TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文
SON DAKİKA
Hava Durumu
TR
Türkçe
English
Русский
Français
العربية
Deutsch
Español
日本語
中文

Felsefenin doğduğu topraklarda bir Türk

İzmirli gazeteci-yazar Uğur Oral'ın "Anlar ve Düşünceler" adlı kitabı tüm Yunanistan'da raflarda yerini aldı. Basılan kitabının ardından Oral ile kitabı üzerine hoş bir röportaj gerçekleştirdik

Haber Giriş Tarihi: 20.06.2016 08:04
Haber Güncellenme Tarihi:
Kaynak: Haber Merkezi
ilksesgazetesi.com
Felsefenin doğduğu topraklarda bir Türk

ONURHAN ALPAGUT-ÖZEL RÖPORTAJ

Gazeteci-yazar Uğur Oral Türk Yunan dostluğunun gelişmesi adına sarf ettiği çabalarla sadece Türkiye’de değil, Yunanistan’da da oldukça tanınan bir isim. Uğur Oral iki ülke arasındaki ilişkilerin güçlenmesi bağlamında uzun yıllardır sürdürdüğü çabalarına yeni ve anlamlı bir halka daha ekledi. 

Geçtiğimiz aylarda Oral'ın Yunanistan'da "Anlar ve Düşünceler" adlı kitabı yayınlandı. Militos Yayınevleri’nden çıkan kitap Yunanistan'da oldukça ses getirdi. Felsefenin doğduğu Yunan topraklarında bir Türk yazarın felsefe üzerine denemelerini kaleme alması hem yerel hem de ulusal basında oldukça dikkat çekti. İzmirli gazeteci-yazar Uğur Oral ile son kitabı üzerine konuştuk, kendisiyle Yunanistan deneyimlerini bizimle paylaşmasını istedik.

"Anlar ve Düşünceler" adlı kitabınızın oluşum süreci nasıl gerçekleşti?

