Erdoğan: Kamera istiyoruz, kamera vermiyor

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul (F-515) Fırkateyni'nin Denize İniş Töreni'nde konuştu: "Örneğin kamera, güya dostuz, NATO’da beraberiz. Kamera istiyoruz, kamera vermiyor. Niye, 'Sen niye Ermenistan’la savaşıyorsun.' Ermenistan dostlarıma saldırıyor, elimizden gelen desteği vermek zorundayız. NATO’da beraber değil miyiz? Beraberiz. Niye böyle bir yaklaşım yapıyorsun. Hamdolsun bunu da kendimiz üretir hale geldik."

Google Haberlere Abone ol

 DUVAR - Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, İstanbul Tersane Komutanlığında, MİLGEM Projesinin 5'inci gemisi olan İstanbul (F-515) Fırkateyni'nin Denize İniş Töreni ve Pakistan MİLGEM Korvet Projesi 3'üncü Gemi İlk Kaynak Töreni'ne katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan İstanbul Fırkateyni'nde yüzde 75'lik yerliliğe ulaşıldığını söyledi ve Türk savunma sistemlerinin büyük ilgi gördüğünü söyledi.
Erdoğan'ın törendeki konuşması özetle şöyle: 

DÜNYAYA KARŞI SÖZÜ OLAN BİR MİLLETİZ: Türkiye milli güvenliğini garanti etmek, dostlarını da korumak için caydırıcılığını en üst düzeyde tutmaktadır. Kıbrıs Barış Harekatı nedeniyle uğradığımız ambargoları daha dün gibi hatırlıyoruz. Periyodik bakım için gönderdiğimiz uçakları dahi bu dönemde geri alamadık. Bize teslim edilmeyen uçaklar için hangarda saklama ücreti ödemek zorunda kaldık. Suriye ve Doğu Akdeniz’deki savunma mücadelemize kadar milli güvenliğimizi korumak için attığımız her adımda baskıyla karşılaştık. İddia sahibi olmak bununla mütenasip imkan sahibi olmak çok çalışmayı gerektirir. Biz dünyaya karşı sözü olan bir milletiz.

DOST ÜLKELERİN İHTİYAÇLARINI KARŞILIYORUZ: Askeri, ekonomik ve diplomatik bakımdan güçlü olmak bizim için tercihten öte bir zorunluluktur. 2002 yılından itibaren millilik ve yerliliğin azami seviyeye çıkarılması için her türlü seferberliği yaptık. 2002 yılında 62 proje yürütülürken bugün bu sayı 700’e yaklaştı. Bütçesi 5.5 milyar doları ancak bulan projeleri 11 katlık artışla 60 milyar dolarlık proje hacmine ulaştırdık. 75 milyar dolarlık bir büyüklüğe ihalelerle ulaşıyoruz. Savunma sanayi alanında çalışan firma sayımız 56’dan 1500’e çıktı. 1 milyar dolarlık ciro rakamı 11 milyar doları buldu. İhracatımız ise 248 milyon dolar seviyesinden 3 milyar doları aşan noktaya geldi. Askeri gemi sektöründe de 3 kıtada 9 ülkeye 3 milyar doları bulan deniz platformları ihraç ettik. Kara ve deniz araçlarında kendimizle birlikte dost ve müttefiklerin ihtiyaçlarını karşılayan bir ülke haline geldik. Kendi savaş gemisini yapan 10 ülke içinde yer alıyoruz. İHA, SİHA üretiminde dünyanın ilk 3-4 ülkesi arasındayız.

KÖTÜ KOMŞULAR BİZİ EV SAHİBİ YAPTI: İçimizdeki gafillerin tüm karalama kampanyalarına rağmen hava araçlarımız tüm dünyada gıpta ile takdir ediliyor. Türk SİHA’ları elde ettikleri başarılarla harp yöntemlerini değiştiriyoruz. Libya’da oradaki savaşın akışını değiştirmiştir. SİHA’ların göz dolduran başarılarıyla birlikte diğer ürünlere de ilgi artıyor. Kötü komşular bizi ev sahibi yaptı. Önümüzde ciddi mesafe bulunuyor. Örneğin kamera, güya dostuz, NATO’da beraberiz. Kamera istiyoruz, kamera vermiyor. Niye, “Sen niye Ermenistan’la savaşıyorsun.” Ermenistan dostlarıma saldırıyor, elimizden gelen desteği vermek zorundayız. NATO’da beraber değil  miyiz? Beraberiz. Niye böyle bir yaklaşım yapıyorsun. Hamdolsun bunu da kendimiz üretir hale geldik.  

