Eş seçiminde öncelikli olması gereken dindarlık boyutunun göz ardı edilmesinin büyük sıkıntı ve problemleri beraberinde getirdiğini apaçık.
Evliliğe doğru aday arama, sözlülük ve nişanlılık aşamalarında aranılacak ilk kriter “küfüv-denklik”tir. “Şer’an koca, karıya küfüv olmalı, yani, birbirine münasip olmalı. Bu küfüv ve denk olmak, en mühimi, diyanet (din, dindarlık) noktasındadır.” Ki, dindarlığın ölçüsü yalnız şekil, kılık-kıyafetten ibaret değil. “Hakiki dindar” ferdin, ailenin ve toplumun dünya hayatıyla ahiret işlerini tanzim eden İslâm şartlarını ve şahsî ibadetlerini ifa edendir.
Bunun yanında, eş namzedinin -var ise şayet- mensup oldukları aynı cemaatten, guruptan seçilmelidir. Zîra, her cemaat ve grubun dünyaya, hadiselere bakış açısı farklıdır. Bu farklılıkların hayata yansıması kaçınılmazdır. Evlilik meselesinde meslek, meşrep farklılıkların bulunması, sıkıntılara sebep olabilir.
● Düşünce yapımıza ● Aile yapımıza ● Hizmet anlayışımıza ● Sosyal, kültürel hayatımıza uygun, denk olmalı ● Kültür, hatta bölge farklılıkları da dikkate alınmalı. Eşler aynı kültürü paylaşmalı. Zîra, kafa yapısı, bölge, iklim, çevrenin fıtrat, huy ve karakter üzerinde etkisi büyük.
Aynı kültür, aynı bölge, hatta aynı şehir veya köyden, yahut aileden evlenip huzursuz ve mutsuz; çok farklı din, ülke ve bölgelerden evlenip de huzurlu ve mutlu olanlar da vardır. Farklı meslek, meşrep, cemaat, gruptan mutlu huzurlu; farksız olanlarından da mutsuz evlilikler olabilir ve vardır. Ama, bunlar istisnaidir. İstisnalara göre değil, İslamın evlilik ve aile ölçü, prensip ve kriterlerine göre hareket etmeli. Zira, “Bu zaman eski zamana benzemiyor. Terbiye-i İslâmiye yerine terbiye-i medeniye, yarım asra yakın hayat-ı içtimâiyemize yerleştiği için, bir erkek, bir kadını ebedî bir refika-i hayat ve saadet-i hayat-ı dünyeviye medâr ve sâir günahlardan kendini muhafaza etmek için almak lâzım gelirken, o biçâre zaifeyi dâim tahakküm altında, yalnız dünyevi, muvaakkat gençliğinde sever. Ona verdiği rahatın bazı on misli onu zahmetlere sokar.” (Emirdağ Lâhikası, s. 292.)
Bir erkek veya bayan kendine denk (küfüv) ve Kur’ân ile sünnetin ortaya koyduğu kriterlere uygun bir eş bulana kadar, kendisini işine, hizmetine vermeli. Özellikle “Dindar kadın, İslâmî terbiyeden nasibini almayanla evlenmek yerine nafakasını kendisi temin etmelidir” (Emirdağ Lâhikası, s. 293.)