18 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 16°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Geçen hafta ve Arjantin dersleri

Hakan Topkurulu

Hakan Topkurulu

Gazete Yazarı

A+ A-

Geçen hafta Türkiye’de ekonominin nereye gittiğini gösteren bir kısım veriler geldi. 6 Eylül Cuma günü Hazine’nin nakit gerçekleşmeleri açıklandı. Ağustos ayında Hazine’ye 101 milyar 598 milyon TL nakit girişi olmuş. Hazine’nin nakit gideri ise 95 milyar 905 milyon TL. Yani bu ay Hazine kasasında 5 milyar 693 milyon TL fazla para kalmış. Burada dikkatimizi çekmesi gereken nokta, Ağustos ayı içinde Hazine’nin ödediği faiz gideri toplamı 11 milyar 229 milyon TL. Yaklaşık Hazine gelirlerinin yüzde 10’u faize gidiyor. Bu açıdan baktığımızda geçtiğimiz ay TCMB Para Kurulu toplantısında 425 (yüzde 4.25) baz puan düşürülen faizlerin bütçeye ciddi katkısı olacak. Ayrıca yarın yapılacak Merkez Bankası Para Kurulu toplantısında tekrar faiz indirimi beklenmekte olup. Bunun da yaklaşık 200-225 baz puan olacağı öngörülüyor. Faiz indirimlerinin bütçeye dolayısı ile ekonomiye çok ciddi katkısı olmaktadır. Faiz indirimlerine karşı; ama yeterli TL gelir elde edemeyen yabancı yatırımcı (yani sıcak paracılar) ülkemizi terk eder denecektir. Biraz sonra Arjantin’deki gelişmeleri ele alırken sıcak paracıları neyin beklediğini de konuşacağız.

KENDİMİZİ KANDIRMAYALIM

Açıklanan diğer bir önemli veri ise Türkiye’nin 2. çeyrek büyüme verileri idi. İkinci çeyrekte Türkiye yıllık bazda yüzde 1.5 küçülürken (beklenti 1.8), bir önceki çeyreğe göre 1.2 büyüdü. Burada bardağı dolu ya da boş tarafından görerek yorum yapabiliriz. Türkiye art arda üç çeyrekte üst üste küçülerek teknik olarak durgunluk içinde olduğunu görmekteyiz. Bu bardağın boş tarafı. Bardağın dolu tarafına gelince, bir önceki çeyreğe göre Türkiye yüzde 1.2 büyümüş, bu da olumlu taraf. Türkiye dibe gidişi tersine çevirmiş. İhracat-ithalat verileri ise burada ele alacağımız son veri. İhracatımız geçen yılın aynı ayına göre ağustosta 1.69 artarak 13 milyar 150 milyon dolar olarak gerçekleşmiş. İthalat ise geçen yıl ağustos ayına göre bu yıl 1.08 artışla 14 milyar 963 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. En fazla ihracat yapılan üç ülke sırasıyla, Almanya, İngiltere, Irak. En fazla ithalat yapılan üç ülke ise sırayla Rusya, Çin ve Almanya olmuştur.
Burada dikkat edilmesi gereken nokta ise, bu aya kadar devamlı geçen yıla oranla azalan ithalat, artma eğilimine girmiştir. Kendimizi kandırmayalım. Tekrar aynı noktaya dönüyoruz. Kısır döngüden çıkacak hamleyi yapamıyoruz. Geçen hafta yazımda hükümet tarafından cari açığı kapatmak için yapılan çalışmanın içinde başka hataları barındırdığından bahsetmiştim. Tekrarlamak istemiyorum. Döviz kuru yılbaşından bu yana yüzde 6 civarında arttı. Dolayısı ile ithalat yeniden ucuzlamaya başladı. Ağustos ayı dış ticaret verileri bunun ilk işaretini verdi. Döviz kuru ile ilgili beklentim ise, siyasi çalkalanmalar olması haricinde, kurların normal seyrine devam edeceğini düşünüyorum.

ARJANTİN’DE NELER OLDU?

Gelelim Arjantin’de ki gelişmelere. Yazılarımı takip edenler ekonomi politikası hakkındaki görüşlerimi bilirler. Gelişmekte olan ülkeler ekonomik model olarak liberal ekonomi politikaları yerine devlet müdahalesi olan, kontrollü kambiyo rejiminin uygulandığı, kamunun ekonominin içinde, gerek ortak gerekse tek başına yatırımcı ve üretici olarak bulunduğu ithal ikameci karma ekonomik politikaların uygulanması taraftarı olduğumu bilirler. Bu politikaların da zaman geçirmeden uygulamaya geçmesi gerektiği, Üretim Devrimi programının hemen devreye alınması gerektiğini söylüyorum. Nedeni de geç kalınan her gün izlenen politikaların zararının daha büyük olacağıdır. Arjantin işte bunun çok açık örneğidir.
2015 yılında iktidara gelen Mauricio Macri, ekonomide tekrar liberalleşmeyi başlattı. Sermaye hareketleri kontrolü, İhracat kontrolleri, enerji sübvansiyonları kaldırıldı. Arjantin’in “uluslararası piyasalara” tekrar döndüğünü ilan etti. IMF kapısına gidildi, 57 milyar dolar borç alındı. Arjantin, Türkiye’den biraz küçük bir ekonomi. 2017 GSYİH’sı 637.6 milyar dolar. 2017 yılı ihracatı 58 milyar dolar, ithalat ise 67 milyar dolar. Cari açık veren bir ülke. Enerji konusunda yurt dışı bağımlılığı yok. Zaman zaman cari fazla verdiği yıllar da var. Kur artışı ve sıcak paranın Arjantin’i terk etmesi ile oluşan krizi Arjantin Merkez Bankası faizleri yüzde 60 seviyesine yükseltse de iktidardaki Macri’nin ön seçimlerde ciddi oy kaybı, yani siyasi istikrarsızlık beklentisi, tekrar sıcak paranın yurt dışına çıkışını hızlandırınca, bu kez Arjantin daha önceki tedbirler yerine kambiyo kontrolü uygulama yolunu tercih etti. Eğer Arjantin iktidar ve muhalefeti işbirliği yoluna giderse, dünya kamuoyu, bu kez dünyada ekonomik kriz denince ilk akla gelen ülke olan Arjantin’i unutacaktır.

TÜRKİYE TEDİRGİNLİĞİ!

Krizin son aşamasında Arjantin’den gelen haberlerde; Autonomy adlı İngiltere kökenli bir hedge fonun (halk ağzı ile sıcak para yatırımcısı) Arjantin tahvilleri yatırımı sonucunda bir milyar dolar zarar ettiği bildirilmiştir. Bu arada bu fonun Türkiye’de de yatırımı bulunduğu söylenmektedir. Sözü fazla uzatmadan sona gelelim. Neoliberal, yani emperyalizmin iktisat politikalarını savunan ekonomistler, ekonomiyi nasıl düze çıkarırız sorusuna cevap olarak insan hakları, özgürlükler ve demokrasi ile ilgili adımların atılması gerektiğini söylüyorlar (Ekonomi ile ne alakası varsa!!!!!). Halbuki hayatın gerçekleri, kambiyo kontrollerini kaldırarak ekonomiyi düzelteceğim diye iktidara gelenlerin, hem de sağcı muhafazakar, beş yıl sonra tekrar kambiyo kontrolleri gibi önlemleri uygulamaya sokarak ekonomiyi tekrar düzlüğe çıkartmaya çalışıyorlar. Kıssadan hisse, bazıları Türkiye’ye de yansır mı diye tedirgin.