25 Mayıs 2020 00:21

Ford Otosan işçisi: Üzerimizde müthiş bir baskı var

"MESS-SAFE ile ilgili çalışacakları yerde, önce herkese yaygın test yapsınlar, ücretli izin versinler. Daha farklı bir maske bulsunlar."

Fotoğraf: Ford Otosan Basın Bülteni

Paylaş

Ford Otosan işçisi
Kocaeli

Kocaeli’de maskesiz sokağa çıkmak yasaklandı, fakat maskeyle çalışmak serbest. Yasak günlerde çalışmak yine serbest.

Fabrikaya maske geldiği günden beri birbirimizle konuşmak imkansız hale geldi. Meğer biz o gürültülü ortamda birbirimizin ağzını okuyormuşuz, şimdi bağırarak konuşmak gerekiyor bu da yorucu tempoda imkansız. Maske sosyal ilişkileri tamamen engelliyor, mola alanında dahi hemen sigarayı içip içeri girmek zorunda kalıyoruz.

İşyerlerinde korona denetçileri sürekli dolanarak bizleri baskı altına alıyor, maskesini düzgün takmayan, yakın duran birini gördükleri anda ya fotoğrafını çekiyorlar ya uyarıyorlar ya da bizlere gelen mesajlardan anladığımız kadarıyla kurallara uyamayanları disipline göndereceklerini söylüyorlar. Üretim esnasında üç dört kişinin aynı ortamda iç içe çalışması sıkıntı olmuyor da barkot okutulmadığında (servis, yemekhane ve çalıştığımız alanlarda etiket şeklinde barkotlar var. Gittiğimiz yerde telefona indirilen uygulamayla bu barkotları okutuyoruz. Böylece fabrika içindeki her adımımız takip edilmiş oluyor), birine bir şey söylemek için adım attığınızda, mola alanında yer yetmediği için yakın durulduğunda (bazen mola alanında bile oturamıyoruz yer sıkıntısı yüzünden, akşama kadar ayakta kalıyoruz) bunlar büyük problem olabiliyor. Üzerimizde müthiş bir baskı var.

YAKINDA ‘HAYAT FABRİKAYA SIĞAR’ DİYECEKLER

Gelelim patronumuzun ve onun sendikasının çözümüne. MESS-SAFE diye tanıttıkları bu uygulama Türkçe okunuşu mesafe, İngilizce’de ise güvenli anlamına geliyormuş. Güvenlik önemli tabi ama kimin neyin güvenliği? Bu uygulama ile yapmak istedikleri ortada mesafeyi ihlal ettiği, işyeri kurallarına uymadığı gibi bahanelerle kolayca tazminatsız işçi çıkarabilmek, her adımımızı kontrol etmek, kaç dakika molada, kaç dakika tuvalette, kaç dakika kimin yanında durduk bunları öğrenmek... Zaten en korktukları şey olan biz işçilerin bir araya gelmesi durumunu ortadan kaldırmak, işçileri güvensiz hissettirmek ve sürekli denetlendiğimizi, gözetlendiğimizi düşündürtmek. Yarınlarda bu uygulama hayata geçerse bizlerin yararına olduğunu anlatacaklar ve hepimizin buna inanmasını bekleyecekler. Sonraki aşamada ise askeri düzen gibi işçi kışlaları yaparak her şeyi o alan içine sokacaklar, yani işçilerin hayatını üretim alanına hapsedip hayat fabrikaya sığar diyecekler. Patronlar sürekli lüks içinde tekne gezintisi yaparken bizler fabrikada hayvanat bahçesinde gibi daha kötü koşullarda yaşayacağız.

Sosyal toplumdan uzak sadece üretim için yaşaması beklenen araçlar olmamızı istiyorlar. Dünyanın nimetlerinden onlar yararlanacak, biz de eziyetini çekeceğiz. Bu da şu an kısmi olarak koronadan dolayı uygulanıyor. Devlet sayesinde bunu da yapıyorlar, sadece üretim için dışarı çıkabiliyoruz, bir de markete gidebiliyoruz. Çocuklarımız evde hapis, biz fabrikada hapis. 2. Dünya Savaşı’nda Nazilerin yaptığı gibi kamplarda çalıştırılıyoruz adeta.

SAHTE CENNET FİLMİ GİBİ…

Bunlar bize çok uzak görünüyorsa oturup şu bayram günlerinde Elysium-Sahte Cennet filmini izlemelerini öneriyoruz. Çünkü filmde dünya salgın hastalıklarla adeta bir çöplük ve sefalet içindeyken, zenginler Elysium dedikleri dünya dışındaki yerde keyif sürerek refah içinde yaşıyorlar, teknolojik gelişmeler sayesinde hastalıkları yenerek, ömürlerini uzatıyorlar. Bu düzen bozulmasın diye dünyadaki milyarlarca emekçinin ölmesi, sefalet içinde olması umurlarında değil ve onları robotları, parayla satın aldıkları ajanları aracılığı ile baskı altına almışlar ve kontrol ediyorlar.

Ya bekleyip sürüneceğiz ya da birleşip kazanacağız. Bu düzen bize bir şey vadetmiyor, gittikçe bizim her şeyimizi elimizden alıyor. MESS-SAFE ile ilgili çalışacakları yerde, önce herkese yaygın test yapsınlar, ücretli izin versinler. Daha farklı bir maske bulsunlar, nemden tozdan etkilenmeyecek, yüzümüzü gözümüzü yara yapmayacak... Üretim devam ettiği koşullarda saatte bir mola yapılsın ki dinlenip nefes alalım. Ara dinlemelerin sayısı arttırılsın. Günde iki maske yetmiyor, maskeler değiştirilmediği takdirde en az 4 maske verilsin. Virüse karşı mesafeli, MESS ve dayatmalarına karşı bir arada olmalıyız. Bizleri sendika, müdür, cumhurbaşkanı değil bizlerle aynı havayı soluyan aynı ortamda çalışan sınıf kardeşlerimiz dışında kimse anlamaz.

ÖNCEKİ HABER

3 yaşındaki Dilgeş de annesiyle cezaevine konuldu

SONRAKİ HABER

Kerevitaş işçisi risk altında çalışmak istemiyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...