24 Ocak 2021 00:33

Geçmişe değil geleceğe açılan iki dava: Yeni Gezi ve Kobanê davaları!

Taraftar grupları, Gezi Parkı'ndaki eyleme destek amacıyla Taksim Meydanı'na yürüdü - 8 Haziran 2013

Taraftar grupları, Gezi Parkı'ndaki eyleme destek amacıyla Taksim Meydanı'na yürüdü - 8 Haziran 2013 | Fotoğraf: Onur Çoban/AA

Paylaş

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi (istinaf mahkemesi), içlerinde Osman Kavala’nın da olduğu 9 kişi hakkında verilen beraat kararlarını bozdu.İstinaf, “bozma nedeni” olarak; dosyada delil olarak yer alan HTS kayıtlarının, sanıkların Gezi direnişi sırasında ya da sonrasında katıldıkları toplantılara dair kamera kayıtlarının, telefon görüşmesi içeriklerinin mahkeme tarafından hüküm öncesi değerlendirilmediği”ni öne sürmektedir.Gazetemize kararı değerlendiren Avukat Kamil Tekin Sürek; “Kararı hızla okudum ve şaşkınlığımdan yazacak bir şey bulamadım. Otuz iki senedir avukatım. Ben avukatlık hayatımda böyle bir şey görmedim.

Elindeki beraat kararı verilmiş bir dosyada beraat kararından sonra hazırlanmış bir iddianameye dayanarak bozma kararı veriliyor. İki kere beraat etmiş, sosyal medya hesapları incelenerek müebbet hapislik suç sayılıyor” diyor.

Sadece Kamil Tekin Sürek değil, kararın duyulmasından sonra medyada değerlendirme yapan tüm hukukçular ve avukatlar da benzer şeyleri söylüyorlar.

YENİ YALANLAR, YALANCILAR SAHNEYE ÇIKACAK

Avukatların bu değerlendirmeleri yanı sıra medya ve siyaset alanında da istinaf mahkemesinin, yerel mahkemenin Gezi’yi beraat ettiren kararını bozmasının dayanağı olan gerekçelerinin hukuki değil tamamen iktidardan gelen işaretler doğrultusunda, siyasi gerekçelere dayandırıldığını bertiyorlar.Burada iktidarın amacının;

  • “Yeni bir tarih yazma girişimi”,
  • “Gezi direnişini karalama, itibarsızlaştırma ve cezalandırma adımı”
  • “Gezi ile FETÖ’yü bağlantılı gösterme”,

“Gezi’yi “Arap Baharı” ve “ABD’nin Genişletilmiş Ortadoğu Projesi (GOP) ile bağlantılı göstererek, en son Osman Kavala’nın cezaevinde tutulması için uydurulduğu çok açık olan ‘casusluk suçlaması’yla da birleştirmek istedikleri bir hamle” olduğu gibi değerlendirmeler yapıyorlar.

Hiç kuşkusuz, bu değerlendirmelerin tamamı, açıkça siyasi gerekçelerle sürdürüleceği anlaşılan yeni “Gezi davası”nın, önceki davalar kadar bile hukuk normlarını umursamadan ve tamamen iktidarın siyasi amaçları doğrultusunda sürdürülüp, davada o amaca uygun bir karar çıkarılmak için her yola başvurulacağı tartışmasızdır.

Tabii, bu süreç “Kabataş yalanı” gibi yalanlarla bezenmiş kara propaganda makinesinin yeniden çalıştırılacağı, gazeteci kılığındakilerin yalanlar uyduracağı, yeni yalancıların bulunup sahneye sürülmesi için ellerindeki her imkanı kullanacağı bir süreç olacaktır.   Ancak, bu yalanlar ve yalancı tanıkların, 79 ilde emniyet kayıtlarına göre dört buçuk milyon kişinin bir ay süreyle alanlara çıkarak iktidarın; insanların özel hayatına müdahalesine, doğanın yağmalanmasına, baskılara ve polis şiddetine... itiraz etmek için ayağa kalkanlara karşı istinaf mahkemesinin iddia ettiği gerekçelere inandırıcılık kazandırması olanaklı görülmemektedir

DOĞU’YA KOBANÊ, BATI’YA GEZİ DAVASI!

Olup biteni istinaf mahkemesinin gerekçeleriyle sınırlı görmek, elbette hukuki bakımdan soruna ışık tutsa da siyasi bakımdan sorunun sadece bir yanını aydınlatacak mahiyettedir.Çünkü, son sekiz yıldan beri, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın istikrarlı bir biçimde gündemde tuttuğu iki önemli konusu vardır: 1) Gezi direnişi, 2) Kobanê direnişi!Nitekim o günlerden beri bu iki halk direnişi ile ilgili pek çok kişi suçlanmış, davalar açılmış ama yapılan suçlamalar düşmüştür. Ama ne var ki, “Kabataş yalanları” ya da Kobanê direnişiyle ilgili, ”Eylemler sırasında öldürülen 48 kişi, HDP’nin çağrısı ile öldürüldü” iddialarına karşın, AKP propagandası, öne sürdükleri afaki suçlamaların tersine kanıtlara rağmen suçlamaları yeniden yeniden gündeme getirmekte bir beis görmemiştir. Nihayet tek adam yönetiminin geldiği aşamada, birer birer somut suçlamalarla yetinmediği görülmektedir.

Yeniden açılan Kobanê ve Gezi davalarıyla, bu eylemlerin sorumlusu olarak gösterilen siyasiler, demokratlar, aydınlar şahsında Kobanê ve Gezi direnişlerine fiilen ya da yüreğiyle katılmış milyonların mahkum edilmek istendiği anlaşılmaktadır.

MUHTEMEL HALK DİRENİŞLERİNE KARŞI ‘HUKUK’ OLUŞTURMA ADIMI  

Muhalif partileri, meslek örgütlerini, gerçekleri yazmakta ısrar eden gazetecileri, haklarını savunmakta ısrar eden, bunun için direnen işçileri, emekçileri, topraklarını ve sularını savunan üreticileri, çevrecileri, sosyal medyadan tepkilerini ifade eden birer birer vatandaşları... hak talebinde bulunan ve tek adam yönetimine biat etmeyen her kesimi ve her kişiyi  polis, jandarma gücü, savcılar ve yandaş hakimlerin gayretleriyle sindirmeyi amaçlayan iktidar, Gezi ve Kobanê direnişleri hakkında yeni “ana davalar” açarak, kişilerden öte, biat etmeyen yığınları cezalandırarak gözdağı vermeyi amaçlamaktadır.

Bu yanıyla, Kobanê için açılan ve Gezi direnişi için açılmak istenen dava, sadece Demirtaş, Kavala ve arkadaşlarının cezalandırılması değil, aynı zamanda, hatta daha da fazla, yığınlara destek verecek olan aydınlara ve demokratlara, iktidara muhalefet edecek yığınlara karşı bir gözdağıdır.

Bu yanıyla Gezi ve Kobanê davaları, geçmişten çok geleceğe açılmış davalardır. Ve halk yığınlarının talepler öne sürmesi, bu talepler için siyasete doğrudan müdahale eden bir mücadele hattına girme ihtimaline karşı “tek adam yönetiminin hukuku”nu oluşturmaktır.O “hukuk”un nasıl bir hukuk olacağı da Gezi davasını beraatle sonuçlandıran yerel mahkeme kararını bozan istinafın “bozma gerekçeleri”nde görülmektedir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...