Zincirleme suç, ceza genel hükümlerinin en tartışmalı ve kapsamı en geniş konularından biridir. Bu nedenle, her suç için zincirleme suç hükümlerinin ne şekilde uygulanacağı veya uygulanmayacağı hususu suçun anatomisi gözetilerek değerlendirilmesi gerekmektedir.

Bu anlamda fuhuş suçlarında zincirleme suç hükümlerinin uygulanması koşulları da ayrı bir inceleme konusunu oluşturmaktadır. Burada hem zincirleme suça ilişkin kuralları hem de fuhuş suçuna ilişkin koşulları değerlendirmek gerekecektir.

Bilindiği üzere, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu uygulamasında, genel ilke olarak gerçek içtima kuralları esas alınmaktadır.

Yani “kaç eylem varsa o kadar suç, kaç suç varsa o kadar ceza” söz konusudur.[1]

Gerçek içtima kuralına göre, işlenen her bir suçla ilgili olarak ayrı ayrı cezaya hükmedilmesi gerekmektedir. Bu şekildeki bir uygulama ile verilen her bir ceza, bağımsızlığını muhafaza etmektedir.

Gerçek içtima kuralının istisnaları, suçların içtimaı bölümünde ifade edilmiştir.

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “suçların içtimaı” bölümünde, 42. Maddede bileşik suç, 43. maddede zincirleme suç ve 44. maddede fikri içtima hükümlerine yer verilmiştir.

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 43. Maddesinin birinci fıkrasına göre, bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda, bir cezaya hükmedilecektir.

Ancak belirlenen temel ceza üzerinden fail hakkında dörtte birinden dörtte üçüne kadar ceza artırılacaktır.[2]

Bir suçun temel şekli ile daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekilleri, aynı suç sayılmaktadır.

Mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 43. Maddesinin birinci fıkrasına göre işlem yapılacaktır.

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 43. Maddesinin ikinci fıkrasına göre, aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir eylem ile gerçekleştirilmesi halinde, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 43. Maddesinin birinci fıkrasında yer alan kurallar geçerli olacaktır.

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 43. maddesinin ikinci fıkrasında, aynı neviden fikri içtima kurumu düzenleme konusu yapılmıştır.

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 43. maddesinin üçüncü fıkrasında ise; Kasten öldürme, kasten yaralama, işkence, yağma suçlarında zincirleme suç hükümlerinin uygulanamayacağı hüküm altına alınmıştır.

Bu üçüncü fıkra ile zincirleme suç ve aynı neviden fikri içtima hükümlerinin uygulanamayacağı suçlar tespit edilmiştir.

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 43/1. maddesi uyarınca zincirleme suç hükümlerinin uygulanabilmesi için şu koşullar gerekmektedir:

1) Aynı suç değişik zamanlarda birden fazla işlenmelidir.

2) İşlenen suçların mağdurları aynı kişi olmalıdır.

3) Bu suçlar aynı suç işleme kararı altında işlenmelidir.

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 43/1. Maddesinde hüküm altına alınan kurallara göre, işlenmiş birden fazla suç bulunmasına rağmen, fail bu suçların her birinden ayrı ayrı yaptırıma tabu tutulmamaktadır. Burada tek suçtan ceza verilip, verilen ceza belirli bir oranda arttırılmaktadır.

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 43/2. maddesi uyarınca zincirleme suç hükümlerinin uygulanabilmesi için şu koşullar gerekmektedir:

1) Aynı suç tek bir eylemle gerçekleştirilmelidir.

2) Bu suç aynı suç işleme kararı kapsamında işlenmelidir.

3) Birden fazla mağdur bulunmalıdır.

5237 sayılı TCK’nin 43/2 maddesine göre, aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda zincirleme suça ilişkin hükümler uygulanacaktır.

Fuhuş suçu, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “topluma karşı suçlar” başlıklı üçüncü kısmın, “genel ahlaka karşı suçlar başlıklı” yedinci bölümünde hüküm altına alınmıştır.[3]

Korunan hukuki yarar

Fuhuş suçu, genel olarak, toplumun ar ve haya duyguları ile birlikte genel ahlakın korunması hukuki yarar olarak öngörülerek suç olarak tanımlanmıştır.

