İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın (İKSV) düzenlediği, 25 yıldır sponsorluğunu Garanti Bankası’nın üstlendiği 29’uncu İstanbul Caz Festivali başladı bile. Programa bir daha göz atarken, sayfa takvimi nedeniyle pazartesi akşamının hatırlı konuğu Enrico Pieranunzi’yi ancak o sahneye çıktıktan sonra yazabileceğimi fark ettim. Böyle şeylerin pek telafisi olmuyor ama caz ehli Feridun Ertaşkan (Cazkolik’in kurucusu) üstat hakkında yazdığı detaylı yazıda onun bu yıl iki albüm çıkardığını hatırlatıyordu: “İlki, şu an yazarken dinlediğim "Something Tomorrow"... Kontrbasçı Thomas Fonnasbaek ve davulcu Andrea Ceccarelli ile kaydettiği albüm Pieranunzi’nin trio formatlı kişisel geçmişinde yeni bir sayfa gibi duruyor. İkincisi, canlı kayıt.” Biz de onları dinleriz. Ama ne mutlu canlı dinleyenlere!

Ama şehir caz havasına Pieranunzi’nin dün akşamki konserinden, hatta John McLaughlin’in (yarın akşamki) açılış konserinden önce, genç cazcıların ücretsiz park konserleriyle girdi. Her yaştan cazsever/müziksever, her yıl olduğu gibi İstanbul parklarına dağıldı, tabiri caizse yayıldı. Çoluk çocuk, Genç Caz+ finalistlerini dinledi. Dört park konseri daha var programda, hatta bir de Parklarda Caz Tik Tok Sahnesi sürprizi.

***

Bu sefer festivali özetlemeyeceğim, bazı isimleri seçip onlar hakkında yazacağım. Çoğunun konserine de gidemeyeceğim için, hoş göreceğinizi umuyorum. Elbette bu isimlerden biri, yarın akşam açılış konseri ile Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu sahnesine çıkacak olan John McLaughlin. Cazın gelmiş geçmiş en iyi gitaristlerinden biri olan sanatçıya konserde en uzun ömürlü grubu The 4th Dimension eşlik edecek. Ne diyelim? Kariyeri boyunca 3 farklı nesli caz ve rock gitarcılığıyla tanıştıran birinden söz ediyoruz. John McLaughlin İstanbul’a ilk kez 1986 yılında, 14’üncü İstanbul Müzik Festivali’nde üçüncü Mahavishnu Orchestra’sıyla gelmiş, bugünkü Lütfü Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nın yerinde bulunan (ve basketbol nedeniyle gençliğimizin pek çok yılının geçtiği) Spor ve Sergi Salonu’nda unutulmaz bir konser vermişti. Yeniden gelsin, yine çalsın isteriz.

Kalben “Eski Dünyanın Yangını” ile, Teoman da “Koyu Antoloji” ile sahnede olacaklar. Pandemiden önce dinleyip sevdiğim Melody Gardot da festival programında. Ama ben asıl, Cemal Reşit Rey’de dinleyeceğimiz klarnet virtüözü Yom’u merak ediyorum. O da açılmadık kapıları açmaya çalışan bir müzisyen çünkü.

Geriye bir diva kaldı. Daha önce de Cemil Topuzlu Açıkhava Tiyatrosu’nda dinlediğimiz Diane Reeves yine aynı mekânda olacak. Emsalsiz bir ses, harikulade bir teknik. Grammy’ler de var tabii, ama Reeves’in yeteneğini ve ustalığını Grammy sayısı ile ölçmeye kalkmak ayıp olur. Zaten Jazz Master payesi ile Julliard’dan fahri doktorası da var. 2013’te Uluslararası Caz Günü’nde beraber çıktığı dünyaca ünlü klarnet virtüözümüz Hüsnü Şenlendirici Reeves’le aynı sahneyi paylaşacak. Daha önce de “Low Profile” ve “Persona” albümleri ile dikkati çeken besteci, piyanist Ercüment Orkut üçlüsüyle sahnede olacak.

Festivalin bize bir armağanı da Nardis Jazz Club 20’nci Yıl Kutlaması: Nardis Yıldızları ve Roberta Gambarini, bu akşam Sultan Park-Swissotel The Bosphorus’ta Nardis’in kuruluşunun yirminci yılını kutluyor. Yekta Kopan’ın sunacağı etkinliğe, yıllardır Nardis sahnesinden geçmiş pek çok cazcımız katılacak. Bir de konuk: İstanbul Caz Festivali’nin 2022 Yaşam Boyu Başarı Ödülü’nün sahibi Hayati Kafe. Kendisiyle önce mesajlaşmış, sonra radyo için konuşmuş ve geldiğinde de tanışmıştım. Ama o daha gencecik bir şarkıcıyken, İsveç’e gitmeden önce İstanbul’da İsmet Sıral orkestrasıyla çalışırken dinlemişliğim de var. Yaşını başını almış olmanın böyle faydaları da oluyor işte.

Dinlemediyseniz siftah edin derim. Hayran kalacaksınız…