Siyasette, yargıda ve ekonomide Olağanüstü Hal’in varlığı ağır şekilde hissediliyor. Yaşanan krizleri değerlendiren ekonomistler OHAL’e gerek olmadığını belirtti ve ‘OHAL amacının dışına çıktı’ açıklamalarında bulundu.
Türkiye’de siyasette, yargıda ve ekonomide Olağanüstü Hal’in varlığı ağır şekilde hissediliyor. 15 Temmuz gecesi başarısızlıkla sonuçlanan darbe girişimi sonrası üç aylığına ilan edilen, ardından iki kez daha uzatılan OHAL üçüncü döneminde. OHAL, 90’lı yıllarda Türkiye’de PKK’ya karşı operasyonların yoğunlaştığı Güneydoğu Anadolu Bölgesi özdeşleşmişti. Ve bölgede insan hakları ihlalleri ve faili meçhul cinayetlerle hatırlanan 15 yıllık OHAL uygulaması 2002 yılında AKP tarafından sona erdirilmişti. AKP şimdilerde OHAL’in hükümete verdiği kapsamlı yetkileri siyasî gücünü arttırmak amacı ile kullanmakla eleştiriliyor. İktidar ise ilk kez ülke çapında uygulanan OHAL kapsamında “adlî ve kolluk güçlerinin darbe girişiminin sorumlusu olarak gösterilen Gülen yapılanması ve diğer terör örgütlerini hedef aldığında” ısrar ediyor.
OHAL bilânçosu
Darbe girişimi sonrası başlatılan operasyonlar kesintisiz devam ediyor. Ancak 15 Temmuz sonrası 6 aylık süreçte alınan kapsamlı tedbirlere rağmen Türkiye daha güvenli bir ülke görüntüsü vermiyor. Yeni yıl gecesi İstanbul’da IŞİD’e bağlı teröristin saldırısında ölen 39 kişi dahil olmak üzere OHAL döneminde 350’den fazla kişi terör eylemlerinde vefat etti, yüzlercesi yaralandı. Öte yandan OHAL kapsamında çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler (KHK) aracılığı ile İnsan Hakları Derneği’nin raporuna göre yaklaşık 90 bin memur görevden alındı. Aynı dönemde bin 500’den fazla dernek, 15 üniversite, çok sayıda sendika kapatılırken, operasyonlarda bin 656 kişi tutuklandı, 10 bin kişinin dosyası halen incelemede ve cezaevinde tutulanların çoğu hakkında hazırlanan bir iddianame dahi henüz bulunmuyor. Ocak ayında yayınlanan raporda OHAL kapsamında ayrıca 177 medya kuruluşunun kapatıldığı, 10 bine yakın gazeteci ve medya çalışanının işsiz kaldığı, 144 gazetecinin tutuklandığı belirtiliyor. OHAL yüksek öğrenimde de kendini hissetirdi. Çok sayıda akademisyen görevden uzaklaştırıldı.
OHAL'e gerek yoktu
OHAL döneminin bir başka kritik meselesi darbe girişiminden önce de kırılgan bir seyir izlemekte olan ülke ekonomisi. 2016 yılı üçüncü çeyreğinde yaklaşık yüzde 1.8 küçülen ekonomide yabancı yatırım payı gittikçe azalırken, Türk Lirası Amerikan Doları karşısında son üç ayda yüzde 25 değer kaybetti, Euro ise 4 TL bandını gördü. Bazı ekonomistlere göre terörle mücadele için genişletilmiş bir yasal altyapı mevcut iken insan hakları ihlallerine sebebiyet veren, yatırımcıları ürküten ve Türkiye’nin marka değerine balta vuran, maliyeti yüksek bir OHAL’e gerek yoktu. İstanbul merkezli Rekabet Derneği Kurucu Başkanı Prof. Erdal Türkkan, “Darbe girişiminin olması ülkenin marka değerini zaten çok ciddi tahrip etmişken, üzerine bu ekstrem OHAL’in uygulanması, amacının ötesine taşınması bu değeri daha da ciddi oranda düşürmüştür” dedi ve ekledi: “Bir ülkenin marka inşasi için milyarlarca dolar harcanır, yıllar alır, ülkeden çıkan her ürünün değerini belirler, tahribi ise birden bire aşılacak bir şey değildir, kolay kolay toparlayamazsınız. Bunun mutlaka bir maliyeti olur.”