19 Nisan 2024 Cuma
İstanbul 16°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Fransa ve Türkiye’nin Atlantik’ten Avrasya’ya yolculuğu

Ali Rıza Taşdelen

Ali Rıza Taşdelen

Gazete Yazarı

A+ A-

Fransa ve Türkiye, Atlantik’ten Avrasya’ya doğru yol almaya çalışan iki ülke. İkisi de geçtiğimiz son 10 yılda ABD’nin dümen suyunda hareket etmiş; Libya, Irak (Barzanistan) ve Suriye’de ABD’nin değirmenine su taşımış.
Atlantik kampında ABD’nin bölgemizdeki planlarında rol alan; Türkiye’de Recep Tayyip Erdoğan, Fransa’da Sarkozy ile başlayan, Sosyal Demokrat François Hollande ve Emmanuel Macron ile devam eden bu sürecin artık sonuna geldik.
ABD’YE KARŞI MÜCADELE
Fransa’ya aşağıda değineceğiz. Türkiye’den başlayalım: 24 Temmuz 2015 PKK’ya karşı başlatılan “Hendek Savaşı”, Uçak krizinden sonra Rusya ile yakınlaşma, 15 Temmuz FETÖ’cü Amerikancı darbe girişimini ordu millet birliğiyle boşa çıkarma, devletten onbinlerce FETÖ’cüyü temizleme, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı operasyolarıyla ABD/İsrail terör koridarını önleme, bölge ülkeleriyle birlikte Barzanistan/İkinci İsrail projesinin engellenmesi, Astana süreci ve Soçi görüşmeleriyle Suriye’de çözüme katkı sunulması, Şangay İşbirliği Örgütü ve BRİCS’e yanaşma. Son olarak; ADB’nin İran’a dayattığı yaptımlara uyulmayacağının açıklanması.
Bütün bu gelişmeleri görmeden Türkiye’de devrimci bir sürece önderlik edilebili mi? Ama maalesef, meselelere bilimsel bakışın kör olduğu, bunun yerini önyargı ve feodal düşmanlığın aldığı bazı çevreler bu gelişmeleri görememektedir.
TÜRKİYE YENİDEN ATLANTİK KAMPINA DÖNER Mİ?
ABD’nin Türkiye’ye karşı başlattığı ekonomik saldırı sonucu, döviz kurlarındaki hızlı artışla birlikte, Erdoğan ABD ile anlaşır mı?, Rahip Andrew Brunson’u ABD’ye verir mi?, Erdoğan’a ne kadar güvenilir? Soruları bugünlerde en çok sorulan sorular. Erdoğan ABD ile anlaşır mı? Rahibi veririr mi vermez mi bilmem ama, artık Türkiye’nin Atlantik’ten kurtulmanın ve beklenenden de hızlı bir şekilde yeni dünyaya yani Avrasya güçleriyle işbirliği sürecine girdiğini söyleyebiliriz.
Yüreği Türkiye sevdası ve vatan sevgisiyle dolu olmayan bazı kişi ve çevreler, Erdoğan rahibi verse ve ABD ile anlaşsa bayram edecekler. Gözleri “Tayyip düşmanlığı” ile kör olmuş bu çevreler “Tayyip gitsin de kim gelirse gelsin” anlayışıyla bilinçi veya bilinçsiz ABD’nin değirmenine su taşıyorlar. Bu Tayyip düşmanlığı ki, bazı “sol” çevrelerin ve CHP’li dostlarımızın ABD’nin kara gücü PKK’nın siyasal uzantısı HDP’ye oy vererek Meclis’e girmesine neden olmuştur.
Şu kadarını söyleyelim; Erdoğan ve AKP iktidarına karşı mücadele ancak ve ancak anti emperyalist -ABD karşıtı- cepheden, halkçı, devrimci cepheden kısaca Kemalit Devrim’i tamamlama prorramını savunan milli cepheden yapılır.
Bugün Türkiye!nin Avrasya’ya yönelimini görmemezlikten gelebilir miyiz? Rusya, Çin ve bölge ülkeleriyle işbirliği yapma yüzünü Batı’ya dön diyebilir miyiz? Şangay İşbirliği Örgütü’ne sırtını dön BRİCS’e yanaşma! NATO’da kal, AB’ye üyelikte diren diyebilir miyiz?
Demek ki mesele Tayyip Erdoğan meselesi değil Türkiye meselesidir, Vatan meselesidir.
FRANSA’NIN AVRASYA’YA ZOR YOLCULUĞU
ABD Başkanı Donald Trump Avrupa Birliği’ne (AB) tarihinde görülmemiş bir saldırıya geçti. Resmen bir “ticaret savaşı” başlattı. Macron Trump’ın bu çıkışını “Avrupa’ya karşı ekonomik bir savaştır” değerlendirmesinde bulundu. Öncesinde İran ile nükleer anlaşmadan çekildi. “Macron bu kabul edilemez” dedi. Bu yetmedi; İran’a yaptırım uyguluyorum, buna uymayana da yaptırım uygularım kararını aldı. Macron “Bu karara uymuyoruz, İran ile iş yapan şirketlerimizi koruyacağız” dedi. Almanya ve hatta İngilltere ile bu süreçte birlikte hareket ettiler.
Macron, yılın ilk ziyaretini Çin’e yaptı ve ortak önemli kararlar aldılar. Yılın ilk yarısında 3 kez Rusya’ya gitti. Bir taraftan Rusya ile ilişkileri geliştiren kararlara imza atarken, diğer taraftan Suriye’de yenilgiyi kabul ederek, Rusya’nın desteğiyle Suriye’nin yeniden inşasında yer almak istediğini ifade etti. ABD’nin bu son dönemde Avrasya cephesine karşı başlattığı bu saldırılara karşı çareler üretmek için Macron, Merkel, Putin ve Erdoğan 7 Eylül’de İstanbul’da bir araya gelecekler.