Bilgi çağının üretim ve hizmet modellerini şekillendireceğine inanılan, uygulamalarda da görülen yeni sanayi ihtilali ya da devrimi 21. Yüzyılda karşımızda durmaktadır: “Endüstri 4.0” veya “4. Endüstri Devrimi”. Üretim sistemlerinde ve hizmet veren özel ve kamu kuramlarında bu dönüşüme bigâne kalamayacağı aşikâr. Endüstri 4.0’ı oluşturacak akıllı sistemler, yenilikçi yaklaşımların, yeni teknolojilerin, ileri teknolojilere sahip bilgisayarların, yeni yazılımların ve nitelikli insan kaynağının etkileşimli çalışması ile sağlanabilmektedir. Bu süreç geleceğin endüstrisini nasıl şekillendirecek? “Nesnelerin İnterneti,” “Bulut Bilişim,” Üretim Bulutu,” “Artırılmış Gerçeklik” gibi kavramlar bu süreçte Endüstri 4.0 devriminin neresinde olacak? gibi sorularla Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nün (TKGM) elektronik uygulamaları ele alınacak ve açıklanmaya çalışılacaktır. Kamu kurumu niteliği ile an ve yakın gelecekte dijital tatbikatların hizmet alıcılarına ne gibi fayda getirdiği ve bu uygulamalara hem hizmet sunanların hem de alanların yeni safhada dijital ortamlarının nasıl şekilleneceği ve bu döneme nasıl hazır girilebileceği konuları tartışılacaktır.
**
Bilinçli ve akıllı varlık olarak insanın en büyük özelliği nesnelerle çok çeşitli türden ilişkilere girerek tek türlü bilgi değil de farklı bilgiler üreten olmasıdır. Kadim insanlık tarihine bakıldığında nesneleri (bilinen şey: obje) dinî ya da gündelik bilgilerle kavramaya çalışıp anlık üretime yönelik mücadele edilirken; günümüz insanı ise çoğunlukla nesnelere bilim penceresinden yani ilmi olarak yaklaşması (Çüçen, 2009: 18) bir önceki asrın üzerinde bir gelişme göstermesine sebep olmuştur. Bilimin her yüzyılda üzerin bir şey koyarak gelişmesi tesadüflere bağlı olarak meydan geldiği, ağacın altında otururken ayağının dibine düşen elmadan mülhem Newton’un yerçekimi kuvvetini bulması (____,1986: 9/319) gibi bir durumun olmadığı aksine Friedrich Hegel’in (1770-1831) ‘…(B)u evrende kör bir rastlantı yoktur, ancak mantıkî gelişmeler vardır. Her gerçek, olan şey bir şekilde mantık bağlantı içinde yer alır. Her gerçek olan şey, bu evrenin bütününün mantıkî gelişmesinde bir safhayı dile getirir, ve mantıkî sistem içinde zorunlu bir evrenin de zorunlu olarak gerçek olması gerekir” (Nakl.: Akarsu,1994: 72) diyalektik yaklaşımı (Politzer,2012:139) ile ilmi değişim ve gelişmelere bakılması kaçınılmazdır. Gelişmelerin temelinde var olanın, yani bilginin anlamında yer alan köklü değişikliktir. Hem Batı’da hem de Doğu’da, bilgi her zaman için var olmaya uygulanan bir şey olarak görülmüştür (Drucker, 1994: 33). Ancak bilginin niteliğindeki “kapital”e dönüşme safhasında artı değer katmasına paralel olarak bilginin kullanılmasını icbar etmiştir. Bu zorunluluk, bilgi toplumuna dönüşme süreci sanayi toplumunda ön planda olan “maddi” ürünler yerine, bilgi toplumunda, bilişim teknoloji sayesinde bilgi üretimi önem kazanmıştır. Böylece bilgi toplumunun sürükleyici gücü bilişim teknolojisinin ürünü olan bişimsel bilgi, bilgi teknolojileri içinde geleceğe yönelik işlenmiş bilginin (Erkan,1994:96) günümüzdeki etkisiyle artık farklı bir aşamaya geçildi.