Fuhuş suçunda mağdur

Fuhuş suçunda mağdur, esas itibariyle kendisine fuhuş yaptırılan kişidir.

Kanun koyucu, fuhuş yaptırılan kişinin yaşına göre yasal düzenlemede ikili bir ayırım gitmiş ve bu suçu tanımlamıştır.

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 227. maddesinin birinci fıkrasına göre 18 yaşından küçükler mağdur olarak kabul edilmiştir.

Buna karşın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 227. maddesinin ikinci fıkrasında ise yetişkinler suçun mağduru olarak kabul edilmiştir.

Fuhuş suçunda, mağdur olan kişinin cinsiyeti önemli değildir. Kadınlar gibi erkekler de bu suçun mağduru olabilir.

Fuhuş kavramı

Fuhuş terimi, Arapça kökenli bir kelime olup, haddini aşma, kötülük, namusa aykırı hareket, orospuluk anlamında kullanılmaktadır.[4]

Türkçe sözlüklerde ise, içinde bulunulan toplumun kurallarına uymayan bir şekilde bir veya birkaç kişiyle para karşılığı cinsel ilişkide bulunma şeklinde tanımlandığı görülmektedir.[5]

Yasal düzenlemede, fuhuş kavramı tanımlanmamıştır. Bu nedenle fuhuş konusunda yukarıda verilen tanımlara göre suçun tanımlanması gerekecektir.

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 227. Maddesinin birinci fıkrasında, Çocuğu fuhşa teşvik eden, bunun yolunu kolaylaştıran, bu maksatla tedarik eden veya barındıran veya çocuğun fuhşuna aracılık eden kişinin cezalandırılacağı hüküm altına alınmıştır.

Çocuklara yönelik fuhuş suçunda, suçun işlenişine yönelik hazırlık hareketleri de tamamlanmış suç gibi cezalandırılacaktır.

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 227. Maddesinin ikinci fıkrasında, bir kimseyi fuhşa teşvik etmek, bunun yolunu kolaylaştırmak ya da fuhuş için aracılık etmek veya yer temin etmek, ayrı bir suç olarak hüküm altına alınmıştır.

Fuhşa teşvik

Fuhşa teşvik, fuhşa sürüklenen kişinin kazancından yararlanılarak kısmen veya tamamen geçimin temin edilmesi halinde söz konusu olur.

Fuhşa teşvik etmek kavramı, kişinin fuhuş yapması için fuhuş yapacak kişide bir irade oluşturma çabalarının bütünü olarak tanımlanabilir.

Fuhşun yolunu kolaylaştırma

Fuhşun yolunu kolaylaştırmak, fuhuşu arayan bakımından bunun için veya fuhuş yapacak kimsenin fuhşa yöneltilmesi açısından, kişiye her türlü olanağın temin edilmesidir.

Fuhuş için aracılık etmek

Fuhuş için aracılık etmek, mağdur ile cinsel arzularını tatmin etmek isteyen kişinin bir araya gelmesini temin etmek amacıyla her türlü faaliyetin yerine getirilmesidir.

Yer temin etmek

Yer temin etmek, fuhuş yapacak mağdur ile cinsel arzularını tatmin etmek isteyen kişinin bir araya gelecekleri yerin ve ortamın sağlanmasıdır.

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 227. Maddesinde yer alan fuhuş suçu, seçimlik hareketli bir suçtur. Seçimlik hareketlerden herhangi birisinin yapılması suçun işlenmesi için yeterli sayılmaktadır.

Belirtmek gerekir ki, bu seçimlik hareketlerden birden fazlasının aynı zaman diliminde yapılması durumunda yine tek suç oluşacaktır.

Ancak daha sonra farklı zamanda seçimlik hareketlerin tekrarlanması halinde yeni bir suç işlenmiş sayılacaktır.

