22 Nisan 2017 00:08

Polisin 2 genci öldürdüğü Gazi OHAL'i uzun yıllardır yaşıyor

İki gencin polis tarafından öldürüldüğü ve cenaze sürecinde yaşananlarla da gündeme gelen Gazi'yi mahalledeki dernek yöneticileriyle konuştuk.

Paylaş

Cansu PİŞKİN
İstanbul

İstanbul Gazi Mahallesi’nde 14 Nisan’da “dur” ihtarına uymadıkları gerekçesiyle polisin ateş açtığı araçtaki 5 gençten 2’sinin yaşamını yitirmesi daha önce de böylesi vakaların yaşandığı mahalleyi bir kez daha gündeme getirdi. 

Gazi Mahallesi’nde yaşananları, 2 gencin öldürüldüğü gece ile cenaze sürecinde olanları mahalledeki dernek yöneticileriyle konuştuk. Olay gecesi araçtaki çocukların öldürülmeden durdurulabileceğini savunan dernek yöneticileri 15 Temmuz’da ilan edilen OHAL’i, Gazi’de uzun yıllardır yaşadıklarını söylüyor. 

‘GAZİ MAHALLESİ’NDE POLİS BASKISI HİÇ BİTMİYOR’Bayram Akdoğdu

Sofular Derneği Başkanı Bayram Akdoğdu, olayın olduğu gece hastanenin polisler tarafından abluka altına alındığını söyleyerek başlıyor söze. Polislerin araca durdurma amaçlı ateş etmediğini söyleyen Akdoğdu, polisin arabanın tekerlerine değil, doğrudan üstüne ateş ettiğini söyleyerek, “Bu direkt öldürmeye teşebbüs. Durdurma amaçlı olsaydı tekerine ateş ederdi. O gece araçta bulunan çocuklar daha 16-17 yaşlarındaydı. Siyasetle de zerre kadar bir alakaları yoktu. Önceki gün araçta bulunan çocuklardan Birkan’ın babasından öğrendik 9 polisten 4’ü ateş etmiş. Bu cinayetin peşini bırakmayacağız başka canlar kaybedilmesin diye mücadele edeceğiz” diyor. Akdoğdu, o gece yaralanan 2 gencin kaldırıldığı hastaneye gelen İstanbul Emniyet Genel Müdür Yardımcısının gençlerin olduğu araçtan 1 el ateş edildiğini öne sürdüğünü de ekliyor. 

Akdoğdu, Gazi Mahallesi’nde polis baskısının varlığından söz ediyor:  “Akrepler hiç durmadan bütün sokaklara tek tek giriyor. Böyle yaparak polis korku yaratmak istiyor. Eskiden sokaklara girmiyorlardı 15 Temmuz’dan sonra sokak içlerine kadar giriyorlar. Sokaklar abluka altında.” Akdoğdu’nun oğlu Mert Can Akdoğdu da “Burada herkesi ‘terörist’ görüyorlar. Korkutmaya, yıldırmaya çalışıyorlar” diyerek babasının söylediklerini destekliyor. 

‘POLİS ÇOCUKLARA ATEŞ ETTİĞİNİ BİLİYOR’

Tokat Zile Dernekleri Federasyonu Kurucu Başkanı Ali Bektaş da, araçtaki gençlerin öldürülmeden durdurulabileceğini savunuyor ve şöyle devam ediyor: “Çocukların anlattığına göre polisle 5-10 saniye göz göze geliyorlar. Yani isteseler arabayı da durdurabilirlerdi. Arka camlardan girmiş kurşun. Biz ertesi gün adli tıpta beklerken çocuğun beynini bir poşet içinde getirdiler. Yani bu ne kin, bu nasıl nefret! Bu olayın olmasının sebebi buranın Gazi Mahallesi oluşundan.”  Şimdiye kadar benzer şekilde polis infazlarının yaşandığını ve cezasızlığın bunun önünü açtığını vurgulayan Bektaş, “Polisin, ‘Burası Gazi nasıl olsa biz bunları öldürsek hesap da sorulmaz, bunların nasıl olsa yüzde 80’i terörist. Teröriste kamuoyunun yaklaşımı belli 2 el ateş etti deriz kapatırız gider’ zihniyeti var. Böyle bir mantık ve ön yargıyla hareket ediyorlar. 5 tane insan arabanın içinde, 17 yaşında.  Ki polis arabanın içinde göz göze geliyor. Ateş ederken çocuk olduğunu biliyor yani. Görmesine rağmen ateş ediyorlar. Herkes şu konuda hemfikir, buranın, Gazi’nin özel durumundan dolayı bu çocuklar öldürülmüştür. Öldürenler yargıya ve halka hesap vermelidir. Bunun takipçisi de aileleriyle birlikte kamuoyudur” diyor. 

