Gelinen nokta: 'Vatan Savaşı–Saray Savaşı' tartışması

Sol’da 50 yılın iki çizgi mücadeleleri-5

Vatan Partisi gibi ideolojik, siyasal tartışmalar ve saflaşmalar karşısında emperyalizme karşı kararlı ve tutarlı tavrıyla bu mücadelenin zaferini güvence altına alacak çözümleri bir bir üretiyor ve hayata geçiriyor.

“Sivil Toplumculuk” kavramı ve bayrağı altında bir araya gelen eski dönemin maceracı kadroları 1996’da “Özgürlük ve Dayanışma Partisinde” (ÖDP) toplandılar. ÖDP zamanla parçalandı ve adım adım eridi. Kalanlar da etkisizleşti. Sivil Toplumculuk takipçileri sonunda PKK üzerinden Batı emperyalizminin bir uzantısına dönüştüler.
Geçmiş dönemin THKO geleneğine dayandığını savunan “Emeğin Partisi” de (EMEP), ÖDP ile aynı yolu takip etti ve aynı kaderi paylaştı.

12 Eylül’den sonra da devrimci kavram ve ilkeleri savunmakta ısrar eden kadrolar, 1988’de Doğu Perinçek’in ve bir kısım arkadaşının siyasal yasaklı olduğu koşullarda Ferit İlsever’in Genel Başkanlığında Sosyalist Partiyi kurdular. Sosyalist Parti’nin 1992 yılında Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılması üzerine ara vermeksizin “İşçi Partisi"nde yer aldılar. Devamı olarak da “Vatan Partisi"nde örgütlü mücadele sürdü.
Vatan Partisi, her geçen gün emperyalizme ve gericiliğe karşı mücadelede öne çıkan yeni ve yetkin önderlerle birleşti. Genç kuşaktan yetişen dinamik kadrolarla beslendi. Ülke siyasetine yön veren, etkili bir öncü güç olarak, Türkiye ve dünyadaki saygın yerini güçlendirdi..

Sol’da 50 yıllık tartışmalar, bir gerçeği döne döne kanıtladı. Devrim stratejisini kurarken, ezilen dünyada yer alıp da emperyalizme karşı mücadeleyi en başa yazmayan anlayış, kritik dönemlerde emperyalizmin yedeğine düşmekten kurtulamadı. Bunun en çarpıcı örneği, bugün ABD emperyalizmine karşı tarihsel bir başkaldırı sürecine giren ülkemizde yaşandı. Silivri duvarı yıkıldı. Türk Ordusu’nun ve vatanseverlerin kelepçeleri çözüldü. Türk Silahlı Kuvvetleri, 24 Haziran 2015’te ABD’nin “kara gücüm” dediği PKK’nın Kandil’deki üslerini bombaladı. AKP iktidarının ABD’nin dayatmasıyla başlattığı sözde “açılım sürecinin” “barış masası” devrildi.
ABD’nin Batı Asya’daki bütün planları altüst olmuştu! Amerika, 15 Temmuz FETÖ’cü darbe girişimiyle buna cevap vermeye yeltendi. Ancak o da ezildi. Devamı olarak,
ABD gladyosunun devletten ve toplumdan temizlenmesi operasyonu yürütüldü. Hemen ardından da “TSK’nın Suriye’nin Kuzeyindeki “Fırat Kalkanı” harekâtı sonra da “Zeytin Dalı” harekâtı hayata geçirildi. ABD’nin yıllara dayanan çabalarıyla oluşturduğu “İkinci İsrail Koridoru” yarıldı. Bu arada Türkiye, İran ve Irak’ın ortak iradesiyle ABD’nin Barzani eliyle Kuzey Irak’ta teşebbüs ettiği Referandum atağı püskürtüldü.
Türkiye’nin bu beklenmedik ayağa kalkışı, Batı Asya’da ve Dünya’daki dengeleri alt üst etti.

Ne var ki bütün bu gelişmeler, Vatan Partisi dışında CHP dâhil sözde sol çevreler tarafından “Saray Savaşı” diye damgalandı. Emperyalizmin “demokratikleşme” ve “insan haklarcılığını” alkışlayanlar, Türkiye’nin emperyalizme karşı 20. Yüzyılın başında zafere ulaştırdığı Milli Kurtuluş Savaşından sonraki en anlamlı ayağa kalkışını karalamaya giriştiler. Onlara göre bütün bu tarihsel eylemler, Tayyip Erdoğan’ların kendi sarayını kurtarmak için yapılıyordu! “Saray Savaşı” diyenler Türkiye’nin mecburiyetlerini ve milli dinamiklerinin tarihten ve toplumsal gerçeklikten kaynaklanan büyük gücünü göremiyorlardı.

Çünkü emperyalizm çağının “ezen-ezilen millet” saflaşmasını, “milli devlet direnir, milli ordu direnir” yasasını ve önümüzdeki devrimci adımın Milli Demokratik Devrim olduğu gerçeğini yadsıyorlardı.
Vatan Partisi “saray savaşı” propagandasına en başından tavır koydu. Türk Ordusu’nun ilk bombaları PKK’nın ABD himayesindeki Kandil dağına düşerken, Merkez Karar Kurulunu toplayarak bu adımın tarihsel önemine dikkat çekti. MKK’nın “Saray savaşı değil Vatan savaşı” başlıklı bildirisiyle tartışmalara yön verdi.

PARTİ İÇİ TARTIŞMALARA ÖNDERLİK

Vatan Partisi, “saray savaşı” cereyanının kendi içindeki etkilerine karşı da tavizsiz bir mücadele yürüttü, yürütüyor.
Bu tartışmaların devamı olarak CHP’nin meşhur “Adalet Yürüyüşüne” karşı Genel Başkan Perinçek’in yaptığı HDP ile ittifaka alıştırmak için tabana “Bonzai içiriliyor” eleştirisine, FETÖ ve PKK’ya karşı mücadele eden mahkemeleri, savunmak üzere “adaletin altın çağı” nitelemesine, Amerika’nın saldırıları karşısında direnç gösteren Tayyip Erdoğan, Ak Parti, MHP ve diğer tüm güçlerle “aynı gemideyiz” saptamasına karşı, Vatan Partisi içinden de itirazlar geldi. Bu itirazlar karşısında da Parti önderliği en tepeden aşağılara kadar her kademede açık tartışmalar yürüttü, yürütüyor. Böylece Vatan Partisinin kendi kafasının berraklaşması ve saflarının çelikleşmesi için de bilinçli bir çaba yürütülüyor.

Görüldüğü gibi Vatan Partisi, 50 yıllık geleneğini devam ettirerek günümüzde de bütün anlamlı tartışma ve saflaşmaların bayraktarlığını yürütüyor. İdeolojik ve siyasal tartışmalar ve saflaşmalar karşısında emperyalizme karşı kararlı ve tutarlı tavrıyla bu mücadelenin zaferini güvence altına alacak çözümleri bir bir üretiyor ve hayata geçiriyor. Böylelikle Milli Hükümet seçeneğinin yolunu her kavşakta aydınlatıyor ve taşlarını döşüyor.

BİTTİ YARINDAN İTİBAREN ELEŞTİRİLERİ VE KATKILARI YAYIMLAYACAĞIZ