Fotoğraf benim en büyük hobilerimden biri. Yıllardır fotoğraf çekiyorum. Açtığım sergiler aracılığıyla çektiğim fotoğrafları kitlelerle paylaşıyordum. Bir diğer tutkum ise felsefe.  Yıllarca felsefe üzerine yazılmış kitaplar okudum. Zaman içinde kendim de felsefe alanında denemeler yazmaya başladım. Bu denemeler hayatın bana öğrettikleriydi, yaşadıklarımdan çıkardığım derslerdi aslında... Tüm bu denemelerin hepsini amatör bir biçimde, kendi kendim için yazıyordum. Bugüne kadar hiç kimseyle paylaşmamıştım, hiçbir yerde yayınlanmamıştı. Yani, tamamen kendi iç dünyam ile alakalı bir durumdu. Türkiye'de açtığım bir sergide, değişik, denenmemiş bir şey yaparak fotoğraf ile felsefeyi buluşturdum. Beklemediğim bir şekilde denemeler fotoğrafların önüne geçti. Herkes denemelere büyük ilgi gösterdi. Hiç tanımadığım kimselerin sosyal medya hesaplarında denemelerimi paylaştıklarını gördüm. Gösterilen ilgi çok hoşuma gitti, gururlandım. Sonrasında sergilerle ilgili gazetede yayınlanan haberleri, kendi sosyal medya hesabımda ve kişisel internet sayfamda paylaşıyorum. Hesabımda çok sayıda Yunanlı arkadaşım var. Paylaştığım denemeleri görüyorlar, Türkçe olduğu için anlamıyorlar, ricada bulunarak İngilizceye çevirmemi istiyorlar, bende bu denemeleri İngilizceye çevirerek kendilerine gönderiyorum. Bir arkadaşım bana "Atina'da neden bir sergi açmıyorsun?" diye sordu. Ben de kendisine,"Neden olmasın, açabilirim" diye cevap verdim. Ama benim sergilerimin bir özelliği var, tüm sergilerimi hayır amaçlı açarım ben. Yunanistan’da zihinsel engelli çocuklara yardım amaçlı çalışan Amimoni Vakfı benimle temasa geçti.   Geliri tamamen Amimoni Vakfı’na bırakılmak üzere bir sergi açmaya karar verdim. Atina’da Booze Cooperativa Kültür Merkezi benimle temasa geçti. İlk sergi için bir ön anlaşma yaptık. Sonrasında galeri sahibi ile konuşurken, felsefi denemeler ile birlikte fotoğrafları birleştirdiğim sergimden kendisine bahsettim. Bu düşünceye bayıldı ve aynı konsepti Atina'da da denememi istedi. Ancak denemelerin hepsi Türkçeydi. Bir kısmı Yunanlı arkadaşlarım tarafından Yunancaya çevrildi. Atina'da da aynı Türkiye’deki gibi fotoğrafla felsefenin buluştuğu bir sergi açtım. Yani her fotoğrafın yanına bir de deneme ekledim. Atina'da aynı durum tekrarlandı. Sergi ziyaretçileri, denemelere muazzam ilgi gösterdiler. Hatta denemelerim fotoğrafların bile önüne geçti, ziyaretçilerle denemeleri konuşur hale geldik. Benden bu konsepti kitap haline dönüştürmemi istediler. Sergide anı defterine "Kitabınızı bekliyoruz" diye not düşenler bile oldu. Açıkçası o güne kadar hiç böyle bir şey aklımda yoktu. Felsefi denemeleri az önce de belirttiğim gibi sürekli kendim için yazıyordum, yayınlatmak gibi bir düşüncem hiç yoktu. Ama Yunanlı sanatseverlerin bu yoğun ilgisi ve motivasyonu neticesinde "Neden olmasın" diye kendime sormaya başladım. Theodore diye bir Yunanlı entelektüel arkadaşım var. Kendisine Atina’daki sergimde fotoğrafla felsefeyi buluşturan formatın gördüğü ilgiyi anlattım. "Seni birisiyle tanıştıracağım" dedi. Ertesi gün Militos Yayınları’na gittik. Yayınevinin Başkan Yardımcısı Nikos Chatzigeorgiou ile görüştük. Sayın Chatzigeorgiou büyük ilgi gösterdi. Bir Türk yazarın, felsefenin doğduğu Yunanistan’da bir felsefe kitabı yayınlaması projesinin çok büyük ilgi göreceğine inandığını belirtti. Böylelikle çalışmalara başladık. İşler oldukça ilerledi, burada Olga Firuze Kurt diye çok sevdiğim bir arkadaşım var. Hem Türkçe’ye hem de Yunanca’ya oldukça hakim. Olga, Türkçe denemeleri Yunanca’ya çevirmeye gönüllü olarak başladı, 60 deneme tek tek Yunancaya çevrildi. Bu denemeler Yunanistan'a gitti, hazırlandı. Düğmeye bastık, geçen nisan ayı başında da kitap Yunanistan'da yayınlandı.

KENDİME AİT TEORİLER

Kitabın içeriğinden bize bahseder misiniz?

Kitap 120 sayfa, A4 boyutunda biraz büyük bir biçimde. 60 tane felsefi deneme ve fotoğraf barındırıyor. Tamamen kendi çektiğim fotoğraflardan oluşuyor. Fotoğraflar tamamen Yunanistan ve Türkiye'den çekilen fotoğraflardan oluşuyor. İki ülkenin güzelliklerini bir kitapta buluşturduk. Kitap tamamen yalın ve sade bir dille, adeta bir dost ile sohbet eder şekilde yazıldı. Benim kendime ait pek çok teorim var. Denemelerim bu teorilerimden oluşuyor. Hatta okura ilginç gelmesi bağlamında bazılarına  “Gökkuşağı teorisi” “Pasta-kek kuralı”,  “Parantez felsefesi”  gibi isimler verdim. Uzunlukları aşağı yukarı birer paragraf şeklinde kısa denemeler. Denemelerimde hayat üzerine; insanlık, mutluluk, huzur, hayatın kısalığı, basitlik, sadelik, dostluk, aşk, yalnızlık gibi herkesin yaşadığı duyguları kendi algıladığım, yorumladığım şekilde felsefi bir deneme haline getirerek kaleme aldım.

