‘Gazetecilerin yeri hapishane değil, yazışleri bürosu’

3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde Brüksel’deki Avrupa Parlamentosu Türkiye’den bir grup gazeteci, yazar, hukukçu ve insan hakları alanında faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşu üyesini ağırladı


3 ve 4 Mayıs’ta  Avrupa Parlamentosu binasında “Türkiye’de İfade Özgürlüğü ve Medyanın Durumu” başlıklı çok sayıda oturum gerçekleştirildi. Oturumlar boyunca AP ve AB yetkilileri Türkiye’deki durumla ilgili sunum ve konuşmalar yaparken Türkiye’den gelen gazeteci ve STK temsilcileri hem Türkiye’de medyanın hangi ağır koşullar altında görev yaptığını örneklerle anlattı hem de AB temsilcilerine konuyu daha yoğun şekilde gündeme taşımadıkları gerekçesiyle zaman zaman eleştiriler yöneltti.

‘Türkiye AB’den uzaklaşmak için her şeyi yapıyor’
Toplantıların açılışını Avrupa Parlamentosu Başkanı Antonio Tajani  yaptı. Tajani geçtiğimiz yıl Malta ve Slovakya’da öldürülen gazetecileri andı ve “Bu cinayetlerin arkasında kimler olduğunu biliyoruz” dedi. Basın özgürlüğünün altını çizen Tajani “Sizlerin yanında yer alıyoruz, özgürlüğünüzü savunmamız gerekiyor” dedi. Türkiye’de basın özgürlüğünün saldırı altında olduğunu belirten Tajani Türkiye’nin basın özgürlüğü sıralamasında 55 sıra gerilediğini ve 180 ülke arasında 157. sırada olduğunu vurguladı. Tajani “Türkiye AB’den uzaklaşmaya devam ediyor, bunun için her şeyi yapıyor” diye konuştu. 
Tajani geçtiğimiz aylarda Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yaptığı bir görüşmeyi de hatırlattı ve idam cezamın geri getirilmesi düşüncesi ile ilgili olarak Erdoğan’a sert söylemlerde bulunduğunu söyledi. 
Tajani yaklaşan seçimlere iktidarın medya hakimiyeti açısından değindi ve “Türk halkının Erdoğan’a mı başka adaylara mı oy vereceği konusunda bilgi sahibi olması gerekiyor. AB bu konu üzerinde ısrarla duruyor” dedi. 

Terörizm kavramı yerle bir’
Oturumlarda AB Komisyonu Türkiye Raportörü Kati Piri de söz aldı. Piri sözlerine bir özeleştiri ile başladı ve “Bu toplantıyı belki 2 yıl önce yapmalıydık” diye konuştu. Türkiye’de gazetecilerin ve sosyal medya kullanıcılarının hapse atılmasını eleştiren Piri, “Erdoğan ya benimlesin ya teröristlerlesin diyor, bu terörizm kavramını da yerle bir ediyor” dedi. Piri “Türk halkıyla dayanışma göstermeliyiz, kabul edilemez politikalar sürdürülüyor Türkiye’de” diye konuştu. Piri “Demokrasi Türkiye’de yok” diye sözlerini noktaladı. Piri bir soru üzerine “2015’te hata işledik, sessiz kaldık. Aslında suçluyuz bu açıdan. Önümüzdeki dönemde sadece kısa vadeli izleme misyonu yapılacak” dedi. 
Avrupa Komisyonu Türkiye Strateji Bölümü Müdürü Myriam Ferran ise AB olarak seçimleri yakından izleyeceklerini belirtti ve “Gelişme olmadıkça müzakerelerde ilerleme olmayacak” diye konuştu. 
Oturumlarda Avrupa İşbirliği ve Güvenlik Teşkilatı (AGİT) Medya Özgürlüğü temsilcisi Frane Maroevic de söz aldı. Maroevic Türkiye için “AGİT bölgesinde hapiste en çok gazeteci sayısına sahip ülke” dedi. Maroevic AGİT olarak seçimleri izleyeceklerini ancak kapsamlı bir izleme için yeterli bir süre olmadığını belirtti. 
Oturumlarda Türkiye’den gelen gazeteci, hukukçu ve insan hakları savunucuları da söz aldı ve Türkiye’deki basın özgürlüğünün ne durumda olduğuna yönelik rakamlar verdi. Hasan Cemal Türkiye’nin yakın tarihteki AB macerasını ve Türkiye’deki mevcut otoriter tabloyu özetledikten sonra “AB hayal oldu” diye konuştu ve bu süreçte AB’nin de hataları olduğunu söyledi. 
Hukukçu Yaman Akdeniz Türkiye’de 175 bin web sitesinin bloke edildiğine dikkat çekerken hukukçu Kerem Altıparmak da Anayasa Mahkemesi’nin artık hukukun bekçisi olmadığını söyledi ve bu alanda yaşanan hukuksuzluklara dikkat çekti. 

