Karadeniz Ereğlililere bir soru?

Nimet ile Alemdar Okullarının eski adını biliyor musunuz?

Hayır mı?

Merak etmeyin ben de bilmiyordum. Ama öğrendim.

Ha özel olarak merak edip araştırarak değil.

Tesadüfen.

Neymiş efendim isimleri?

Nimet’in birinci İnönü,

Alemdar’ın da ikinci İnönü…

1950 yılında Demokrat Parti iktidara geldiğinde her iki okulun adını değiştirerek, Ulusal Kurtuluş Savaşı’mızın Ereğli kahramanlarının isimlerini vermiş.

Valla iyi de etmiş.

Yerel düzeyde, yerel isimler tarihe bırakılır.

 

Peki Ereğli’deki otelin adının “Muzafferiyet” olduğunu bilen var mı?

Yine “Yok” diyeceksiniz.

Hemen Seyfi Onat’a soracaksınız biliyorum.

Haklısınız.

Seyfi Abi ayaklı kütüphane gibi.

Maşallahı da var ki, her gün okur da okur.

 

Bir bilgi daha; Karamahmutoğlu Halil Bey ’in inşaat sırasında temelden çıkan heykel, sütun, kap kacak gibi arkeolojik eserleri bir gemiye yükleyerek Sultan Abdülhamid’e gönderdiğini.  Abdülhamid’in de bu tarihi eserleri Rus Çar’ına hediye ettiğini bilenler bilir. Ben bilmiyordum. Abdülhamid’in bu hediyelerinden Rus Çar’ının memnun olması üzerine, Halil Bey’e “Sivil Paşa” unvanı verdiğini de yazıyor son okuduğum kitap.

 

4 gün içinde 508 sayfasını  okuyarak yuttuğum  bu kitapta, Uzun Mehmet’ten de söz ediyor.

Diyor ki, kömürü Uzun Mehmet keşfetti.

Diyeceksiniz ki, “Aksini iddia eden mi var?”

Açıkça yok da,  fısfıs, kafa bulandırmaya çalışanlar var.

 

Kemer’in  (Kırmacı) pırasasının ünü bile kitapta yer almış.

 

Hele 1954 kışı. Bu kış ile çok şey duymuştum. Çünkü, ben de o yıl doğduğum için “Uşacum gara kışlada doğdun sen. Gar tepelere çıkıyodu.” Diye tarif ederdi anam. Hatta doğduktan sonra çok hasta olmuşum da, babaannem (eycem) beni mezara götürüp Allah’a yalvarmış “Ya al ya ver” diye.

O kışı da anlatıyor kitap!

Hem öyle anlatıyor ki, siz  bile bugün öyle bir kış olabileceğini inanmazsınız. Limanda Tuna Nehrinden gelen Buz kütleleri yığınak yapmış. O yıllar ulaşım vapurlarla gerçekleştiği için Trabzon vapuru boğazdan içeri girememiş de geri dönüp  Ereğli limanına sığınmış.

Taaa Mart ayına kadar devam etmiş o kara kış !

 

Bir anekdot daha:

Batan bir gemiden sahile vuran  cesetin kimliği yok ise cebinde keş olup olmadığına bakarlarmış. Keş var ise kesin Ereğlili imiş.

 

Fazla uzatmadan kitaba geleyim. Kitabın adı “Filmi Geriye Sarınca.”

Yazarı Kemal Anadol.

33 yaşında milletvekili seçildiğinde çapraz iki çekiçten oluşan Zonguldak Spor rozeti ile  TBMM’de   kürsüye çıkıp yemin eden Kemal Anadol’un kaleme aldığı paylaştıkları o kadar çok ki.

Kimi zaman da kendi kendime gülme krizine tutulduğum yaşanmış anıları okumak şanstı.

Teşekkürler Kemal Anadol,  beni eski yıllara götürüp de, yeniden şarj olmamı sağladığın için.