Friedman: “Trump’ın İsrail’e yardım ettiğini düşünüyorsanız, aptalsınız!”

Dünyaca ünlü gazeteci ve yazar Thomas L. Friedman, 16 Ağustos 2019 tarihinde New York Times gazetesinde yayınlanan köşesinde ABD-İsrail ilişkisinin son dönemde aldığı şekli değerlendirdi. İşte o yazıdan alıntılar…

Dünya 1 yorum
21 Ağustos 2019 Çarşamba

(…) Netanyahu, Demokrat Parti vekilleri Ömar ve Tlaib’in İsrail’e girişini engelleyerek Başkan Trump’ı mutlu etti, ama Amerika ile olan ilişkileri zehirledi.

Bunu elimden geldiği kadar basit bir dille söyleyeceğim: Amerikan Yahudi’siyseniz ve İsrail-taraftarı olduğunu düşündüğünüz için oyunuzu Donald Trump’a vermeyi düşünüyorsanız, düpedüz aptalsınız!

Sakın beni yanlış anlamayın; Trump, yönetimde olan İsrail hükümeti için faydalı olacak birçok şey söyledi ve yaptı. Bu da İsrail kamuoyu tarafından sevinçle karşılandı. Bunu inkâr etmek, gerçeği inkâr etmek olur. Fakat açık olan diğer bir gerçek de şu: Trump’ın İsrail sevgisini gösterme şekli ve motivasyonu, Cumhuriyetçi Parti’nin tümünü İsrail taraftarı ve Demokrat Parti’nin tümünü de anti-İsrail olarak göstererek, yeniden seçilme şansını arttırma isteği ile şekilleniyor.

Sonuç olarak, Trump, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun bilinçli yardımlarıyla, şimdiye kadar hiçbir Amerikan Başkanının ve İsrail Başbakanının yapmadığı bir şeyi yapıyor; İsrail’e destek olmayı Amerikan politikasında bir bariyer meselesi haline getiriyor.

Çok az davranış, uzun dönemde İsrail’e, dünyada politik, askeri ve ekonomik açıdan önemli bir destekçisi olan Amerika’da, yandaş pozisyonu almak kadar zarar verebilir.

İsrail’in eski sağcı Amerika Büyükelçisi ve Netanyahu’nun bir zamanlar çok yakın danışmanı olan Dore Gold’un, 27 Kasım 2018 tarihinde Hudson Enstitüsündeki sohbetleri sırasında Netanyahu’yu uyardığı gibi: “Demokratlara da Cumhuriyetçilere de ulaşabilmelisin. ABD’de yandaş politikası yapmamalısın.”

Trump’ın Demokrat Parti’nin tümünü, yeni seçilmiş birkaç kongre üyesinin İsrail’e kaşı düşmanca davranışları sebebiyle kötüleme kampanyası, Netanyahu’nun da Trump’ın talebini onaylamadaki düşüncesiz istekliliği dolayısıyla, Ilhan Ömer ve Rashida Tlaib’in İsrail ve Batı Şeria’ya girişlerini engellemesi, Amerika’daki İsrail desteğine uzun süreli zarar verecek bir sürecin parçaları.

Netanyahu, daha sonra yumuşayarak Filistin asıllı Tlaib’e, İsrail’de olduğu süre boyunca boykotlarına devam etmeyeceğini yazılı olarak garantilemesi şartıyla, 90 yaşındaki büyükannesini özel, ‘insancıl’ bir şekilde ziyaret edebilmesi için vize vermeyi kabul etti. Tlaib başta bunu kabul etti, fakat daha sonra bu şartlar altında gitmemeye karar verdi.

(…) Trump, tüm Demokrat Parti’yi ‘İsrail’den nefret eder’ bir görüntüye sokmak isterken aynı zamanda İsrail sevgisi eşittir Netanyahu desteği algısını yaratıyor. Oysa ki, ülkesinde üç ayrı yolsuzluk suçlamasıyla karşı karşıya olan, tek önceliği yeniden seçilerek İsrail meclisinin adalet sistemini geçersiz kılmasını sağlayarak yargılanmaktan kurtulmak olan Netanyahu, İsrail tarihinin en uç, en sağcı hükümetini yönetiyor.

Eğer Bibi seçimi kazanırsa, kendisinin yolsuzluktan suçlu bulunmasını yasaklayan bir yasa çıkarmayı planlıyor. Yargıtay, söz konusu kanunu yasalara uygun bulmaz ise, Knesset’in Yargıtay’ı kendisine bağlayan bir yasa çıkarması için plan yapıyor. Bunları uydurmuyorum. İsrail, Yahudi muz cumhuriyetine dönüşecek.

(…) Şimdi de başka bir etkene bakarsak; Trump, Amerikan Büyükelçiliğini Tel Aviv’den Kudüs’e taşıyarak ve elçiliği, kankası Büyükelçi David Friedman tarafından yönetilen, Amerikalıların değil, İsrailli Yahudi yerleşimcilerin isteklerini öne çıkaran bir mevki haline getirerek, aslında İsrail ile Batı Şeria’nın birleşmesine yeşil ışık yakmış oluyor.

(…) Beni yanlış anlamayın; kesinlikle Ömer ve Tlaib’in candan savundukları ‘Boykot, Yatırımların Geri Çekilmesi ve Yaptırımlar (BDS)’ hareketine karşıyım. Bu, ikili-devlet çözümünü yok ediyor. Ayrıca Ömer’dan özellikle memnun değilim.

Minnesota’da geldiği bölgeyi gayet iyi tanırım, çünkü orada büyüdüm, St. Louis Park’ta. Ömer, Yahudilerle Müslümanların yukarı-orta-batıda en yüksek çoğunlukla birlikte yaşadıkları bölgeyi temsil ediyor. Müslümanlar ve Yahudiler arasında köprü kurması için yerleştirilen çok iyi bir adaydı. Bunun yerine, Washington’a geldiğinden beri, maalesef ikisi arasında köprüleri yıkan kişi oldu. Fakat ne zaman haklı olarak eleştirilmeye başlansa, Demokratlar otomatik olarak ‘İslamofobi’ diye bağırarak onu savunuyorlar. Bu da Trump kadar sinir bozucu...

Minneapolis’te -çete vahşetinden tutun da işsizliğe kadar- zor şartlar altında yaşayan çok sayıda Somalili göçmen Ömer’in neden Mississippi’in batı kıyısı yerine, Ürdün’ün batı kıyısında vakit geçirdiğini soruyorlar.

İsraillileri, Filistinlileri ve Arapları seviyorum; ama Tanrı beni onların bazı Amerikalı arkadaşlarından uzak tutsun. Bunların çoğu bu sorunu kullanarak ilgi çekmek, politik olarak yükselmek, para toplamak veya rakiplerini gayrimeşru bir hale getirmek istiyor.

Bu konuda Trump tek başına değil; sadece kötülerin en kötüsü.

Derleyen: Janet Mitrani

Siz de yorumunuzu yapın

Tüm Yorumları Görün