03 Haziran 2020 20:33

Gelmekte olan!

Suriye'de günlük hayat

Fotoğraf: Hediye Levent

Paylaş

ABD’nin Suriye’ye yönelik yeni yaptırımları haziran ayı itibarıyla yürürlüğe giriyor.

“Suriye hep yaptırım altında bir ülke oldu, yeni bir şey yok” dememek gerek. Bu defa durum çok farklı, bu defa durum çok kötü. Üstelik yeni yaptırımlar sadece Suriye’yi değil Lübnan ve Ürdün gibi komşu ülkeleri de ağır yaralayacak cinsten.

Yaptırım paketinin adı Ceaser yani Sezar… Suriye’de, Suriye ordusu tarafından işkence ile öldürüldüğü iddia edilen insanların fotoğraflarını Suriye dışına çıkaran birinin kod adıydı Sezar. Yaptırımların adı da oradan geliyor. Fotoğraflar Katar medyasında bir süre yer aldı ancak Suudi Arabistan dahil bölge basınında pek yer bulmadı.

Fotoğraflara dair tartışmalar hâlâ sürüyor. Kimileri fotoğraftakilerin Suriye güvenlik birimleri tarafından işkence ile öldürülen insanlar olduğunu söylüyor. Kimileri de ÖSO dahil çeşitli grupların elindeki yönetim yanlısı askerlere ve sivillere ait olduğunu savunuyor. Üçüncü kesim de “Fotoğraflar karışık. Yani hem ÖSO tarafının hem de Suriye ordusunun işkencesinde öldürülenlerin fotoğrafları” diyor.

Zaten epeydir fotoğrafları, fotoğraftakilerin kimler olduğunu konuşan yok ama ABD Başkanı Trump fotoğrafların ortaya çıkmasının ardından “Suriye halkını korumak için” bir kez daha harekete geçti ve tam anlamıyla Suriye ile birlikte Lübnan ve Ürdün gibi ülkeleri de nefessiz bırakacak bir kararı imzaladı.

Sezar yaptırımları ne getirecek?

-Suriye’nin yerel sanayisi, fabrikaları, atölyeleri savaş döneminde ağır hasar gördü. Yeniden üretime başlamaları için teknoloji, ham madde vs. gerekli. Suriye’ye doğrudan veya ikinci-üçüncü şahıslar-şirketler üzerinden mal-malzeme satan herkes kara listeye alınacak. Terörün finansmanı gibi ağır suçlamalarla karşılaşma riski oldukça yüksek.

-Suriye’nin savaş sonrası dönemde yaşadığı ekonomik kriz derin bir işsizlik sorununu tetikledi. On binlerce genç iş arıyor. Yeni yaptırımlar ekonominin toparlanmasına bağlı olarak rayına girecek olan istihdamı daha doğmadan boğacak.

-İstihdam yoksa iş de yok. Yani çatışmalardan kaçanlara ek olarak yeni bir mülteci akınının başlaması olası.

-Yaptırımlar yerel sanayinin yanı sıra BM, UNICEF, UNESCO gibi uluslararası kuruluşları da kapsıyor. Trump’ın gerekçesi “ABD parası Suriye’ye gitmesin” ancak Trump geçtiğimiz yıllarda Filistin ve Lübnan gibi bölgelerde BM yardımına muhtaç yüz binlerce Filistinliyi doğrudan etkileyen başka bir karar almış ve BM’nin ilgili ajansına yaptıkları desteği kesmişti.

-Şam ile iş birliği yapan ülkeler de yaptırıma dahil. Mesela Rusya ve İran’ın askeri iş birlikleri yaptırım kapsamına giriyor. Rusya, ABD yaptırım uyguluyor diye Şam’a desteğini kesmez ancak bu durumun ne gibi sonuçlar doğuracağı belirsiz.

-Suriye, uzun yıllardır yaptırım altında olduğu için birçok ihtiyacını Lübnan, Ürdün, Irak gibi komşu ülkeler üzerinden sağlıyordu. Yine Suriye’deki iş çevrelerinin para transferleri bu ülkelerdeki bankalar üzerinden gerçekleşiyordu. Bu alışveriş bu ülkelerin ekonomilerine olumlu katkı yapıyordu. En serti Lübnan’da olmak üzere bölge ülkelerinde ekonomik krizler derinleşiyor. Yaptırımlarla birlikte en azından Lübnan ve Ürdün’e gelir sağlayan bu alışveriş duracak. Bu sayede ortaya çıkan sektörlerden, aracı kuruluşlardan, nakliyattan ve hatta sınırlara yakın yerlerde yol üstü kahvesi olanlara kadar birçok kalemden geçimini sağlayanlar doğrudan etkilenecek.

-Suriye, 2011 öncesinde yaptırımları bölgedeki siyasi ilişkileri sayesinde delecek birçok alternatif kanal oluşturmuştu. Ancak artık ne o siyasi ilişkiler kaldı ne de alternatif kanallar. Üstelik İran ve Rusya gibi ülkeler de farklı derecelerde olmak üzere yaptırım altında ve ekonomik sarsıntılar yaşıyor.

Velhasıl, Trump’ın “Suriye halkını korumak” adına imzaladığı yaptırımlar paketi milyonlarca insanın boğazına yapışmış ele dönüşecek.

Halkı korumak Trump dahil hiçbir ülkenin önceliği değil. Yaptırımların da halkı korumayacağı gün gibi açık. En azından BM’nin yardım kuruluşlarının, UNICEF’in yaptırım kapsamına alınması bu yaptırımların niyetini ortaya koyuyor.

Peki yaptırımlar ne işe yarayacak?

-Vekalet savaşına silahlı gruplarla dahil olmak işe yaramadı ve üstelik oldukça da maliyetli. Masrafsız bir araç varken neden askeri güce ihtiyaç duyulsun?

-Yaptırımların Suriye ile birlikte Lübnan’ı doğrudan etkileyeceği açık. Suriye’de silahlı mücadele ile hedef tutmadı. Lübnan’da da siyasi hareketlere yönelik baskılarla Hizbullah’ın elimine edilmesi hamleleri işe yaramadı. Ancak toplumun her kesiminden insanları huzursuz edecek, isyana sürükleyecek bir yöntem işe yarayabilir.

-ABD’nin Suriye içindeki varlığını kalıcı kılacak bir gerekçe, zemin hâlâ tam olarak oluşmadı. Bu durumda ülkede etkili olarak varlık gösteren Rusya ve İran gibi ülkeleri doğrudan etkileyecek bir hamle işe yarayabilir.

En azından Trump yönetiminin hesabı bu yönde. Tutar mı? Bekleyip göreceğiz ancak oldukça tehlikeli ve aptalca bir hamle olduğunu söylemek mümkün. Yeni mülteci akınlarının yanı sıra istikrarsızlığı besleyen ve derinleştiren bir hamlenin genç nesil üzerindeki etkisini IŞİD ve diğer radikal grupların ortaya çıkışı ile tecrübe ettik.

Eğer bu yaptırımlar esnetilmezse önümüzdeki en fazla 10 yıl içinde oldukça kanlı ve sarsıcı sonuçlarını görmemiz mümkün. Böylesi sonuçların ortaya çıkışının tek sebebi yaptırımlar olmayacak elbette. 2011’den önceki istikrarsızlıklar neredeyse 8-10 yıla yayılan derin sarsıntıları tetikledi. Son 8-10 yıllık sarsıntıların sonuçlarını kestirmek hâlâ güçken üstüne bu süreci perçinleyecek bir etkisi olacak yaptırımların.

Geliyor gelmekte olan ve gelen de hiç iyi değil.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...