Hak savunucularının durumu

Avrupa Dış İlişkiler Servisi Sorumlusu Javier Nino Perez’in konuşması boyunca sık sık “Türkiye’nin güvenlik kaygılarını anlıyoruz” demesi ise eleştirilere neden oldu. 
İHD Başkanı Öztürk Türkdoğan hak savunucularının yaşadığı sorunlara  dikkat çekerken  “Terörle iltisaklı diye bir kavram icat edildi. Anayasamıza aykırı. Bununla suçun şahsiliği ilkesi tamamen ortadan kalkmış oluyor. Bu kapsamda dernekler kapatılıyor. Sadece ‘güvenlik’ meselesine gönderme yaparak sorunlar çözülmez. Özgürlük-güvenlik denklemi ortadan kalktı. Bunun anlaşılması lazım” diye konuştu. 

Gazetecilerin yeri hapishane değil’
Toplantının kapanış konuşmasını Genişlemeden Sorumlu AB Komiseri Johannes Hahn yaptı. Hahn, “İfade özgürlüğünde gerileme devam ediyor. Gazetecilerin hapiste olması kabul edilemez bir durum” dedi. Suçsuzluk karinesinin uygulanmadığını, yargıda bağımsızlık ve tarafsızlığın azalmasının endişe verici olduğunu kaydeden Hahn ”OHAL’in uzatılması endişe verici. Bu, adil seçimlerin düzenlenmesini sıkıntıya sıkacaktır” dedi. “İşlerini kaybeden gazetecileri unutmamalıyız, desteğe devam etmeliyiz” diyen Hahn, “Gazeteciler hapishanelere değil yazişleri bürolarına aittir, gazetecilik suç değildir” şeklinde konuştu.

Toplantının genel özeti böyleydi. Genel havasına gelecek olursak Türkiye’den gelen gazeteciler bu toplantının önemli olduğu konusunda hemfikirdiler ancak AB’nin Türkiye konusunda özellikle son dönemde geç ve etkisiz çıkışlar yaptığı genel kabul gören bir durumdu. Keza AİHM’nin OHAL boyunca kendisinden beklenen işlevi yerine getirmediği  ve bir hayal kırıklığı yarattığı sık sık AB yetkililerine hatırlatıldı. Hahn bu yöndeki bir eleştiriyi “Aslında Avrupa Konseyi’nin konusu. Bu eleştirileri onlara her gördüğümde hatırlatıyorum” sözleriyle yanıtladı. 
Toplantıya damgasını vuran durum ise aslında sadece yurtdışına çıkabilenlerin bu oturuma katılabiliyor olmasıydı. Dışarıdaki birçok gazetecinin ya yurtdışı yasağı ile karşı karşıya kaldığı ya da pasaportlarına el konduğu, oturumlarda altı sık sık çizilen bir konu oldu. Velhasıl ‘Umudu kaybetmemek gerekir’ diyerek Türkiye’ye doğru yola çıktık.   

Kategoriler

Genel Güncel


Yazar Hakkında

Yetvart Danzikyan

KARDEŞÇESİNE