Fuhuş suçu, temadi eden, devamlılık gerektiren bir suçtur.

Başka bir söylemle, suçun gerçekleştiğinin kabulü için eylemin ardı ardına yapılmasını zorunlu kılan bir suç değildir.[6]

Zincirleme suç hükümlerinin uygulanması

Aynı mağdura değişik zamanlarda fuhuş yaptırılması

Fuhuş suçunda, mağdura değişik zamanlarda olmak üzere birden çok fuhuş yapması amacıyla aracılık edip, yer temin etmek suretiyle atılı suçun işlenmesi halinde fail hakkında, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 43. maddesi uyarınca zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerekecektir.[7]

Birden fazla mağdura fuhuş yaptırılması

Yargıtay, fuhuş suçunun mağdur sayısınca oluşacağını düşünmektedir. Gerçekten de, fuhuş suçu niteliği itibarıyla teselsülü de kapsamaktadır. Bu nedenle, birden fazla mağdura fuhuş yaptırılması halinde, mağdur sayısınca suç oluşacaktır. Bu durumda mağdur sayısınca hüküm kurulmalı ve fail mağdur sayısınca cezalandırılmalıdır.[8]

Örneğin; failin, sahibi olduğu otelde dokuz adet mağdura fuhuş için yer temin etmek şeklinde gerçekleştirdiği eylemde, fuhuş suçundan tek bir ceza verilip, verilen ceza zincirleme suç hükümleri gereğince belli oranda artırılması hukuka aykırı olacaktır. Burada söz konusu eylem, mağdur sayısınca suç oluşumuna neden olmaktadır. Bu nedenle fail, mağdur sayısınca ayrı ayrı cezalandırılmalıdır.[9]

(Bu köşe yazısı, sayın Dr. Suat ÇALIŞKAN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)

----------------------

[1] Nitekim bu husus Adalet Komisyonu raporunda da; “Ceza hukukunun temel kurallarından birisi, ‘kaç fiil varsa o kadar suç, kaç suç varsa o kadar ceza vardır’ biçiminde ifade edilmiştir.

[2] Zincirleme suç, 765 sayılı Kanunun 80. maddesinde; "Bir suç işlemek kararının icrası cümlesinden olarak kanunun aynı hükmünün bir kaç defa ihlal edilmesi, muhtelif zamanlarda vaki olsa bile bir suç sayılır. Fakat bundan dolayı terettüp edecek ceza altıda birden yarıya kadar artırılır" şeklinde düzenlenmiştir

[3] Fuhuş suçuna ilişkin 227. Madde şu şekilde düzenlenmiştir: MADDE 227. - [1] Çocuğu fuhşa teşvik eden, bunun yolunu kolaylaştıran, bu maksatla tedarik eden veya barındıran ya da çocuğun fuhşuna aracılık eden kişi, dört yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Bu suçun işlenişine yönelik hazırlık hareketleri de tamamlanmış suç gibi cezalandırılır. [2] Bir kimseyi fuhşa teşvik eden, bunun yolunu kolaylaştıran ya da fuhuş için aracılık eden veya yer temin eden kişi, iki yıldan dört yıla kadar hapis ve üçbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Fuhşa sürüklenen kişinin kazancından yararlanılarak kısmen veya tamamen geçimin sağlanması, fuhşa teşvik sayılır. [3] (Mülga: 6/12/2006 – 5560/45 md.; Yeniden düzenleme: 02/12/2016 YT-6763/18 md.) Fuhşu kolaylaştırmak veya fuhşa aracılık etmek amacıyla hazırlanmış görüntü, yazı ve sözleri içeren ürünleri veren, dağıtan veya yayan kişi bir yıldan üç yıla kadar hapis ve ikiyüz günden ikibin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. [4] Cebir veya tehdit kullanarak, hile ile ya da çaresizliğinden yararlanarak bir kimseyi fuhşa sevk eden veya fuhuş yapmasını sağlayan kişi hakkında yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarısından iki katına kadar artırılır. [5] Yukarıdaki fıkralarda tanımlanan suçların eş, üstsoy, kayın üstsoy, kardeş, evlât edinen, vasi, eğitici, öğretici, bakıcı, koruma ve gözetim yükümlülüğü bulunan diğer kişiler tarafından ya da kamu görevi veya hizmet ilişkisinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle işlenmesi hâlinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır. [6] Bu suçların, suç işlemek amacıyla teşkil edilmiş örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde, yukarıdaki fıkralara göre verilecek ceza yarı oranında artırılır. [7] Bu suçlardan dolayı, tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur. [8] (19.12.2006 T. 5560 sk. değ.) Fuhşa sürüklenen kişi, tedaviye veya psikolojik terapiye tâbi tutulabilir.

