5237 sayılı Türk Ceza Kanunu uygulamasında, yasal düzenlemede suç olarak tanımlanmış eylemin gerçekleştirilmesi halinde, fail cezalandırılmaktadır.

Çünkü bu durumda suçun kanuni tanımında yer alan unsurlar gerçekleşmiş, ortaya cezalandırması gereken bir haksızlık çıkmıştır. Şayet ortada failin kusurunu ortadan kaldıran bir neden yoksa fail cezalandırılacaktır.

Bununla birlikte yasa koyucu, failin cezalandırılması için ayrıca bazı unsurların olmasını veya olmamasını şart olarak arayabilmektedir.

“Suçun unsurları dışında kalan hâller”

Belirtmek gerekir ki, haksızlık ve kusur isnadı dışında kalan bu gibi hususlar “Suçun unsurları dışında kalan hâller” başlığı altında inceleme konusu yapılmaktadır.

Bu konu iki başlık altında sınıflandırılabilir:

“objektif cezalandırılabilme şartları”

Birincisi, varlığı gerekli olan unsurlar: Bu unsurlar “objektif cezalandırılabilme şartları” olarak isimlendirilmektedir. Failin gerçekleştirmiş olduğu hukuka aykırı eylemden dolayı cezalandırılabilmesi için meydana gelmesi gereken, varlığı aranacak olan olgular objektif cezalandırılabilme şartları olarak tanımlanmaktadır.[1]

Objektif nitelikte olan bu şartların gerçekleşmesi halinde failin cezalandırılması mümkün olacaktır.[2]

“şahsi cezasızlık sebepleri” veya “cezayı kaldıran veya azaltan şahsi sebepler”

İkincisi, var olmaması gereken unsurlar: Bulunmaması gereken unsurlar ise, “şahsi cezasızlık sebepleri” veya “cezayı kaldıran veya azaltan şahsi sebepler” olarak isimlendirilmektedir.[3]

Etkin pişmanlık kavramı, suç yolunda ilerleyen failin eylemini tamamladıktan sonra ortaya çıkan ve suçun zararlı veya tehlikeli etkilerini ortadan kaldırmak veya hafifletmek için eylemli bir çaba göstermesi halinde ortaya çıkmaktadır.[4]

Bu yönüyle etkin pişmanlık kurumunun cezayı kaldıran veya cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsi sebepler arasında yer aldığını söyleyebiliriz.[5]

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda etkin pişmanlık, bütün suçlarda uygulanabilecek genel bir hüküm olarak düzenlenmemiştir. Yasal düzenlemede özel suç tipleri açısından uygulanabilecek istisnai bir kurum olarak hüküm altına alınmıştır.

Türk Ceza Kanunumuzda etkin pişmanlık hükümleri, ya bağımsız bir madde halinde veya suç tipinin düzenlendiği maddenin bir fıkrası olarak düzenleme konusu yapılmıştır.

Bu durumları kısaca açıklamak faydalı olacaktır.

“Etkin Pişmanlık” Başlığıyla Bağımsız Bir Madde Hâlinde Düzenleme Konusu Yapıldığı haller

1) Organ veya doku ticaretinde etkin pişmanlık (TCK m. 93)

2) Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu açısından etkin pişmanlık (TCK m. 110)

3) Hırsızlık, mala zarar verme, güveni kötüye kullanma, dolandırıcılık, hileli iflâs, taksirli iflâs suçlarında etkin pişmanlık (TCK m. 168/1)

4) Yağma suçundan dolayı etkin pişmanlık (TCK m. 168/3)

5) Karşılıksız yararlanma suçunda etkin pişmanlık (TCK m. 168/5)

6) Uyuşturucu veya uyarıcı madde suçlarında etkin pişmanlık (TCK m. 192)

7) Parada sahtecilik, Paraya eşit sayılan değerler, Kıymetli damgada sahtecilik, Para ve kıymetli damgaları yapmaya yarayan araçlar ile ilgili suçlarda etkin pişmanlık (TCK m. 201)

8) Suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçunda etkin pişmanlık (TCK m. 221)

9) Zimmet suçunda etkin pişmanlık (TCK m. 248)

10) Rüşvet suçunda etkin pişmanlık (TCK m. 254)

11) İftira suçunda etkin pişmanlık (TCK m. 269)

12) Yalan tanıklık suçunda etkin pişmanlık (TCK m. 274)

13) Hükümlü veya tutuklunun kaçması suçunda etkin pişmanlık (TCK m. 293)

Etkin pişmanlık hükümlerinin suç tipinin düzenlendiği maddenin bir fıkrası şeklinde düzenlendiği haller