MUAZZAM İLGİ GÖRDÜM

Yunanistan'dan elde edindiğiniz izlenimler nedir?

Son yaptığım ziyaret 12'inci ziyaretim oldu. Bu sefer farklı bir şey deneyerek Selanik ile başladım. Orada da bir sergi düzenledim. Yine aynı şekilde hayır amaçlı bir sergi oldu. Kişisel olarak 13., Yunanistan’daki 4. sergimi Selanik’te meme kanseri ile savaşan Aelia Vakfı yararına açtım. Selanik programı kapsamında 2 adet kitap prezantasyonu ve 1 adet fotoğraf sergisi gerçekleştirdim. Muazzam ilgi gördü etkinlikler. Selanik programı tamamlandıktan sonra Atina'ya geçtim. Atina’da 2 kitap prezantasyonu, bir konferans ve bir de imza gününü organize ettim. Atina’daki söyleşilerime Türk-Yunan Ticaret Odası Başkanı Panagiotis Koutsikos ve Ege Adalarını Kalkındırma Odası Başkanı Thrasos Kalogridis gibi tanınmış isimler de katıldı. Benim Türk-Yunan dostluğunun gelişmesi bağlamında yıllardır verdiğim çabaların desteklenmesi gerektiğinin altını çizdiler. Atina’daki organizasyonlar da büyük ilgi gördü. 1 hafta süren etkinliklerin ardından Türkiye'ye döndüm.

Yunanlıların kitap hakkındaki izlenimleri ne şekilde oldu?

Yunan toplumu okumayı, felsefeyi seven bir toplum. Dolayısıyla aldığım izlenimler oldukça güzeldi. Özellikle kitabın dili hakkında oldukça olumlu geri bildirimler aldım. Gerçekleştirdiğim söyleşiler kapsamında Yunanlılar ile fikir ve görüş paylaşımlarım oldu. Kitapta kullanılan fotoğraflar oldukça ilgi gördü. Yunanlı olup da Yunanistan'da fotoğrafını çektiğim yerler hakkında bilgisi olmayanlar vardı, sonrasında oraları görmek isteyenler oldu. Tüm bunlar keyif verici şeyler. Militos Yayınları ile 2'inci bir kitabın ön anlaşmasını gerçekleştirdik. Yeni çıkacak kitabın içeriği "Bir Türk Gazetecinin gözünden Yunanistan" üzerine olacak. Tüm izlenimlerini bir kitap haline getireceğim. Tamamen Yunanistan'ın bir değerlendirmesi olacak.

TÜRKİYE'DEN İLGİ YOK

Kitabınızı neden Yunanistan'da çıkardınız?

Onlardan böyle bir teklif geldi. Benim bir prensibim var. Yayın evi peşinde koşmam. Bir yazarın kitabını yayınlatmak için yayınevlerini kapı kapı gezmesini doğru bulmuyorum. Türkiye'de çok sayıda yayınevi var. Kitaba dair haberler birçok kez basında yayınlandı. Birçok televizyon kanalında, gazetede benim kitabımla ilgili röportajlar yayınlandı. Bu şekilde herkes öğrendi. Şu ana kadar Türkiye'den kapımı çalan bir yayınevi olmadı. Çok ilginçtir; Romanya'dan bir yayınevi beni buldu. Bu kitabı Romence yayınlamak istediklerini bildirdiler. İlk fırsatta Bükreş'e gideceğim, yüz yüze görüşeceğiz. Anlaşırsak kitabımın Romanya’daki yayın haklarını onlara vereceğim. Düşünün ki Romanya'daki bir yayınevi kitaptan haberdar oluyor, beni buluyor ve kitabı yayınlamak istiyor ancak Türkiye'den daha tık yok. Benim 4 tane daha kitabım var. Hepsi bilgisayarımda kayıtlı. Dileyen olursa, yayınlarım. Ama kimsenin peşinde koşmam. Yunanistan bana bu ilgiyi gösterdi, seve seve yaptım.

ARADA UÇURUM VAR

Türklerin ve Yunanlıların sanata olan ilgisini karşılaştırır mısınız?

