Factum stultus cognoscit

Arabanızı “meskûn mahallerde”, şehrin ara sokaklarında çok hızlı sürmezsiniz.

Bunun “rasyonel”, yani akla dayalı, mantık çerçevesinde gerekçeleri vardır.

Aslında risk aşikârdır: O sokaklarda yola beklenmedik bir anda, beklenmedik bir yerden küçük çocuklar, yaşlı insanlar, hatta sokak hayvanları çıkabilir. Yüksek hızda seyreden bir aracın çok kısa mesafede durdurulması mümkün olmadığından ara sokakta hız yaparsanız maddi hasarlı, ağır yaralanmalı hata ölümlü kazalara yol açabilirsiniz.

Akıllı, sağduyulu insanlar bu açık riski öngörerek davranışlarını ayarlar, herhangi bir ikaza lüzum hissetmezler.

Fakat bazıları da vardır ki riske göre tutum alamaz, illa ikaz edilmeye ihtiyaç duyarlar.
Onlar için sokaklara hız limitlerini gösteren trafik işaretleri koyulur.
Rasyonel olanın, hukuki ve resmi olarak da korunduğu “hatırlatılır”: Belirtilen hız aşılırsa ve bu tespit edilirse maddi bir ceza söz konusu olacaktır.
Zaman zaman da trafik polisleri eliyle kontroller gerçekleştirilerek, trafik levhasıyla deklare edilen soyut kuralları ihlal etmenin “hakikaten” somut cezalara dönüşeceği gösterilir.
Maalesef bazılarına bu da kâr etmez!

Her sokağa bir trafik polisi dikmek yahut hız kameraları yerleştirip radar kurmak mümkün olmadığından “hukuk kurallarını” ihlal edenler çıkar.

Bunların, içinde yaşadıkları topluma da hukuka da kurallara da saygıları yoktur. Yakalanmayacaklarını bilmek onlar için yeterlidir.
Yahut yakalansalar bile ceza almamalarını temin edecek, rüşvet vermek, araya itibarlı bir tanıdığı sokmak gibi “yollara” sahip olmak…
Hak, hukuk tanımayanları dizginleyebilecek diğer bir unsur, sosyal baskı mekanizmasıdır.

Tanıdıkları, sevdikleri, itibar ettikleri tarafından kınanmak, ayıplanmak rahatsız eder herkesi.

Ancak alâmet-i fârikasından biri de “anonimlik” olan “şehirde”, insanlar üzerinde bu tür bir kontrolün oluşturulabileceği mekanların sayısı çok sınırlıdır.
Anonimlik yüzünden etkisi hızla azalsa da “mahalle baskısı” diye bir şeyden hala söz edilebilir.

Ama bir kişinin aynı anda kaç mahallesi olabilir?

Şehrin sayısız sokaklarında, kuralları ihlal eden kişiyi tanıyacak ve onu yaptıklarından ötürü kınayıp ayıplayabilecek birilerinin bulunma ihtimali pek azdır.
Bu da işe yaramayınca nihayet kişilerin ahlakına müracaat edilir. Başka insanların hayatlarına saygı duymak için kanunlara, trafik levhalarına, polislere, eş dostun kınamasına aslında ihtiyaç olmamalıdır.

Fakat ahlak da “soyut” bir kavram olarak “somut” davranışlara dönüşmez pek çok kimsede.
Hiçbir mekanizmanın fayda etmediği tipler için son çare, onları adam akıllı sarsmaktır.
Hızını sınırlamamak hususunda ısrar eden kalın kafalı tipler, şöyle iyice sarsılsın, araçları hasar görsün, konforları bozulsun diye, avuç avuç paralar dökülmüş dümdüz, kaymak misali asfalt yollara suni tümsekler yapılır.

Bu sonuncu tedbir, yani fiziksel manada sarsmak, mecburen hizaya sokar birçok insanı.
Vicdanın, öngörünün, kanunların, trafik levhasının, ceza tehdidinin yavaşlatamadığı kimseleri kaba tümsekler yavaşlatır.
Ama en etkili “ders”, o endişe edilen hadisenin vuku bulmasıdır.

Atalarımızın “Bir musibet bin nasihatten evladır” sözü doğrudur ama daha çok söz anlamaz, okuma, dinleme, anlama melekeleri fazla gelişmemiş tipler için geçerlidir!
Bu yazının başlığı olan Latin atasözü “Factum stultus cognoscit”, Desiderius Erasmus’un 1500 yılında yayımladığı Adagia isimli eserde geçer.
“Ahmak kişi riski, ancak zarar gördükten sonra anlar” demektir.

Akıllı kimseler, stratejik düşünebilen, riski görüp, anlayıp, tedbirlerini beklenen tehdit gerçekleşmeden evvel alabilen kimselerdir.
Covid 19 salgını, insanlığın rotasını değiştirecek nitelikte, korkunç bir salgın.

Kısa vadede sevdiklerimizi, yakınlarımızı, orta vadede işlerimizi kaybetme riskimiz var.
Salgınla ilgili ikazları anlayamayan, ciddiye almayan, umursamayan, dolayısıyla gereken tedbirleri vakitlice uygulamaya koymayanların, şuursuzca AVM’leri, piknik alanlarını doldurmaya devam edenlerin akılları, ne yazık ki ancak bizzat zarar gördükleri zaman başlarına gelecek.
Üstelik zararları sadece kendilerine olmayacak…

YORUMLAR (5)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
5 Yorum