HABER MERKEZİ

Erdal Eren’in anısına yaptıkları yazılı açıklamada Erdal Eren’in mektubuna da yer verilirken; açıklamada şöyle denildi:

“12 Eylül 1980 Askeri darbesi sonrasında gözaltına alınarak yoğun baskı ve işkence gören Erdal Eren, 17 yaşında bir insanın idam edilmesi yasal olmayınca, yaşı büyütülerek idam edilmiştir. Dönemin eli kanlı generali Kenan Evren ‘Asmayalım da besleyelim mi?’ diyerek, insanlık dışı yüzünü burada da göstermiştir. Tüm bu yoğun baskı ve şiddete rağmen, inancı ve kararlılığını hiçbir zaman yitirmeyen Erdal Eren ailesine yazdığı mektupla;

‘Neden mi buradayım? Neden mi evimde değilim? Neden istediğim zaman yatıp kalkamıyorum? Niye istediğim kitabı, evdeki kanepeye oturup okuyamıyorum, düşünemiyorum, yazamıyorum? Ne mi arıyorum dört duvar arasında? ‘O sözler ki kalbimizin üstünde dolu bir tabanca gibi ölüp ölesiye taşırız. O sözler ki bir kere çıkmıştır ağzımızdan, uğruna asılırız.’ Baharın, karın altından fışkırdığı bugünlerde içeride olmak, çiçek kokusunu alamamak, geniş yeşilliklerin güzelliğini görememek insanda anlatılması zor bir duyguyu yaratıyor. Ama bu duygu öyle karamsarlığın, yılgınlığın, bitkinliğin ve vazgeçmişliğin bir belirtisi olmuyor. Aksine, bu duygu beni daha biliyor, daha hırçınlaştırıyor, bir yerlerden uzaklaştırıyor, bir yerlere yakınlaştırıyor. ‘Ne yapmalı?’ ‘Nasıl savaşmalı?’ sorusuna cevaplar arıyorum günlerce. Sizi de düşünüyorum. İçeriye düşmeden önce anlatmak istediklerimi ama anlatamadıklarımı herhalde şimdi daha iyi anlayacaksınız. Bizi anlamayan analara, babalara, bacılara, eşe, dosta, herkese ama herkese anlatın daha vakit varken. Henüz geç kalmamışken. Vaktim az da olsa var ve eğer biz değerlendirmesini bilirsek yeter de artar bile. Bu işi hep beraber yürütürsek ancak kazanabiliriz. Omuz, omuza, birbirinden güç alarak, birbirine güç vererek. Ve anam, bu savaşı ne pahasına olursa olsun kazanmalıyız, kazanacağız. Kazanacağız ki çiçekli, mutlu günleri hep beraber görelim, senin torunların görsün ve torunlarının çocukları görsün. Biz karşımızdakiler gibi bir avuç değiliz. Biz halkız. Bak sana bizden olanları iyiyi, güzeli, haklarını isteyenleri sayayım. Ben varım, babam var, sen varsın, kardeşlerim var, ablam bacım var, sonra köydeki dayılarım, şehirdeki amcalarım ve onların akrabaları, komşuları var, onların arkadaşları, onların oğulları, kızları, benim okul arkadaşlarım, onların arkadaşları, onların akrabaları, amcaları, dayıları var ve yine onların… Saymakla bitiremeyeceğim kadarız biz. Gördün mü ak saçlı boncuk gözlü anacığım saymakla bitiremiyorum. Yeter ki omuz verelim birbirimize. Yeter ki destek olalım ortak mücadelemizde. Gelecek görüşte bana özgürlüğü, özgürlüğün tohumlarını getir. Ve demir parmaklıklara bütün bu yazdıklarımı düşünerek gözyaşlarını, mahzun bakışlarını bırakmadan git. Boynun bükük olmasın. Giderken gözün arkada kalmasın. Arkana bakma. Dışarıda da hep öyle ol. Sana ve soranlara devrimci selamlar. Anne. Benim anlatmak istediklerimin hemen, hemen hepsi bu mektupta var. Bu da cezaevindeki tüm devrimcilerin düşüncelerinin, yaşamlarının ve mücadelelerinin aynı olduğunu gösterir. Bu yazdıklarımın yanı sıra sağlığınıza da dikkat edin ki yaşamın zorluklarına göğüs gerebilesiniz. Size, akrabalara ve tüm arkadaşlara devrimci selamlar. Ellerinizden öperim. Erdal’ diyor mektubunda. Amerikan emperyalizmi ve Türkiye'deki işbirlikçilerine karşı mücadele eden Erdal Eren’i 17 yaşında idam edenlerin esemesi okunmuyor ama Erdal mücadelemizde yaşamaya devam ediyor.

Günümüzde ABD ve İsrail halklara karşı suç işlemek üzere bir kez daha birleşti. Bu büyük bir provokasyon girişimi ve katliamların habercisidir. İsrail'in yeni yerleşim yerleri açma politikasına son vermesi, işgal ettiği toprakları terk etmesi ve Filistin'den sürülen Filistinlilerin ülkelerine dönebilmesi gereklidir. Bu durum sağlanmadığı müddetçe çakılan her çivi havaya çakılacaktır.

Sorun sadece dinler ve mezhep sorunu olarak ele alınamaz. Sorunu üreten emperyalistler ve onların işbirlikçilerinin politikalarıdır. Amerikan emperyalizmi ve İsrail siyonizmi ile lafta mücadele edilemez. Açık ve gizli askeri ve ekonomik anlaşmalar başta olmak üzere, bütün ikili anlaşmalar iptal edilmelidir.”