**
Julian Huxley’in “İnsanın, bilinen yazılı tarih süresi içinde geçirdiği evremin, insan öncesi evrimden yüz bin kez hızlıdır” (Nakl.Toffler, 1974: 27) tezi ve yine C.P. Snow’ın “ Bu yüzyıla (1970’li yıllar-20.yüzyıl- M.M) kadar sosyal değişim çok yavaştı. Bir insanın hayat süresi boyunca fark edilemeyebilirdi. Artık öyle değil. Değişimin hızı öylesine arttı ki, hayal gücümüz bile ona yetişemez” (Nakl.Toffler, 1974: 27) tezinden bu yana neredeyse yarım yüzyıl geçti. Bilgi çağının sanayi devrimine üstün gelmesiyle görünmeyen (sanal) ortamdaki gelişmelere ayak uydurmak mecburi yön olarak kendini gösterdi: “Dördüncü Sanayi Devrimi” veya “Endüstri 4.0”. İlk üç sanayi ihtilalinde on yılların (üçüncü dalgada bu süre kısalsa da 4. Dalga ile boy ölçmesi mümkün görünmemektedir) gibi uzun bir zamanın geçmesine rağmen dördüncü dalga olarak kabul edilen bu çağın dijital bir anlamlandırmaya kayması gerçeğin aşikâr olmasından başka bir şey değildir.
**
Hayatın her alanında artan dijitalleşme hareketinden kaynaklı büyük bir değişim dalgası içinde olduğunu gözlemliyoruz. İş ve sanayi dünyasındaki karşılığı “Dördüncü Sanayi Devrimi” veya “Endüstri 4.0” olarak adlandırılan bu değişim dalgası, modern endüstriyel süreçlerin devrim niteliğinde değişimlere uğraması ve imalat, lojistik, sağlık, turizm, perakende gibi birçok sektörde işin yeniden tanımlanması, bugün var olmayan birçok mesleğin yaklaşık 10 yıl içinde doğması anlamına gelecektir (Dengiz, 2017: 38). Bilindiği gibi Almanya’nın bir yüksek teknoloji stratejisi 2020 aksiyon planı projesi olarak ortaya çıkan bu yaklaşım (Adebayo, ve Chaubey ve Numbu, 2019:2477) aslında günümüz teknolojisindeki hızlı gelişmelerin getirdiği yenilikçi yaklaşımların tabi bir neticesi olarak ortaya çıkmıştır. Bu durum hem araştırmacıların hem de sektörün büyük ilgisini çekmiştir (Lee vd., 2013: 38-41). Bu değişimin önümüzdeki yıllarda hem kamu hem de özel sektörü hızla etkisi altına alacağı kesindir. Bu dönüşüme ayak uyduramayan kuruluşlar çok uzak olmayan bir gelecekte mevcut şekli ile operasyonlarını sürdüremeyecekleri gerçeği ile karşılaşacaklardır.
**
“Birinci Sanayi Devrimi” İngiltere’den başlayarak bütün Avrupa’ya, oradan da Dünya’ya yayılmıştır. Birinci Sanayi Devrimi enerjisini fosil yakıtlardan temin ederek yeni bir enerji türü olan buhar gücü ile çalışan makinelerin üretimde kullanılmasıyla gelişmiştir. “İkinci Sanayi Devrimi” döneminde ise endüstri elektrik enerjisine dayalı olarak gelişmiştir. Bu dönemde Henry Ford’un seri üretim otomobili üretilmiş ve montaj hattında Taylor’un ilkeleri ve hareketli montaj hattı uygulanarak düşük maliyetli seri üretime geçilmiştir. Belki de teknolojinin alışılagelmiş simgesi yarım yüzyıl önce Henry Ford’un ortaya koyduğu montaj (kur-tak) bandı ya da yürüyen zincirdir; sonraları Charlie Chaplin (Şarlo) Çağdaş Zamanlar adlı filminde montaj bandını sosyal bir put olarak belirlediği bir (Toffler, 1974: 29-34) safhadaki gelişmelerden bahsediyoruz. Üçüncü̈ Sanayi Devrimi” elektronik ve bilişim teknolojilerinin kullanımı ile ortaya çıkmış ve böylece bilgisayar destekli tasarım ve üretim kavramı endüstriye büyük bir hızla girmiştir. “Dijital Devrim “olarak anılan bu devrim sürecinde bilgisayar ve iletişim teknolojisi hızlı gelişerek beraberinde bilgisayar destekli tasarımı, kontrol sistemleri ve üretim sistemlerinde otomasyonu getirmiştir. Bu dönem “Bilişim Teknolojisi Dönemi” olarak da anılmaktadır (Dengiz, 2017:38- 39). Türkiye’de 1990’lı yıllarda hayatımızın her alanına giren internet sosyal ve teknik alanda bilgiye erişimi hızlandırarak büyük bir toplumsal değişime yol açmıştır.