‘TAHRİK ETMEK İSTİYORLAR’

Kervansaray Kültür Dayanışma Derneği Yöneticisi Rıza Demirci de, olayın meydana geldiği yolun dar ve 150 metre ilerisinde karakol olduğunu hatırlatıyor ve polisin durdurma amaçlı ateş açmadığını öne sürüyor. Demirci şöyle devam ediyor: “Sabahleyin kalkıyoruz her tarafta akrepler panzerler dolaşıyor, öğlen bakıyoruz yine öyle, akşam bakıyoruz yine öyle. Her zaman abluka altında burası. Bir anons geçip o çocukların önü TOMA ile de kapatılabilirdi. Bu çocuklar hiçbir yara almadan da kurtulabilirdi, niye kaçtıkları bu şekilde sorulabilirdi. OHAL diyorlar ama OHAL sadece İstanbul’un belirli bölgelerinde var. Alevilerin yoğun yaşadığı bölgelerde uygulanıyor OHAL. Gazi’de artık bu baskılara son verilmesini istiyoruz. Panzerlerin içinden marşlar dinleterek insanları tahrik etmeye çalışıyorlar.”

POLİSLER CEZASIZLIKLA ÖDÜLLENDİRİLİYOR’

Zile Karşıyaka Köyü Dernek Yöneticisi Duran Erman ise 1986 yılından beri Gazi’de oturduğunu söyleyerek başlıyor söze ve o günden bu güne aynı şeylerin yaşanmaya devam ettiğini anlatıyor. Erman, “Gazi’de 12 Mart’ta öldürülen insanlarla bu olaylar başlatılıyor. Bugün de aynı şeyler devam ediyor ve bu hiç de durmayacak. Devletin sindirme, yıldırma politikaları hep devam etti. Evine gidiyorsun evinde kurşuna diziyorsun insanı, yolda görüyorsun yolda öldürüyorsun yani artık kimse hesap sormuyor, soramıyor bu kadar basit. Cezasızlıkla ödüllendiriyor polisler. Bireysel olarak korkutulduk, yıldırıldık onun için toplumsal olarak hareket etmeliyiz” diyor. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Sultan Gazi Şubesi Gazi Şehitleri Cemevi Başkanı Göksel Fidan da, son 2 yıldır OHAL koşullarının ötesinde bir devlet politikasıyla karşı karşıya olduklarını söylüyor ve ekliyor: “Bunları biz yeni yaşamıyoruz. Gençlerimizin öldürülmesine artık tahammül edemiyoruz. Bütün bunların bu mahallelerde son süreçte bu kadar fazla olmasının ana sebebi güvenlik politikaları adı altında mahallemizin Gazze’ye dönüştürülmesidir”  diyor. 

‘EMNİYETİN BİRİNCİ GÖREVİ ÖLDÜRMEK OLMAMALIDIR’

Gazi Cemevi Başkanı Hıdır Karadaş da, aracı kullanan gencin ehliyeti olmadığı için korkarak “dur” ihtarına uymadığı kanaatinde olduğunu söylüyor. Polisin öldürmeden de aracı durdurulabileceğinin altını çizen Karadaş, olayın Gazi’ye dönük bir saldırıdan ziyade eylemin içinde olan polislerin zihniyetiyle ilgili olduğunu belirtiyor. Polisin olay yeri tutanağında, ihbar olduğu ve aracın içinde uzun namlulu silah bulunduğu yönündeki ifadesine de tepki gösteren Karadaş, “Velev ki polisin dediği gibi olsun görevliler olarak önce durdurmak için o olaya müdahil olursunuz. Ki o çocukların hiç bu işlerle alakası olmadığını ailelerden de, kendilerinden de, yakın çevrelerinden de biliyoruz. Devletin ve emniyetin birinci görevi öldürmek olmamalıdır durdurmak olmalıdır” diye yanıt veriyor. Yaşamını yitiren Barış Kerem ve Oğuzhan Erkul’un cenaze törenine yönelik polis saldırısını da kınayan Karadaş, “Cumartesi günü Gazi Karakolunda yaklaşık 3 saate yakın bir tartışma yürüttük. Dernek başkanları ve Kaymakam da oradaydı. Gazi Hastanesinin önüne kadar cenazeler omuzlarda taşınıp oradan ambulansla uğurlama noktasında anlaştık. Pazar günü de oraya kadar gittik ne bir siyasi slogan, ne bir pankart hiçbir şey yokken cenazeleri yolcu ettikten sonra gaz başladı. Konuşmamıza ve kritik yapmamıza rağmen acımızı dahi paylaşmamıza izin vermediler” diyor. Gazi Mahallesi’ndeki insanların artık nefes almak istediğini, barış ve huzur içinde yaşamak istediğini söyleyen Karadaş, huzur ortamının el birliğiyle sağlanması gerektiğini dile getiriyor. 

9 POLİSİN İFADESİ ALINDI, GİZLİLİK KARARI İSTENDİ

Gazi’de polisin ateş açtığı otomobilin içinde yaşamını yitiren Barış Kerem ve Oğuzhan Erkul’un ölümüne ilişkin soruşturmada, olay yerinde bulunan 9 polisin ifadesi alındı. Polislerin avukatı, soruşturmanın gizli yapılmasını talep etti. Gaziosmanpaşa Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından polis müdafilerinin taleplerinin önümüzdeki günlerde değerlendirileceği belirtildi. Bilirkişiler tarafından hazırlanan olay yeri tutanağında 6 ayrı silahtan 35 kovan ve 1 mermi çekirdeği ile araca isabet eden 26 adet mermi deliği tespit edilmişti.

ÖNCEKİ HABER

İzmir'de referandumu protesto eden 7 kişi tutuklandı

SONRAKİ HABER

Dersim neden rekor oranda 'hayır' dedi?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...