26 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Futbolun içine tükürenler...

Çetin Susan

Çetin Susan

Eski Yazar

A+ A-

Rusya’da düzenlenen 10,7 milyar dolar bütçeli 21. Dünya Kupası devam ediyor. Bütçe devasa fakat her şey o oranda mükemmel görünmüyor. Örneğin Volgograd’da oynanan Tunus-İngiltere maçında sahayı sinekler istila etti. Futbolcuların ağzına, burnuna girecek ölçüde bir egemenlik sağladılar oyun alanında.

Maçlarda en sık rastlanan görüntülerden birisi de, oyuncuların sahaya ağız dolusu tükürmeleri. Hele kameraların yakın plan çekimlerine denk gelince, maçı bırakıp gidesi geliyor insanın. Acaba diyorum, mide bulandıran bu görüntüler birer futbol lorduna dönüşmüş FIFA yetkililerinin hoşuna mı gidiyor? Seviyorlar mı balgam seyretmeyi?

***

Sadece futbolcular mı?.. Mesela, İsveç’in teknik direktörü Janne Andersson Güney Kore maçında, oturduğu yedek kulübesine tükürdü. Bu adam doğma büyüme 55 yıllık İsveçli, kendi ülkesinde sokakta deneyemez bunu. Rezil ederler insanı...

Lamalar bile amaçsız tükürmezken; Avrupalısından Asyalısına, Afrikalısından Amerikalısına kadar hepsi yapıyor bu ilkelliği. Ama araştırmalar, Avrupa’dan doğuya ve güneye doğru ilerledikçe ‘tükürmenin’ normalleştiğini, sıradan, makul bir davranış haline dönüştüğünü göstermekte. Sosyo-kültürel bir mesele...

***

Futboldakiyse, ne hava, ne saha ne de oyunun şartlarıyla ilgili bir durum. Yüksek efor nedeniyle deseniz, o da gerekçe değil. Örneğin basketbolda harcanan efor daha mı düşük? Ya da güreşte? 5 saat süren tenis maçları oldu güneşin altında... Hangisi oyun alanına, parkeye, mindere, korta tükürüyor? Çünkü kurallar izin vermiyor. Pabuç pahalı! Sadece profesyonel boksta tanık oldum bu pisliğe. Anımsadığım bir örnek, Kübalı ağır sıklet Luis Ortiz’e ait... David Allen ile yaptığı maçta ringe tükürmeye doyamamıştı.

Tükürmek biyolojik bir ihtiyaç olsa, tüm dallarda izin verilirdi. Değilse, futbolda da yasaklanmalı. Yasakçılık pek uygar bir yöntem değil lakin bir Emenike’ye, bir Melo’ya, rakibi atış kullanmadan önce penaltı noktasına ayağıyla çukur kazan Bilica gibilerine ceza sopası olmadan nasıl anlatacaksınız bunu da, vazgeçireceksiniz?

Tükürük, bizatihi matah olmadığı gibi çağrıştırdıkları da nahoş. Rakibe veya hakeme doğru tükürmenin yaptırımı var örneğin. Bu salgı, insan organizmasının içindeyken işlevsel, dışına çıkınca problem. İşin bir de sosyal yönü var. Toplumların gözünde her biri mite dönüşmüş futbolcuların maçlarda sürekli tükürmesi, eylemi sokaktaki insanın bilinçaltında meşrulaştırıyor. Eskiden saha kenarında antrenörler sigara içerdi, sonra yasaklandı. Tamamen bu nedenle. Bakınız, her maçta yüzlerce kez tükürülüyor sahaya. Bu tükürük tarlasından, yere düşen futbolcunun nasiplenmemesi mümkün değil. Keza topun da... Sonra o top, taç atılırken ele, kafa vururken yüze temas ediyor.

Gelelim işin tıbbi yönüne... Sağlık Bakanlığı verilerine göre; bir insanın ağzında 100 trilyon kadar mikroorganizma, 700’den fazla bakteri türü, virüsler, mantarlar, parazitler bulunabiliyor. Tükürükte bulunabilecek başlıca mikroplar; streptokok türleri, stafilokok türleri, anaerobik aktinomiçes türleri, spiroketler, fuso bakterium türleri vs. Tükürük yoluyla bulaşabilen hastalıklar ise; Hepatit A, B, C’den AİDS’e, tüberkülozdan frengiye, menenjitten difteriye uzun bir liste oluşturmakta.

***

Öte yandan; Uluslararası Futbol Birliği Kurulu, hakemin görevlerini sayarken Oyun Kuralları’nın 5.maddesinin 3.fıkrasında: ‘Kanaması olan bir oyuncunun oyun alanını terk etmesini sağlar. Oyuncu, sadece kanamanın durduğu ve herhangi bir ekipmanda kan olmadığından emin olan hakemin bir işareti ile tekrar oyuna girebilir.’ diyor. Elbette kan yoluyla bulaşabilecek ajanlardan diğer oyuncuları korumak için.

Soru şu: Kan yoluyla bulaşabilecek virüs, bakteri vs.den futbolcuları korumak için hakemleri yetkilendirenler, nasıl oluyor da en az kan kadar hastalık riski taşıyan tükürüğü umursamıyorlar? Umarım, bizim düşünemediğimiz rasyonel bir cevabı vardır bu sorunun. İster tıbbi, ister kültürel, sosyal, sportif, estetik düzlemde ele alınsın; uluorta tükürmek, sahada veya sokakta animal bir eylemdir. İnsanlaşma sürecinde kat edecek daha çook yolu olanlara özgü bir eylem...