**
Dördüncü Sanayi ihtilali ya da Endüstri 4.0 devrimi ile imalat ve hizmet sektöründe dijital değişim ve dönüşümün sağlanması verimlilik açısından nasıl bir artı değer meydana getirecek? Her yenilik bir diğerine yol açmakta, bilgi ve beceri ya da kapasitedeki her gelişim yalnızca geleceği yeni kapılar açmakla kalmamakta, ama insanoğlunu da geleceğe taşımaktadır (Brzezinski, 1994: 228). Yeni aşamadaki gerçeklikte (Çüçen, 2009: 37) gerek kamu ve hizmet sektöründe gerekse imalat sanayiinde dijitalleşmenin her alana yayılması, sanayide robotlara devredilen imalat işleri sonucunda daha az sayıda beşerî sermayeye mi ihtiyaç duyulacak endişelerinin varlığı kaçınılmaz olarak karşımıza çıkaracaktır. Nitekim vasıfsız işsizliğin kol gezdiği ortamlarda (devlet/ sektör) bu endişelerin varlığı mesele olarak mesuliyet sahiplerini düşündürecektir. Bu endişenin varlığını her asır da görmek mümkündür. Her yenilik hareketine karşı işsiz kalma korkusunun varlığı insan olmanın bir gereğidir. Ancak Birinci Sanayi ihtilalinden sonraki vaki sorgulamalara maruz kalınmasına rağmen, bu durumlarda iktisadi açıdan gelişmişlik seviyenin artması, akabinde refaha erişme imkânlarına ulaşılması anlamına gelir ki; böylesi bir gelişmede yeni iş sahalarına ihtiyaç duyulacağı muhakkaktır. Benzer bir durumun Sanayi 4.0 içinde geçerli olacağı, hatta böylesi bir fikriyata şahit olunmaktadır. Ancak bütün bu teknolojik yatırımların gerçekleştirilebilmesi zamanla hayata geçecektir. Artık “her işi yaparım” insan gücü yerine yetişmiş, nitelikli beşerî sermayeye ihtiyaç daha da artacaktır. Esas itibariyle yeni değişim ve dönüşüm çağı tembel bir zihniyete ket vurup hareketli insanların, daima ileriye bilgi ve ilgiyle bakan nesillerin hayat bulacağı, üretim sürecine katılacağı asır olacaktır. Unutulmaması icap eden hususun sorumluluğu esas alan bir asırda bilginin gücü daha da önem kazanacaktır (Mezkit, 2005: 77). Dolayısıyla, bilgi toplumu, kesinlikle sorumluluğa dayalı bir düzen olacaktır (Drucker, 1994: 141). Bu sebeplerden dolayı Endüstri 4.0 kavramı hayatın her alanında bugün bilinmeyen meslekleri de beraberinde getireceğinden yeni nesillere yepyeni iş imkanları sunacağı da bir hakikattir. Bu da inisiyatifi sorumluluk alarak hayata geçirenlerin önüne yeni fırsatlar olarak doğacaktır.
**
Kaynakça
ADEBAYO, Adelaja Oluwaseun, ve CHAUBEY, Mani Shanker ve NUMBU, Levis Petiho (2019): “Industry 4.0: The Fourth Industrial Revolution And How It Relates To The Application Of Internet Of Things” Journal of Multidisciplinary Engineering Science Studies (JMESS) ISSN: 2458-925X Vol. 5 Issue 2, February - 2019
AKARSU, Bedia (1994): Çağdaş Felsefe, Kant’tan Günümüze Felsefe Akımları, İnkılap Yayınevi, İstanbul.
BRZEZINSKI, Zbigniew, (1994): Kontrolden Çıkmış Dünya-Yirmibirinci Yüzyılın Arifesinde Dünya Çapında Karmaşa- (Tercüme: Haluk Mememencioğlu) Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul.
ÇÜÇEN, A.Kadir (2009): Bilgi Felsefesi, Asa Yayınları, 3. Basım, Bursa.
DENGİZ, Orhan (2017): “Endüstri 4.0: Üretimde Kavram ve Algı Devrimi, Makine Tasarım ve İmalat Dergisi,Cilt:15 Sayı: 2017, 38).
DRUCKER, Peter F. (1995) : (Terc.: Fikret Üçcan), Gelecek İçin Yönetim, Türkiye İş Bankası Yayınları, İstanbul
ERKAN, Hüsnü (1994): Bilgi Toplumu ve Ekonomik Gelişme, Türkiye İş Bankası Yayınları, İstanbul.
MEZKİT, Mesut (2005) : Muhafazakar Değişim, Yeni Fikir Dergisi Yayınları (YFD), Aydın
MEZKİT, Mesut (2015): Tapu Çalışanlarının Ruh Halleri, Yeni Fikir Dergisi Yayınları, Aydın.
POLITZER, Georges,(2012):Felsefenin Başlangıç İlkeleri (Tercüme: Hasan İLHAN), Alter Yayınevi, Ankara.