1) İmar kirliliğine neden olma suçunda etkin pişmanlık (TCK m. 184/5)

2) Birden çok evlilik, hileli evlenme, dinsel tören ile ilgili suçlarda etkin pişmanlık (TCK m. 230/5)[6]

3) Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması ile ilgili suçlarda etkin pişmanlık (TCK m. 245/5)

4) Yalan yere yemin suçunda etkin pişmanlık (TCK m. 275/2-3)

5) Suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme suçunda etkin pişmanlık (TCK m. 281/3)

6) Suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama suçunda etkin pişmanlık (TCK m. 282/6)

7) Muhafaza görevini kötüye kullanma suçunda etkin pişmanlık (TCK m. 289/2)

8) İnfaz kurumuna veya tutukevine yasak eşya sokmak suçunda etkin pişmanlık (TCK m. 297/4)

9) Suç için anlaşma suçunda etkin pişmanlık (TCK m. 316/2)

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda yer alan etkin pişmanlık hükümlerinde iki tür düzenleme yer almaktadır:

Cezayı ortadan kaldıran etkin pişmanlık düzenlemeleri

Birincisi; etkin pişmanlık nedeniyle failin cezasının bütünüyle ortadan kaldırılmasını öngören etkin pişmanlık düzenlemeleri.

Belli oranda indirim öngören etkin pişmanlık düzenlemeleri

İkincisi; sadece belli oranda indirim öngören etkin pişmanlık düzenlemeleri. kabul edilmiştir.

Yasa koyucu, Türk Ceza Kanunu içeriğinde yer alan etkin pişmanlık hükümlerini, ilgili olduğu suçun yapısına, karakterine ve ruhuna uyumlu olacak şekilde kaleme almıştır.[7]

Yukarıda yer alan açıklamalar ışığında, bu aşamada etkin pişmanlık kavramının bünyesinde bazı unsurları barındırdığını ifade edebiliriz.

Yargıtay’a göre etkin pişmanlığın unsurları şunlardır:[8]

1) Kanunda etkin pişmanlığı mümkün kılan bir hüküm olmalı,

2) Suç tamamlanmış olmalı,

3) Failin kanunda öngörülen biçimde aktif bir davranışı olmalı,

4) Failin bu davranışı iradi olmalı.

Etkin pişmanlığın uygulanabilmesi için yukarıda belirtilen unsurların birarada bulunması gerekmektedir.

Bu aşamada etkin pişmanlık kavramının unsurları üzerinde durmak faydalı olacaktır.

Etkin pişmanlık ile ilgili hüküm bulunması şartı

Etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için birinci şart, o suçla yasal düzenleme bulunmalıdır. Bu yasal düzenleme hem suçu hem de faili açısından etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasını mümkün kılmalıdır.

Etkin pişmanlık hükümleri her suç açısından uygulanma yeteneğine sahip değildir.

Başka bir söylemle, her suç etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasına elverişli değildir.

Yasal düzenlemede yer alan suç tipinde, etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasını öngören bir hüküm yoksa "Kanunilik ilkesi" uyarınca kıyas veya yorum yoluyla da olsa etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması mümkün olmayacaktır.[9]

Suçun tamamlanmış olması şartı

Etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için suçun tamamlanmış olması gerekir. Teşebbüs aşamasında kalan suçlarda, etkin pişmanlıktan hükümleri uygulanamaz. Bu durumda ancak koşulların varlığı halinde "Gönüllü vazgeçme" hükümlerinin uygulanması mümkün olabilir.

Failin aktif davranışta bulunması şartı

Etkin pişmanlığın uygulanabilmesi için, yukarıda belirtilen şartların yanında, failin yasa hükmünde öngörülen şekilde aktif bir davranışta bulunması gerekmektedir.

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda yer etkin pişmanlık hükümleri incelediğinde bu davranışların ne olması gerektiği konusunda bazı örnekler verilebilir. Bu davranışlardan bazıları şunlardır:

1) "Suçun meydana çıkmasına ve diğer suçluların yakalanmasına hizmet ve yardım etme",

2) "Mağdurun şahsına zararı dokunmaksızın kendiliğinden güvenli bir yerde serbest bırakma",

3) "Mağdurun uğradığı zararı aynen geri verme veya tazmin suretiyle tamamen giderme",

4) "Diğer suç ortaklarını ve sahte olarak üretilen para veya kıymetli damgaların üretildiği veya saklandığı yerleri merciine haber verme",

5) "Örgütü dağıtma veya verdiği bilgilerle örgütün dağılmasını sağlama",

6) "İftiradan dönme",

7) "Gerçeği söyleme".

Etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi açısından failin aktif davranışlarına verilen bu örneklerden de anlaşılacağı üzere; failden işlediği suçla neden olduğu haksızlığın sonuçlarını mümkün mertebe ortadan kaldırmaya yönelik aktif davranışlarda bulunması istenmektedir.

Failin aktif davranışta bulunması zorunluluğu

Failin suçu işlemekle neden olduğu haksızlığın sonuçlarını yasanın aradığı şekilde ortadan kaldırmaya yönelik herhangi bir aktif davranışta bulunmayan fail hakkında etkin pişmanlık hükümleri uygulanamayacaktır.

Bu nedenle “etkin pişmanlık” kavramının isminde yer alan ve failin gerçekleştirmesi gereken davranışın bu özelliği dikkate alınarak "etkin" terimi kullanılmıştır.[10]

Belirtmek gerekir ki; etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için aktif davranışın bizzat fail tarafından gerçekleştirilmesi zorunlu değildir. Failin iradesi doğrultusunda üçüncü kişilerin davranışları da yeterli görülebilir. Yeter ki bu üçüncü kişilerin bu davranışları gerçekleştirmesinde, fail etken unsur olarak yer alsın.

Aktif davranışın iradi olması şartı

Etkin pişmanlığın varlığının kabul edilebilmesi için sanığın suç sonrası sergilediği aktif davranışın iradi olması da lazımdır.

Aktif davranışın iradi olması şartı, etkin pişmanlığın sübjektif (Öznel) unsurunu oluşturmaktadır.

Aktif davranışın gönüllü olması zorunluluğu

Etkin pişmanlığın varlığı için failin haksızlığın sonuçlarını ortadan kaldırmaya yönelik davranışları, yani suç sonrası zararı gidermeyi, engellemeyi, düzeltmeyi veya tehlikeyi önlemeyi iradi yani gönüllü olarak gerçekleştirilmelidir.

Aktif davranışın failin duyduğu pişmanlığın sonucu gerçekleşmesi

Failin etkin pişmanlığa ilişkin davranışları, suçu işledikten sonra duyduğu pişmanlığın etkisi ile yapılmalıdır. Yasa koyucu, bu yüzden kurumun adını belirlerken ikinci terim olarak "pişmanlık" terimine yer vermiştir.[11]

Etkin pişmanlık hükümlerinin uygulaması, failin bu pişmanlığına dayanmaktadır. Yasa koyucu, cezalandırılmada güdülen asıl amacın kişinin pişmanlık duymasını sağlayıp yeniden topluma kazandırılması olduğundan, bu temelden hareketle etkin pişmanlık hükümlerini düzenleme konusu yapmıştır.

Failin dışa yansıyan davranışının, pişmanlığının tezahürü olarak kabul edilebilecek derecede iradi olması yeterlidir.

Bu nedenle failin iç dünyasına bakılarak gerçekten samimi olup olmadığı aranmamalıdır. Sanığın aktif davranışında cezadan kurtulma saiki etkili olabilir. Fakat burada önemli olan husus, failin salt bu saikle hareket etmemiş olmasıdır.

Etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanmasında yukarıda ifade edilen bu genel şartlar yanında, suç tipinde özel olarak etkin pişmanlığın belli bir zaman dilimi içerisinde gerçekleşmesi veya bazı ön şartların varlığı da dikkate alınmalıdır.

Örneğin; 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 110. Maddesinde kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu açısından etkin pişmanlık hâli düzenlenmiştir. Bu yasal düzenlemede yer alan etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için, suç tamamlandıktan sonra, mağdurun güvenli bir yerde serbest bırakılması gerekmektedir.

Bu halin etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesini temin etmesi için, failin kendiliğinden, herhangi bir zorlama olmadan bu davranışı gerçekleştirmesi gerekir.

Ayrıca, buradaki etkin pişmanlığın varlığı için, bu suç nedeniyle soruşturmaya başlanmadan önce gerçekleşmesi şartı aranmaktadır.

Soruşturma makamlarının işe el koymasından serbest bırakma hâlinde, etkin pişmanlık hükmü uygulanamayacaktır.

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 110. Maddesinde tanımlanan Etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için, hürriyetinden yoksun kılınan mağdurun şahsına zarar verilmemelidir.

Bundan başka 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 110. maddesinde etkin pişmanlığın soruşturmaya başlanmadan önce ve mağdurun şahsına zarar dokunmaksızın gerçekleşmiş olması gerekir. Bu hâllerde etkin pişmanlık hükmünün uygulanabilmesi için ilgili zaman şartının ve ön şartın da gerçekleşmiş olması şarttır.[12]

Sonuç olarak etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanabilmesi için yasal düzenlemede belirtilen özel ve genel nitelikteki koşulların gerçekleştirilmesi gerektiğini, yasal düzenlemede belirtilen özel koşulların suç tipine göre farklılık gösterebileceğini, fakat yukarıda belirtilen genel nitelikteki koşulların tüm etkin pişmanlık hallerinde bulunması gerektiğini ifade edebiliriz.

