İran silah sanayisinin kilit ismi nükleer fizikçi Muhsin Fahrizade’nin suikast sonucu öldürülmesi dünya gündemindeki yankısı sürüyor. Nükleer ve füze teknolojisi açısından İran’ın büyük bir darbe aldığını söyleyen siyaset bilimci Arif Keskin “Biden’ın zaferi sonrası İran-ABD nükleer müzakerelerine dönüş gündeme geldi. Bu zamanlama bu adımı baltalama girişimi olarak görünüyor” dedi.

Fahrizade suikastı dengeleri değiştirebilir: Washington-Tahran yakınlaşması hedef alındı

Özde Çelikbilek

Nükleer fizikçi Muhsin Fahrizade’nin Tahran yakınlarında öldürülmesi İran’daki suikastları yeniden gündeme taşıdı. Ülkede son 10 yılda 5 nükleer bilimci suikast sonucu öldürüldü.

Saldırı sonrası gözler İsrail gizli istihbarat servisi MOSSAD’a çevrildi. İran devlet televizyonuna konuşan Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, İsrail'i hedef alarak "Küresel küstahlığın şeytani eli bir kez daha, gaspçı Siyonist rejim tarafından kanla kirletildi" dedi.

ABD’de Joe Biden’ın zaferi sonrası İran-ABD arasındaki nükleer müzakerelere geri dönme ihtimalinin olduğu bir dönemde gerçekleşen Fahrizade suikastını, Ortadoğu ve özellikle İran konusundaki çalışmalarıyla tanınan siyaset bilimci Arif Keskin değerlendirdi.

Keskin, “İran hükümeti ve Joe Biden müzakere masasına dönme konusunda oldukça istekliydi. Bu ihtimal bölgedeki dengeler açısından oldukça önemliydi. İran, Suudi Arabistan, ABD, İsrail ilişkileri bağlamında bakıldığı zaman operasyonun bu zamanda gerçekleşmesi, müzakereleri baltalamaya yönelik, engelleme ve zorlaştırma girişimidir” dedi.

‘‘NE MASA VERİRİZ NE DE İMKÂN’’

Arif Keskin şunları söyledi: ‘‘Engelleme ve sabotaj girişimleri bu müzakereleri farklı alanlara çekmeye dönük çaba olarak görülebilir. Bunun anlamı, İsrail gibi bir ülkenin ABD-İran arasındaki müzakerelerden ciddi anlamda rahatsız olması ve ‘bizim de isteklerimizi ciddiye alın’ mesajının verilmesidir. İsrail, istekleri ciddiye alınmadığı takdirde ‘Ne masa veririz ne de imkan tanırız’ diyor. Ancak bunu tam anlamıyla engelleyemeyeceğini de biliyorlar.’’

Fahrizade’nin daha önce de öldürülmek istendiğini söyleyen Keskin onunla ilgili bilinenleri şöyle aktardı; “İran nükleer ve füze teknolojisinin babası olarak biliniyordu. Hatta ona Pakistanlı atom bombası üzerine çalıştığı söylenen Abdülkadir Han ismi verildi. Çok geniş bir alanda çalışan bilim insanıydı. Koronayla mücadelede de önemli sorumluluklar almış ve geliştirdiği kit medyaya çok fazla yansıtılmamıştı. Bilinçli olarak gözlerden uzak tutuldu. İran dini lideri Ali Hamaney’in gözdesiydi. Suikast İran füze ve nükleer teknolojisi açısından büyük bir darbe. Savunma ve silah sanayisinin en belirleyici isimlerinden biri hayatını kaybetti. "

GERGİN BİR SÜRECE TANIKLIK EDEBİLİRİZ
“Yeni suikastlar olabilir mi?” sorusuna ise Arif Keskin şu yanıtı verdi: “Devamı gelirse, büyük ihtimalle İran, İsrail ve ABD arasında daha gergin bir sürece tanıklık edebilir. Bu suikast, İran’ın karşısında gözler önünde olmayan, çok iyi korunan önemli bir karakteri öldürebilecek bir yeteneğe sahip bir gücün bulunduğunu gösteriyor. Bu ciddi bir risk ve tehlike barındırıyor. Bu suikastla İran dünyadaki caydırıcı görüntüsü açısından ağır bir darbe aldı. İran’ın istihbarat servisindeki açıklıklar tartışılıyor. Hatta daha da İran devletinin içinde suikastçı örgütlerle işbirliği yapanların olduğu iddiası da ortaya atıldı."

İRAN, TUZAK OLDUĞUNUN FARKINDA

Arif Keskin, olayın sadece bu suikast ile biterse farklı şekillerde yorumlanacağını ifade etti, ancak devamı geldiği takdirde sürecin değişeceğinin altını çizdi. Keskin, “Muhtemelen İranlı yetkililer şu şekilde düşünüyor; Bu bir tuzak ve amacı İran ile ABD’yi karşı karşıya getirmek. İran suikastın sorumlusu olarak İsrail’i işaret ediyor. Ancak İsrail’e bir karşılık verdiği takdirde devreye ister istemez ABD’nin gireceğini biliyor. Suikastı planlayanların niyeti de ABD’nin bir ayağını bu döngünün içine yerleştirmek” şeklinde görüşlerini dile getirdi.

KASIM SÜLEYMANİ HATIRLATMASI

Arif Keskin, İran’ın bu dönemde saygınlıklarını koruyabilecek, diğer yandan ABD’yi bu işin içine çekmeden bir yanıt verme formülü üzerine gideceklerini düşündüğünü belirterek görüşlerini şöyle aktardı: “ABD’nin Bağdat Havalimanı’nda Kasım Süleymani’yi öldürdü. İran ise Irak’taki askeri üssü vurdu ama öncesinde Irak Başbakanı’nı arayıp saldırının haberini verdi ve üs boşaltıldı. Saygınlık ve caydırıcı imajlarını korumaya çalıştılar. Hem de ABD ile savaşa girmemeyi tercih ettiler. İran, burada ayın yolu izleyebilir. Ama suikastların devamı gelirse, büyük ihtimalle İran, İsrail, ABD arasında daha gergin bir sürece tanıklık edebiliriz.”

***

fahrizade-suikasti-dengeleri-degistirebilir-washington-tahran-yakinlasmasi-hedef-alindi-810683-1.

Netanyahu “Bu ismi unutmayın” demişti

1958 yılında İran'ın Kum kentinde doğan Muhsin Fahrizade, fizik profesörüydü. 1979 yılındaki İran İslam Devrimi'nin ardından kurulan Devrim Muhafızları Ordusu'nda görev aldı. Savunma Bakanlığı Araştırma ve İnovasyon Kurumu Başkanı ve askeri bir kurum olan İmam Hüseyin Üniversitesi'nde fizik profesörü olarak görev alan Fahrizade, askeri alandaki faaliyetleriyle de biliniyordu. Fahrizade, İran’ın nükleer bilimcileri arasında en öndeki isimdi. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu 2018'de İran'ın nükleer programıyla ilgili yaptığı sunumda Fahrizade'nin ismini anıp "Bu ismi unutmayın" dedi.