MİLLİ KURULUŞLARI TERCİH ETMELİYİZ: Tüm imkanlarımızı, bilgi birikimimizi en etkin şekilde değerlendirmeye çalıştık. Bunu bir adım daha öteye taşımamız gerekiyor. Eksiklikleri süratle gidermeliyiz. Bilginin çok hızlı bir şekilde yayıldığı bilgiye ulaşmanın kolaylaştığı yüzyılda yaşamanın avantajlarını çok iyi değerlendirmeliyiz. Mutlaka kendi firmalarımızı kendi milli kuruluşlarımızı tercih etmek birinci önceliğimizdir. Özellikle de dışardan temin yoluna gitsek bile planlarımızın omurgası milli imkanlara dayanmalıdır. Tüm bu hususlarda SSB, üniversite, SAGE, STM gibi kuruluşlarımıza iş düşüyor.

MEMNUNİYET VERİCİ: Bugün MİLGEM projesinin 5. Gemisi İstanbul’u suyla mavi denizle buluşturuyoruz. İnşaası süren projede STM’nin altında 150’den fazla sistem için 80 civarında alt yüklenici görev yapıyor. Korvet sınıfı gemilerde yüzde 70 yerlilik, İstanbul gemimizde bunu yüzde 75’e çıkarmamız memnuniyet vericidir. İstanbul Fırkateynimizi 2023 tarihinde deniz kuvvetleri komutanlığına kazandırmayı hedefliyoruz. Geleceğe de hazırlanıyoruz. Yüksek teknoloji gerektiren sistemleri hayata geçirmeyi hedefliyoruz. Korkut alçak irtifa hava sistemini Gökdeniz’i İstanbul Fırkateyni ile envantere alacağız.

İHRACATI HEDEFLİYORUZ: Geliştirmesi süren milli dikey atım sistemini İstanbul Fırkateyninde ilk kez kullanacağız. Milli gemi savar sistemimiz Atmaca’yı gemilere entegre etmeye başladık. Bu gemimizde de olacak. Bu sene içinde test ve eğitim gemimiz Ufuk’u, yine bu sene içinde İHA, SİHA’larla donatacağımız Anadolu’yu önümüzdeki yıl denizaltı Piri Reis’i 2023’te İstanbul Fırkateyn’ini deniz kuvvetlerimize kazandıracağız. 6 yeni tip denizaltımızı her yıl birer tane olmak üzere hizmete alacağız. Denizaltı platformlarından uçak gemilerine kadar çeşitli deniz platformlarının ileri teknolojiye sahip yerli ve milli silah ve sensörlerle geliştirilmesini ve ihracatını hedefliyoruz.

ÜST LİGE TAŞIYACAK: Anadolu gemimizden sonra yerli ve milli olarak planlayacağımız uçak gemimiz bizi bu anlamda en üst lige taşıyacaktır. Süratle bunun adımını atacağız. Üç tarafı denizlerle çevrili bir ülke olarak kendimizi bu anlamda sürekli geliştirmek, ileri teknolojilerle altyapımızı geliştirmek zorundayız. Bunu da bütüncül bakış açısıyla gerçekleştirebiliriz. Bunların amacı ülkemizi sadece askeri açıdan değil, ekonomik açıdan da dışarıya bağlı kılmaktır. Merhum Nuri Demirağ, Vecihi Hürkuş gibi girişimcilerin projelerini dinamitleyenler bugün de farklı söylemlerle eylemlerini sürdürüyorlar. Yeni Türkiye, büyük güçlü Türkiye var.