25 Nisan 2024 Perşembe
İstanbul 16°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Et tüketimi tartışması

Cengiz Çakır

Cengiz Çakır

Gazete Yazarı

A+ A-

Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi bölümünde 40 yıldan fazla görev yaparak emekli olmuş bir öğretim üyesiyim. Genel Ekonomi, Tarım Ekonomisi, Tarımsal İşletmecilik, Ekonometri, İstatistik gibi dersler verdim. Bu derslerde üzerinde durulan "baz yılı" diye bir kavram vardır. Doğal, ekonomik ve toplumsal koşullarda olağandışı gelişmelerin yaşanmadığı bir yıla ait veriler esas alınarak fiyat indeksleri, milli gelir hesapları gibi hesaplar yapılır. Örneğin; 1968 yılı böyle bir yıldır.
Eskiden 5 yılda bir nüfus sayımı yapılırdı. 10 yılda bir tarım sayımı yapılırdı. Sonu "0" ve "5" ile biten yıllar kullanılarak dönemler birbiri ile karşılaştırılırdı. Israrla vurgulanan 2002 yılı var. Deyim yerindeyse milat gibi bir şey bu. 2001 ekonomik krizinin şokunun atlatılmadığı, siyasi bakımdan çalkantılı bir yıl. Tek özelliği 2 Kasım 2002 seçimlerinde AKP’nin tek başına iktidara gelmiş olması. Sanki ondan önce dünya güneş etrafında dönmüyormuş gibi bir algı yaratıldı.
Yanlış olarak Tarım Bakanlığının adını "Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı" olarak değiştirten Dr. Mehdi Eker’in kesintisiz olarak 10,5 yıl bakanlık yaptıktan sonra giderayak yazdığı iki kitabı var. "Türkiye Tarımının Değişim Dönüşüm Süreci: Buğday ile Koyun Gerisi Oyun" ve "Tarımdan Kültüre Agrostrateji" adını taşıyan bu kitaplarda sanki kendilerinden önce tarımla ilgili hiçbir şey yapılmamış gibi, geçmiş başarıları yok sayan vurgulamalar vardır.
İlk kitaptan alıntı: ("Eski Türkiye" olarak tabir ettiğimiz 2002 öncesi yıllarda her sektörde olduğu gibi özellikle tarım alanında da inanılması güç, ama birçok ihmalin ve eksikliğin adeta alışkanlık ve ilke haline geldiğini, tarım alanındaki gerilemenin bir ‘kader’ gibi algılandığı gerçeğini de yeri gelmişken hatırlatmak isteriz.) (Hemen hemen her alanda ihmalleri ortadan kaldırarak eskiyi terk eden ve tüm unsurlarıyla aslına rücu eden bir Türkiye’nin şahlanışını, bizler diğer alanlarda olduğu gibi tarım sektöründe de AK Parti ile başlayan 2002’li yıllardan bu yana görmeye başladık. Dolayısıyla elinizdeki eser her alanda olduğu gibi tarım alanında da "Yeni Türkiye’de muhteşem bir yükselişi görmek isteyenlere bir rehber niteliğindedir.) s.14 -15.
Sayın Mehdi Eker, AK Parti döneminde çıkarılan Tarım Kanunu ile çok övünmektedir. Söz konusu kanunun tarımsal desteklerin GSYH’nın yüzde 1’inden az olamayacağı hükmü hiçbir zaman uygulanmamıştır.
Sayın Eker tarafından gıdalarla ilgili yasal düzenlemelerin Avrupa Birliği ülkelerindekinden daha iyi olduğu vurgulanmıştır. Düzenlemeler iyi de, "gıda terörü" diye basına yansıyanlara ne diyelim? Uygulanmayan kurallar saymakla bitmez. Örneğin, kâğıt üzerinde mevsimlik tarım işçilerinin bütün sorunları çözülmüş gözüküyor.
Tarım ve Orman Bakanı Dr. Bekir Pakdemirli, 2002 yılında kişi başına 6 kilogram et tüketiliyordu diyerek bir açıklama yaptı. Et tartışması alevlenerek devam ediyor. 2002 mucizenin başladığı tarih sanırım. Refahımız arttığı için et tüketiminin üçe katlandığını söylemektedirler. Seçkinlerin ve yandaşların refahının arttığı doğru ama çoğunluk için aynı şeyi söyleme olanağı yok.
Yazıdaki çizelge Üçüncü Beş Yıllık Kalkınma Planı’ndan alınmıştır. Veriler, koşulları bize benzeyen Akdeniz ülkelerini kapsayacak şekilde kısaltılarak sunulmuştur. Koyu harflerle basılmış satırda Türkiye’de kişi başına yılda 17,8 kilogram et tüketildiği kayıtlıdır. "Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Teşkilatı" ve "Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı" tarafından yayınlanan istatistiklere dayanan 1970 yılına ait bir veridir. O zamanlarda tavukçuluğun gelişmediğini ve kültür balıkçılığına henüz başlanmadığını da vurgulamakta fayda vardır. Sözü geçen etlerin büyük oranda koyun eti, pek azının keçi ve sığır etinden oluştuğu açıktır.
İnternetteki bilgiye göre Tarım ve Ormancılık Bakanı Dr. Bekir Pakdemirli 10 Kasım 1973 tarihinde doğmuş. Yani sayın Bakan, siz doğmadan üç yıl önce sizin söylediğinizin üç katı et yendiği yukarıdaki verilerden açıkça anlaşılıyor.
Sayın bakanların her ikisi de "Bilim Doktoru" ünvanı taşımaktadır. Sözlerini destekleyecek doğru verilere erişme imkânları da olduğuna göre, bilimsel tavır göstermelerini beklemek hakkımızdır diye düşünüyorum. 2002 öncesinde sayın Bakanın babası rahmetli Prof. Dr. Ekrem Pakdemirli, ekonomi ve ülke yönetiminde önemli hizmetler görmüş bir devlet adamı olarak hatırlanmaktadır. Geçmişi bırakıp geleceğe bakılmasında yarar görmekteyim.

Et tüketimi  tartışması - Resim : 1


TABLO
FAO Production Yearbook 1969-1970

OECD, The Development of the Production of Beef and Veal in Mediterrenian Countries - 1968
Kaynak: DPT, Yeni Strateji ve Kalkınma Planı, Üçüncü Beş Yıllık Plan s.246