Arada uçurum var. Benim Atina'da açtığım en son fotoğraf sergisinin açılış kokteyline katılımcı sayısı 270'di. 73 fotoğrafın 60'ı satıldı. Bu bir rekordur. Böyle bir şeyi Türkiye'de yaptığınız zaman katılımcı sayısı da ortadadır. Satılan fotoğraf sayısı da malumdur. En son burada bir fotoğraf sergisi açtım.  Gösterilen ilgi beni oldukça üzdü. Bir daha Türkiye'de fotoğraf sergisi açmama kararı aldım.

İleriye dönük hedefleriniz nedir?

Dört tane basıma hazır kitabım var. Türkiye'de bir yayınevinden talep gelirse bu kitapları yayınlamak istiyorum. En büyük hayallerimden bir tanesi şarkı yazmaktı. Bunu yaptım. Ben ürettikçe mutlu olan bir insanım, dolayısıyla üretmeye devam. Rodos'tan davetler geldi. Çalışmalarımı orada da yapmam istendi. Seve seve yapabileceğimi söyledim. Ekim ayında yine Yunanistan'a gideceğim. Atina’da yeni bir konferans vermem için davet ettiler. Yine kitap tanıtımları ve imza günleri düzenlenecek. Gelecek yıl bir Yunanlı yazar misafirim olarak Türkiye’ye gelecek. İzmir’de birlikte bir konferans vereceğiz.

KRİZ İKİLİ İLİŞKİLERDE ÜLKELERİ BİRBİRİNE YAKINLAŞTIRIR

Türk-Yunan ilişkilerinde gözlemleriniz nedir?

Her geçen yıl iyileşen bir grafik görüyorum. Bir ay önce İzmir'e Alexis Cipras geldi. Kendisine muazzam bir ilgi gösterildi. Türkiye-Yunanistan arasında yeni bir dönem başlıyor. Şu an hükümeti oluşturan Syriza Partisi, tarihinde ilk defa seçim kampanyalarında Türkiye aleyhine konuşarak iktidara gelmedi. Daha evvel hep gelen iktidarlar bu yumuşak karna dokunurdu. Oy almak adına Türkiye ile olan sorunları gündeme getirirdi. Ama Syriza Partisi böyle bir şey yapmadı. Burada Alexis Chipras'ın barışçıl bir insan olmasının da etkisi var. Rahmetli İsmail Cem ve Yorgo Papandreu'nun başlattığı sürecin Yunanistan ve Türkiye arasında her geçen gün daha da gelişerek, ilerlediğini görüyorum. Bugün neredeyse Türk arkadaşım kadar Yunanlı arkadaşım var. Kendileriyle sürekli bir araya geliyoruz, sohbet ediyoruz. Koşullar oldukça olumlu gelişiyor. Krizler bugüne kadar ülkeleri birbirine yaklaştırmış. Türkiye ile Yunanistan'ı zamanında çok büyük aşk yaşamış, ama ayrılmış iki sevgiliye benzetiyorum. O kadar çok paylaşılmış şey var ki; yolları ayrılsa dahi düşman olamıyorlar. 1941 yılında Yunanlılar Almanlar, İtalyanlar tarafından işgal edildiğinde, çok büyük bir açlık başlıyor. Yunanistan'ın yardımına ilk Türkiye koşturuyor. Buradan gemiler ile gıda ve ilaç malzemeleri gidiyor. Hatta kimi çocuklar buradaki hastanelerde tedavi görüyor. Kriz anında her iki ülke de tüm sorunları unutuyor ve bir araya gelebiliyor. 1999 yılında yaşanan Marmara Depremi'nde ilk Yunanlılar yardıma gelmişti. Şimdi Yunanistan’da bir ekonomik kriz var. Ben bu krizin de iki ülkenin ilişkilerine artı değerler katacağı kanaatindeyim. Yunanistan’ın bu krizi atlatabilmesi açısından en büyük desteği Türkiye’den bulacağı keza AB’ye girmek için yıllardır çaba sarf eden Türkiye’nin en samimi yardımı Yunanistan’dan göreceği kanaatindeyim. İki ülkenin birlikte ortaya çıkaracakları sinerjiye odaklanmaları gerekiyor. 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.