamanlar. Ancak en zorunu siyahiler yaşıyor. Afro Amerikanlar, ne iş yaparlarsa yapsınlar yaşadıkları ülkede ikinci sınıf insan muamelesi görüyorlar. Öyle ki siyahlar ve beyazlar farklı tuvaletleri, çeşmeleri kullanıyor. Siyahların kullandığı kahve makinesi vb eşyalara beyazlar elini bile sürmüyor. Otobüste siyahlar arkada oturuyor. Ofislerde farklı odalarda... Görünmez olmaları sağlanıyor. Ancak yaptıkları işlerle dünyayı değiştirebilecek güce sahipler. Filmin ilk saniyesinden itibaren bu gücü hissediyorsunuz.
Katherine, henüz bilgisayarlar hayatımıza girmemişken ‘bilgisayar’ olarak çalışıyor. Matematik zekası ile tüm işlemleri çözebiliyor. Ancak raporlarına bile başkasının ismini yazmak zorunda kalıyor. Mary, mühendis olacak bütün yetenek ve donanıma sahip olmasına rağmen sırf siyah olduğu için daha düşük görevlerde çalıştırılıyor. Siyahi kadın bilgisayarların başındaki Dorothy ise bir müdürün yapması gereken her şeyi yapıp müdür unvanını ve maaşını alamıyor.
Duvarlar yıkılıyor
Usta oyuncu Kevin Costner ise filmde Apollon projesinin başındaki isim... Tüm hayatı başarılı bir şekilde görevlerini yerine getirmek. Bu sırada ırkçılığa ayıracak ne vakti ne de vicdansızlığı var. Katherine’nin matematik zekası onlara yardım ettiğinde o da ırkçılık duvarlarını yıkmak için elinden geleni yapıyor.
Yönetmenliğini Theodore Melfi’nin üstlendiği dram ve biyografik türündeki yapım, Margot Lee Shetterly’nin kitabından esinlenerek yine Melfi ve Allison Schroeder tarafından kaleme alındı. Hem dönemi hem de 3 kadının başarısını anlatmak isteyen Melfi, drama boğmadığı ve olaya daha objektif bakıp bütün beyazları siyah düşmanı göstermediği için büyük bir alkışı hak ediyor. Ayrıca bir kadın hikayesi olmasına rağmen erkeklere de ilham kaynağı olacak bir başarı hikayesini anlatması mutluluk verici. Diğer yandan şu an tüm hayatımızı ele geçiren bilgisayarlar olmadan önce hesaplamaların nasıl yapıldığını görmek oldukça ilginç geliyor.
En İyi Film, En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu ve En İyi Uyarlama Senaryo dalında Oscar adayı olan film, anlattıklarıyla hayatımıza iz bırakacak kadar güçlü bir yapım.