(Bu köşe yazısı, sayın Dr. Suat ÇALIŞKAN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)

KAYNAKÇA

Anayasa Mahkemesi’nin 27/5/2015 tarihli ve E.: 2014/36, K.: 2015/51 sayılı Kararı.

BABA, Yasemin; Türk Ceza Kanununda Etkin Pişmanlık, 12 Levha Yayınları, İstanbul, 2013, 1. Baskı.

GÖKTÜRK, Neslihan/ÖZGENÇ, İzzet/ÜZÜLMEZ, İlhan; Ceza Hukukuna Giriş, (Ed: İzzet ÖZGENÇ/İlhan ÜZÜLMEZ), Anadolu Üniversitesi Yayını No: 2476, ESKİŞEHİR, Mayıs 2012.

KOCA, Mahmut/ÜZÜLMEZ, İlhan Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, Seçkin Yayınevi, Ankara, 2015, 8. Baskı.

TOROSLU, Nevzat: Ceza Hukuku Genel Hükümler, 20. Bası, Ankara, Savaş Yayınevi, 2014.

YCGK, E: 2017/684, K: 2018/479, T: 25.10.2018.

--------------------------------

[1] GÖKTÜRK, Neslihan/ÖZGENÇ, İzzet/ÜZÜLMEZ, İlhan; Ceza Hukukuna Giriş, (Ed: İzzet ÖZGENÇ/İlhan ÜZÜLMEZ), Anadolu Üniversitesi Yayını No: 2476, ESKİŞEHİR, Mayıs 2012, s.19.

[2] “ Örneğin, görevi kötüye kullanma suçu, bir kamu görevlisinin görevinin gereklerine aykırı davranmasıyla birlikte oluşur. Ancak kamu görevlisinin bu suçtan dolayı cezalandırılabilmesi için, görevinin gereklerine aykırı davranması nedeniyle kamunun zararına veya kişilerin mağduriyetine sebebiyet vermiş olması ya da üçüncü kişilere haksız bir menfaat sağlamış olması gerekmektedir (m. 257, f. 2, 3).” Örnek için bkz.; GÖKTÜRK, Neslihan/ÖZGENÇ, İzzet/ÜZÜLMEZ, İlhan; Ceza Hukukuna Giriş, (Ed: İzzet ÖZGENÇ/İlhan ÜZÜLMEZ), Anadolu Üniversitesi Yayını No: 2476, ESKİŞEHİR, Mayıs 2012, s.19.

[3] KOCA, Mahmut/ÜZÜLMEZ, İlhan Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, Seçkin Yayınevi, Ankara, 2015, 8. Baskı, s.351.

[4] Toroslu, Nevzat (2014) Ceza Hukuku Genel Hükümler, 20. Bası, Ankara, Savaş Yayınevi, s. 292.

[5] Toroslu, s. 292.

[6] İptal: Anayasa Mahkemesi’nin 27/5/2015 tarihli ve E.: 2014/36, K.: 2015/51 sayılı Kararı ile.

[7] Baba, Yasemin; Türk Ceza Kanununda Etkin Pişmanlık, 12 Levha Yayınları, İstanbul, 2013, 1. Baskı, s. 22.

[8] YCGK, E: 2017/684, K: 2018/479, T: 25.10.2018.

[9] Örneğin; 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 168. maddesinde malvarlığına yönelik bazı suçlar açısından etkin pişmanlık hükümleri yer almaktadır. Fakat bu hükümler içinde, suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi suçu açık bir şekilde belirtilmediğinden, bu suçun da malvarlığına yönelik bir suç olmasına karşın Türk Ceza Kanunu'nun 168. maddesinin uygulanması mümkün olmayacaktır.

[10] Karşılaştırılmalı hukukta da müessesenin adlandırılmasında benzer bir vurgunun yapıldığı görülmektedir. Örneğin; sırasıyla Alman, Fransız, İspanyol ve İngiliz Hukukunda adlandırma şu şekildedir: "Tätige Reue", “Repentir actif”, “Arrepentimiento activo eficaz”. "Active repertance". Emsal karar ve açıklamalar için bkz.; YCGK, E: 2017/684, K: 2018/479, T: 25.10.2018.

[11] Karşılaştırılmalı hukukta da "tövbe" kelimesi ile bu vurgu yapılmaktadır.

[12] YCGK, E: 2017/684, K: 2018/479, T: 25.10.2018.