[4] Devellioğlu, Ferit: Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lûgat, Doğuş Matbaası, Ankara: 1962, s.322.

[5] Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlük, Ankara, 2005, s.719.

[6] “Ancak gerek 765 sayılı TCK'nun yürürlükte olduğu dönemde, gerekse 5237 sayılı TCK döneminde bu suçun temyiz incelemesini yapan Özel Dairelerce fuhuş suçunun bünyesinde devamlılığı barındırdığı ve zincirleme suç hükümlerinin uygulanamayacağı kabul edilegelmiştir. Bu kabulün temelini Genel Kadınlar ve Genelevlerin Tabi Olacakları Hükümler ve Fuhuş Yüzünden Bulaşan Zührevi Hastalıklarla Mücadele Tüzüğünün 15. maddesinde; "Başkalarının cinsi zevkini menfaat karşılığı tatmin etmeyi sanat edinen ve bunun için değişik erkeklerle münasebette bulunan kadınlara (Genel kadın) denilir" şeklinde tanımı yapılan "Genel kadın" kavramı oluşturmaktadır. Ancak bu tanım yalnızca fuhşu kendisine meslek edinen kişi ile ilgili bir tanım olup, fuhuş suçunun maddi unsuruna ilişkin bir yönü bulunmamaktadır. Dolayısıyla genel kadın tanımından hareketle fuhuş suçunun bünyesinde devamlılığı barındırdığı sonucuna ulaşmak isabetli değildir. Kaldı ki, ne 765 sayılı TCK'nun 435 ve 436. maddelerinde, ne de 5237 sayılı TCK'nun 227. maddesinde fuhuş suçunun oluştuğunun kabulü için, suçun maddi unsurlarından olan eylemin (fiil) birden fazla kez gerçekleştirilmesi gerektiği yönünde bir düzenleme yer almamaktadır.” Emsal karar için bkz.; YCGK, E: 2013/14-310, K: 2014/60, KT: 11.02.2014

[7] YCGK, E: 2013/14-310, K: 2014/60, KT: 11.02.2014: “Şikayetçi mağdureye değişik zamanlarda olmak üzere birden çok fuhuş yapması amacıyla aracılık edip, yer temin etmek suretiyle üzerine atılı suçu işlediği sabit olan sanık hakkında, 5237 sayılı TCK'nun 43. maddesi uyarınca zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasına ilişkin yerel mahkeme kararı isabetli olup, anılan maddenin uygulanma şartlarının oluşmadığından bahisle bozulmasına yönelik Özel Daire kararı yerinde değildir.”

[8] YCGK, E. 2012/1392, K. 2013/274, KT. 28.05.2013.

[9] YCGK, E. 2012/1392, K. 2013/274, KT. 28.05.2013: “….Sanığın, sahibi olduğu otelde dokuz adet mağdura fuhuş için yer temin etmek şeklinde gerçekleştirdiği eylem nedeniyle fuhuş suçundan TCK'nun 227/2, 43/2, 62 ve 52/2. maddeleri uyarınca 2 yıl 1 ay hapis ve 15.000 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin yerel mahkeme hükmünün Özel Dairece, ceza miktarı yönünden kazanılmış hak saklı kalmak kaydıyla, eylemin mağdur sayısınca suç oluşturduğundan bahisle bozulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır…”